30 Eylül 2018

Sirke Sinekleri.


Bu resimde neyin nesi...
Diyenler olabilir.
Bu günlerce tezgahta kalmış bir yarım elma maalesef.
Şimdi günlerce böylece açıkta kalmış bu elmaya acımak lazım aslında ama görüldüğü üzre acınacak bir halde değil. Sadece azcık kararmış.
Yani onu yiyen bize acıyın siz.
Neden mi?
Zira bu elma maalesef doğal değil.
Neden mi?
Birincisi, günlerdir dışarıda kaldı ama çürüme oluşmadı. Hala taş gibi.
Ikincisi de başına sinekler doluşmadı.
Sayın Ibrahım Saraçoğlu nun bahsettiği sirke sinekleri bahsettiğim sinekler.
Doğal olan meyve sebzeye gelen sinekler.
Kendisi evinde aldığı ürünleri böyle test edermiş.
Doğalsa zaten hemen geliyorlarmış meyveye.
Evde beslemek lazım yani 3 5 tane falan. Ki hocanın da dediği gibi anlayalım yediklerimizin kaçı doğal kaçı değil.

Doğal demişken, bunlarda ilk kez olarak denediğim ve yaptığım turşularım. Sırf içine doğal sirke koymak için market market dolandım ama bulamadım. En az 5 markaya denk gelmisimdir ama hepsinde de koruyucu vardı. En son mecburi elması doğal yazan sirkeden aldım da kurdum.
Dün de lahana turşusu kurdum ben.
Bu sene maşaallah ı'm var sanki. 😁
Bakalım başardım mı başaramadım mı göreceğiz.
Bunları kuralı bir hafta oldu yaklaşık. Rüyama bile girdiler. Olmuştur Insaallah. Rüyalar tersine çıkar ya hani... 😁




Geri Dönüşüm.

Birden bire karar verdim aldım bu kutuları. Başladık oğlumla kaplamaya.
Çorap kutusu oldular. Nasıl olmuşlar. :)

Bizimkinin arasına ayraç koydum. Karışmasın.
Eskiden burç içinde duruyorlardı. Sümsük duruyordu onda. Hep gıcık oluyordum. Dolabın birini düzenlerken kaplama kağıdını buldum. Aslında öyle karar verdim. Bizim olan kutu gözümün önünde duruyordu. Çocukların olanları ayakkabılıkdan  ayarladım:)

Geri dönüşüm oldu işte. Iyi oldu iyi.

Bence bunlarda birer geri dönüşüm sayılır.
Sizce de öyle değil mi  :)







22 Eylül 2018

Şarkılı Ormanın Akıllısı.

Ister bana deli deyin.
Ister başka işin mi yok deyin.
Izlerken acayip takılıyorum. Hatta abartırsam sinir de oluyorum diyebilirim.
Izleyenler eminim başlıktan neden bahsettiğimi anladılar.
Akıllı tavşan Momo.
Evet o çizgi film.
Çizgi filmde şarkılı ormanın hayvan sakinleri kendi başlarına hiçbir sorunlarını çözemiyor efenim. Çözemiyorlar.
Beni de benden alan noktada bu zaten.
Örneklersem;
Filin canı sıkılıyor. Kendine uğraş arıyor ama bulamıyor. Bizim akıllı tavşanı arıyor hemen.
Bir diğeri hediyesini kaybediyor. Arıyor bulamıyor. Ne yapıyor peki? ! Tabiki de akıllı tavşanı arıyor.
Güzel kurabiye yapamıyor bir diğeri. Akıllı tavşanı arıyor hemen. Neden acaba yapamıyor bu kurabiyeleri.
Beni gıcık eden bir diğer durum da tavşanın hareketleri efenim.
Hani dizi ve filmlerde yeni polis olmuş kasıntı tipler vardır ya. Elleri belinde. Daha doğrusu silahlarında olur. Bizim bu akıllı tavşanında hareketleri onlara benziyor. Elleri belindeki kemerinde sürekli. Izlerken dikkat etmemiş olanlar. Dikkat etsin bakalım aynı çağrışımı yapacak mı size de.
Evet. Bana gülebilirsiniz tabiki de. Taktığım şey bu. :D
Izleme o zaman diyenlerde olur tabi. Ama oğlum seviyor. Çok sevmiyor ama seviyor.
Ben bir yetişkin olarak belki de fazla beklenti içinde izliyorum. Olabilir. Ama bir çizgi filmde  bu kadar mantıksız olmamalı bana göre.
Aslında takıldığım, izlerken içinde saçmalıklar bulduğum başka çizgi filmlerde var. Yok değil.
Ama buna daha çok taktığım doğrudur.


