Ne zaman su içsem, aklıma arkadaşım
Su gelir. Öyle değişik biriydi ki, bazı zamalar anlaşılması güç
biri olabiliyordu. Neye gülüp neye ağlayacağı hiç ama hiç belli
olmazdı. Adı gibi saftı. Ya da adı gibi görünmeye çalışıyordu.
Dedim ya, değişik bir kızdı.Tayini çıktı ve yollarımız ayrıldı.
Bir keresinde sevgilisi ile görüşmeye
gitmişti. Ama gitmesi ile gelmesi bir olmuştu. Nedenini sordum.
Ayrılmışlar. Şaşırmıştım. Adamı pek bir severdi. Adam da Su'ya
pek düşkün görünüyordu. Uzun süredir de sevgiliydiler. O uzun
zaman tam 13,5 ay. Bu, Su'yun tarifi oluyor.
Ayrıldıkları gün, aramızda değişik
bir konuşma geçti.
O gün, içeri girdi. Selam vermeden
koltuğa oturdu. Özenle topladığı saçlarını saldı.
Çoraplarını çıkardı. Normalde bunları oturma odasında yapmaz.
Yanına gidip oturdum. Yüzüne baktım. O da bana baktı.
-Ayrıldık.
Sesi donuk ve hissiz idi.
-Neden? Yani bunu demek için mi
çağırmış seni. Yani çabuk geldiğin için böyle söylüyorum.
Telefonda ayrılsaydı daha abuk olurdu da...
Ben böyle abuk ve saçma laflarla
ortamı yumuşatmaya çalışıyordum. Aslında Su, öyle gergin ve
üzgün de görünmüyordu.
-Ben bugün erken gittim. Lokantada
O'nu bir kadınla gördüm. Yanlarına gittim. Onunla hiç muhatap
olmadan direk yanındaki kadına merhaba dedim. Kendimi tanıttım.
Ona ismini sordum. Söyledi. Bu adam eşiniz mi diye sordum. Evet
dedi. Yan masadan bir sandalye çekip yanlarına oturdum. Yüzümü
Mızıka'ya dönüp, beni eşinle tanıştırmak için mi çağırdın
buraya, diye sordum. O bir şey diyemeden, karısı bana kim olduğumu
sordu.
Sustu. Ben afallamış ve şaşkın
halde onu dinliyordum. Vay Mızıka, bunca zaman kızı kandırmış.
Ahlaksız. Gördüğüm yerde yüzüne bir tokat çakmak farz olmuştu.
Merakla:
-Sen ne dedin?
-Bu adamın sevgilisi olduğumu
sanıyordum. Meğer başka bir şeyi imişim. Değil mi Mızıka,
diye Mızıka'ya sordum. O da “ olur mu öyle şey Su..” dedi.
Mızıka'nın lafını onun sesini
taklit ederek söyledi. Sesini öyle benzetti ki. Şaştım kaldım.
-Sesin ne çok benzedi sesine. Sen bu
adamla çok vakit geçirmişin haa..
-Çok çalıştım onunkine benzetmek
için. Hatta tıpkı onun sesini çıkarabiliyorum. Dün terst etmek
için bankasını aradım ve kredi kartını iptal ettirdim. Çalındı
diye.
Bu kızın tuhaf olduğunu söylemiştim. Bu iş için sadece ses yetmez değil mi?
-Güzel bir intikam olmuş bu. Şimdi
lokantada hesabı nasıl ödeyecek bakalım pislik.
-Şaka yapmak istemiştim halbuki.
Söyleme de sen yine de.
-Deli misin? Onunla asla konuşmam bir
daha. Şeytan görsün yüzünü.
-Senin sesini de taklit edeyim mi?
Gözlerim faltaşı gibi açıldı.
İnanın korktum o an. Bu kızdan her şey beklenirdi. Güldüm
geçtim. Cevap vermedim. Konuyu değiştirip yemek yemek ister mi
diye sormuştum. Mızıka'nın mevzusu da kapandı gitti. Devamını hiç
sormadım. Aslında orada daha nasıl delilikler yani aslında nasıl büyük
sabır ve cesaret gösterdiğini merak ettim. Ama sormadım. O da
anlatmadı. Duyguları belli olmuyordu. Ama illa ki üzülmüştür. Kandırılmak kolay hazmedilen bir şey
değil. Üzerime farz oldu dediğim o tokatı da, o pisliğin yüzüne
çok geçmeden attım. İçimin yağları eridi.
Not: Kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünüdür. :)