11 Aralık 2019

Bizim Evin Halleri

Merhabalar 😊
En son kızımdan bahsedip gitmişim.
Yine lafı onunla açayım, resimden de anlaşıldığı üzre.
Bu kız çok fena birşey oldu, benim başıma a dostlar.
Resimde görüldüğü gibi cama çıkıyor kendi başına. Hatta bu iyi hal. Birde mermerine kadar çıkmışlığı var. Hatta akşam perdesi kapalı çıkmış,  evde çocuk arıyorum.
Tv ünitesine çıkıp televizyonu elliyor, kapatıyor açıyor hatta kanal değiştirmişliği bile var.
Şimdi derseniz, sen nerdesin bu kız bunları yaparken. Takdir edersiniz ki her zaman yanında olamam. Tuvalet ihtiyacı olan bir insanım bende. Sonra yemek yapmak gerekiyor yemek için.  Velhasıl ben yokken arada derede beceriyor, napıyım.

Sonrasında bilenler bilir, ben bir ara kanaviçe yapacaktım değil mi... 😜



Nihayetinde başladım efenim, hadi gözümüz aydın 😂
Annemlerde parça kumaşı ve iplikler vardı. Ha bugün saklandığı yerden bulurum, ha yarın derken anca kısmet oldu.
... ailesi başta olmak üzere isimlerimizi yazacağım.
Bakalım, bitmiş halini de paylaşırım merak etmeyin.

Başka neler yaptım, bu yoklukta.
Pek birşey yapmadım.
Hava iyiyse dışarı çıktık geldik çocuklarla o kadar.
Ikisini alıp dışarı çıkmak, nasıl anlatsam, bende değişik duygular uyandırıyor.
Şükrediyorum en başta.
Mutlu ve gururlu oluyorum.
Ve iki çocuk yeter sana kızım diyorum.
Rabbim isteyenlere hayırlısıyla sağlıcakla nasip etsin Inşaallah diyorum.

Şimdilik benden bu kadar.
Görüşürüz

♥️



8 Eylül 2019

Anne, Aba, Amma, Ede, Edi....

Bunların ne olduğunu okur okumaz anlayanlar bir adım öne çıksın  ♥️😎😁



Çoğunuza anlamsız gelen bu kelimeler, kızımın kelimeleri.
Bilmem dikkat çekti mi de, içinde baba kelimesi yok. 😁
Zira kızım hala baba diyemiyor.
Yani aslında diyor ama başındaki b harfini yiyor muş. Sonradan farkettik.
Misal, amma da mama oluyor. 😁
Edi, kedi.
Ede ise dede demek kızımın dilince.
Neden baş harfleri yutuyor, anlamış değilim.
Oğlum onun kadar iken daha anlaşılır, tam kelimeler kullanırdı.
Sebebi sanırım televizyon. Abi sayesinde maalesef televizyona çok maruz kalıyor. Izledikleri çizgi de olsa, konuşma neredeyse hiç olmasa da etkiliyor. Bence bu çok net.
Bu arada kızım 17 aylık.


Herkese kolay gele.
Özellikle çocuğu olanlara. 🤗






3 Eylül 2019

Biz Ne Ara Bu Hale Geldik

Herkesin artık bildiği ve belki de artık hafızamızda yok olmaya başladı bile.
Emine Bulut cinayeti.
Bense olayın başka boyutundayım adeta.
Gördüğüm kadarıyla herkes cinayeti konuştu. O küçük kızın o ana şahit olması, bir çocuğu geçtim insanın kolay kolay hatta hiç atlatamayacağı bir kabus.
Peki ya o anı kılı kıpırdamadan telefonu ile çeken o kişi.
O kişi nasıl bir ruh hali yaşıyor. Hiç düşündünüz mü? ...
Üstüne o görüntüleri nete yüklüyor. Yüklerken acaba nasıl bir farkındalık oluştururum diye düşünmediği maalesef açık ve net ortada.
Düşünüyorum.
Nasıl bir insan, böylesi bir vahşete tanık olduğu halde hiç etkilenmeden anında yaşantısına devam eder...
Evet, bu yaptığı çok doğal. Hangimiz ilginç bir durum ile karşılaştığımızda telefonu elimize almıyoruz ki..
Ama bu durum. Bu durum çok farklı.
Asıl doktora görünmesi ve tedavi edilmesi gereken insan bu insan değil mi....
Cidden biz bu hale ne ara geldik...
Artık ben kadın cinayetlerine şaşırmıyorum. Bu hale gelmişim.
Ama bahsi geçen diğer durum. Inanın içler acısı. Allah bizi bu durumlara da alışır hale getirmesin.