Sevgiler saygılar bizden

:)






15 Eylül 2018

Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi.

Tavsiye Edilen Son Tüketim Tarihi
T.E.T.T.
Ya da
S.K.T.
Son kullanma tarihi.
Bir ürünü, özellikle gıda türü bir ürünü  alırken bu tarihe hiç bakıyor musunuz?
Içinizde bakmayanlar varsa lütfen baksın. Nerden alıyorsanız alın. Bakmadan almayın.

Yıllar önce mahallemizdeki bakkallardan birinde denk gelmiştim. 3 ü bir arada kahvelerden  alacaktım. Içimden tarihine bakmak gelmişti. Baktığımda son kullanma tarihinin fazlaca geçmiş olduğunu gördüm. Birkaç tanesine baktım hep öyleydi. Söylediğimde bakkalcı, şu an tam hatırlamıyorum ama, rahat rahat birşeyler söylemişti. O günden beridir bakmak huyum oldu diyebilirim.

Yakın zamanda ablam çocuğuma çikolata almıştı. Yine içimden bakmak ihtiyacı duydum. Ki iyiki bakmışım. Yine tarihi geçmişti. Açılmış olduğu halde geri götürdük dükkan sahibi de değiştirdi.

Eşimin kardeşinin de küçük bir marketi var. Bir gün orda da birşeyler alıyoruz. Yine tarihi geçmiş ürüne denk geldim. Hemen hepsini topladı. Aynı gün gelen, aynı  marka başka ürünleri de topladı hemen.
Yani anlıyoruz ki aynı gün gelen ürünlerin tarihleri de aynı oluyor.
Zira aynı sözü yine denk geldiğim mahallemizdeki bakkalcı da dedi. Biz çıkınca gördüm ki hepsini toplamaya başlamıştı.

Şimdi bu konuyu dile getirmemin sebebi var.
Şu sıra nette çok karşıma çıkıyor. Marketler kampanyalarında tarihi geçmiş ya da az kalmış ürünleri satışa sunuyor.
Hatta ablam da bizim burdaki aynı markette denk gelmiş.
Bunun sebebi nedir ben anlam veremiyorum. Böyle ürünlerin iadesi oluyormuş aslında. Denk geldiğim başka bir dükkan sahibi öyle demişti. Iadesi oluyor sıkıntı yok.
Madem öyle neden kampanya ürünlerine tarihi geçmiş ürünleri de katıyorlar anlamak zor.
Zira bu sağlıkla ilgili bir durum.

Özetle diyeceğim Ki, siz siz olun. Nerden olursa olsun aldığınız ürünün mutlaka son kullanma tarihini kontrol edip alın.
Görünen o Ki, kimi satıcı bu durumu önemserken  kimisinin hiç ama hiç umrunda olmuyor.
Sağlığımızı korumak yine bizim elimizde.

Sağlıcakla kalın. :)






11 Eylül 2018

Ahşap Ev


Daldın yine. Kaç kez seslendim.
Ama çok güzel. Değil mi?
Evet. Güzel. Birde senin gözünden bakınca daha güzelleşti.
Eymen dedesinin yanında marangozluk yapmaya başladığından beri ahşaba olan bakışı değişmişti. Ahşap eşyaları hayranlıkla inceliyor nasıl yapıldığını anlamaya ve anlatmaya bayılıyordu.
Hadi gidip yakından bakalım.
Olur mu öyle şey. Başkasının evini gözetlemek olur.
Kimse yok ki. Hem burdan bakınca da aynısı oluyor o zaman. Öyle mi?
Onu demek istemedim. Ne biliyim. Beni ürpertiyor neden bilmiyorum.
Bahane arama. Gel benimle. Tek gidersem dediğin gibi gözetlemiş gibi olurum.
Elmas ikna olmasa da Eymen elinden tutup yürüttü onu.
Eymenin yaklaştıkça heyecanı artıyordu. Detayları yakınlaştıkça ortaya çıkıyordu. Eymende durmadan nasıl yapıldığına dair ya fikir üretiyor ya da anladığı haliyle anlatıyordu.
Kapıya kadar geldik. Verandaya gitmeyeceksin herhalde... !?
Bu nasıl olur?!
Ne.. Ne oldu Eymen?
Baksana bu dedemin yaptığı bir sandalye.
Nereden biliyorsun ki?
Onun yaptığı diyorum. Dedem yaptığı her işe imzasını bırakıyor. Tanıdım.
Diyerek verandadan içeri giren Eymen, sandalyeyi incelemeye başladı.
Evet bak dedemin yaptığı bir sandalye bu. Bu deseni her yaptığı. ..
Derken evin kapısı açılır.
Eymen hızlıca geri kaçarken Elmas geri doğru gayri ihtiyari kaçarken çıktığı iki basamaktan az daha düşüyordu.
Korkuttuysam özür dilerim.
Ragıp evin sahibi idi. Çocuklara izinsiz girdikleri için kızmamıştı.
Elmas ablalık içgüdüsü ile Eymenin yanına gitti kendini toparlayıp.
Asıl siz kusura bakmayın. Kardeşim ahşabı çok sever. Evde kimse yok sanıyorduk. Yani bilseydik tabi izin alırdık.
Eymeni kolundan tutup gitmeye yönelmişti ki
Neden bu güzel evde oturmuyorsunuz? Yaptırdınız yenilendi üstelik. Dışı harika içi de öyledir eminim.
Eymen.... bize ne.. hadi gidelim.
Ragıp ses etmeden sandalyeye oturdu.
Bu sandalyeyi eşim için yaptırmıştım. Hep hayali böyle ahşap bir sallanan sandalyede oturup doğanın tadını çıkarmakmış.
Bir süre sustu. Sanki boğazında bir şey düğümlenmişti.
Ama kısmet değilmiş. Evlendik. Buraya, evimize doğru yola çıktık. Ama gelemedik. Yolda kaza geçirdik.
Tekrar sustu. Ayağa kalktı. Eymen ve Elmas birbirlerine baktılar. 
Eşim kurtulamadı, dedi titreyen sesiyle.
Başınız sağolsun. 
Anladın mı şimdi neden kimse oturmuyor bu güzel evde.
Eymen mahçup olmuştu. Ne diyeceğini bilemedi.
Böyle bir ihtimal aklıma hiç gelmemişti, deyiverdi.
Istersen sandalyeyi alabilirsin.
Sahiden mi
Elmas Eymeni dirseği ile sertçe dürtü.
Olur mu canım öyle şey. Alamayız. Hadi gidiyoruz Eymen.
Biliyorum. Deden artık bu kadar ince işçilik isteyen işler yapamıyor. Bu son yaptığı sandalye.
Siz o bahsettiği adamsınız yani. Dedemi kurtaran kişisiniz.

Bundan 1 buçuk yıl önce Ragıp, o zaman nişanlı olduğu eşi için dedesine sandalye yaptırmaya buralara gelir. Eymen ve Elmasın dedesi civardaki en iyi marangozdur.
Sandalyeyi bitirdiği gün talihsiz bir kaza geçirir. Ragıp eğer o gün gelmemiş olsaymış dedesi kan kaybında ölebilirmiş.
Sandalyeyi çok beğenen ve dedeyi çok seven Ragıp, dedenin de tavsiyesi ile bu kulübeyi alır.
Ama ne yazık ki oturmak kısmet olmaz.


U.H.




4 Eylül 2018

Merhaba Yeşil Kurbağa


Işte orada, diyerek parmağıyla işaret ediyordu. Sesinden halinden belliydi. Heyecanlıydı. Sonra meraklı gözlerle bana baktığını gördüm.
O ne anne?
Direk ne olduğunu söylemek taraftarı değildim. Yere çömeldim aynı boya geldik. Birde onun bakış açısı ile baktım gösterdiği yere.
Neye benziyor ? Acaba ne o ?
Düşünmeye başladı her zamanki gibi. Parmağını çenesinin yanına koyup, buldum, diye bağırdı.
Neymiş bakalım?
O bir kaplumbağa.
Kaplumbağa mı o.. ?
Hı hı
Kurbağa mı yoksa
Eli yine çenesine gitti. Buldum diye bağırdı.
O kurbağa.
Evet o bir kurbağa. Peki kurbağa ne renk ?
Yeşil, diye bağırdı heyecan içinde.
Yaklaşalım mı kurbağaya?
Pek hevesli değil gibiydi. Kurbağa da sanki alındı onun bu tavrına da zıplayarak uzaklaştı biraz daha.
Gitti dedi dudağını büzerek.
Ben hala görüyorum. Orada bak. Çok uzağa gitmemiş yeşil kurbağa.
Gitmemiş olmasına sevinerek yakınlaşmaya karar verdi. Tam bir adım atmıştı ki kurbağa tekrar zıpladı ve ayağının dibine geldi.
Korkarak bana bakıyordu. Güldüm.
Bak o da seninle tanışmaya geldi.
Merhaba yeşil kurbağa.
Vırak dediği an kaçtı geri.
Sonra da kurbağa kaçtı. Hem de ne kaçmak. Zıplayarak hızla uzaklaştı resmen.
Gülümseyerek,  gitti  gitti kurbağa dedi.
Evet gitti.
Güle güle kurbağacık.
Güle güle kurbağacık...