26 Temmuz 2019

Çocuklarda Sünnet Yaşı Kaç Olmalı

Erkek çocuğu için sünnet ayrı bir olay. Genel olarak her erkeğin bir sünnet hikayesi de oluyor. Ve bu hikayelerde çoğunluk kaçtığını itiraf eder. Çünkü sünnet olmaktan kaçmak şimdiye kadar korkaklık olarak görülmedi. Ne hoş değil mi..
Eskiden toplu sünnetler çoktu. Şimdilerde nerdeyse hiç olmuyor.
Eskiden birde kirve olmak vardı. Sünnet olurken çocuğun yanında durur, bir nevi ona destek olurmuş.
Şimdi ise sünnetler soğuk ameliyathanelerde tek başına oluyor.
Bu mevzuya nereden mi geldim. Kendi oğlumdan değil. O bir yaşında ameliyat olduğunda sünneti de yapıldı. Ablamın oğlu, yeğenim dün sünnet oldu. 8 yaşında. Hastanede sakinleştirici ve sünnet olunacak bölgeye yapılan iğne ile oldu.
Bilenler bilir, artık sünnet için bile çocuğu komple uyutuyorlar. Kime sorsak öyle dedi. Bizde öyle olacak sandık ama sadece sakinleştirici vermişler. Annesi başlarda yanında kalmış ama sonra çıkmasını istemişler.
O yaşta bir çocuğun bence yalnız sünnet olması haksızlık.
Aslında çoğu anne baba artık çocuğunu daha yaşına girmeden sünnetini yaptırıyor.
Bence bu daha mantıklı, günümüz şartlarında.
Bizde zaten bu sebeple ameliyatı sırasında olmasını istedik.
Gerçi bundan 14 sene evvel, bir başka yeğenim, oğlumla aynı sebepten ameliyat olması gerekmişti. Doktor isterseniz sünnette yapılır demiş,  anne babası istememişti ama doktor ellerine tutuşturmuş 😂😂
Şimdi o ablamla konuşurken iyi ki o yaşlarda yaptırmışız diyoruz. Yeğenim o zaman 2 yaşında sayılırdı.
Artık sünnet hikayeleri olmuyor. Tıpkı eskisi gibi çok olan doğum hikayeleri gibi. Olayı ona nasıl mı bağladım. Çünkü ikisi de soğuk ameliyathanelerde tek başına oluyor.
😑



....



12 Temmuz 2019

Sen Bilir misin Benim Anane mi...

Bilmezsin tabi.
Nereden bileceksin ki.
Allah rahmet eylesin. Nasıl anlarsam onu size...
Misal, tuvalete gittiğinde karşılaştığı koca fareyi ayağıyla öldürecek kadar korkusuzdu.
Çiçeklerle konuşup onlara saatlerce bakacak kadar da çiçek severdi.
Yaşına rağmen bakımlıydı.
Ve tv de bir dizide gördüğü insanı başka dizide görüp aynı karakterin orda da olduğunu sanacak kadar saf ve güzel insandı.
Hani şimdi neredeyse tüm dizi oyuncuları reklamlarda boy gösteriyor ya. Işte o farkı benim ananem gibi algılayamayan çok kişi var.
Bu konuya değinen bir köşe yazısı okumuştum. Çok oldu tabi. Ben anca yazıyorum bu konu hakkında.
Bana en iğreti geleni, Çukur dizisinde Vartolu karakterini canlandıran oyuncunun bir kek reklamında, elinde bir poşet keki dağıtıp sonra oturup kendisininde yemesi.
Diziyi bilenler o karakteri ve reklamı karşılaştırdığında ne demek istediğimi anlar.
Vartolu gidip bakkala kek almaz. O kadar diyeyim sen size. 😁
Bir de bu reklamları dizi içine koyuyorlar. Adam bir bakıyorsun elinde silah adam kovalıyor. Sonra bir bakmışsın elinde keki, yüzünde o saf sırıtış ile karşında oturuyor.
Gel de senin balatalar yanmasın şimdi.
🤣🤣
Bunu biz sevgili izleyicilere  yapmaya hakkınız yok bence.
Haksız mıyım sevgili okur ve izleyici
....







5 Temmuz 2019

Söz Sende Victoria

2015 Almanya yapımı film, Victoria.
Ah Victoria ah...
Sabahın dördünde bar çıkışı hiç tanımadığın dört adamla bilmediğin yerlere gidilir mi...
Evet, film aynen böyle başlıyor.
Korkmayın,  başlangıç böyle ama film klasik bir şekilde ilerlemiyor.
O dört adamla, ki adamlar tam serseri belli. Gitmeye karar verdiği an, içinden kızım başına gelecek var, de git evine, diyorsun😁
Ama Victoria gitmiyor.
Sabaha kadar onlarla kalıyor.
Neden...
Niye...
Sebep ne...
Cevapları istiyorsan filmi izle.
Film üstelik ödül almış bir film.

Çok güzel film reklamı yaparım arkadaş.
Izleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler olsun.


Şimdilik benden bu kadar.
Bu ara yine saldım kendimi. Toplamam lazım. Evimi de kendimi de....
Oyyy...
Neyse siz filmi izleyin en iyisi. Kafa dağıtır.

♥️






22 Haziran 2019

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi Nasıl Olmalı

Üzülerek söylüyorum ki, bu konuda bilgi vermeye değil akıl danışmaya geldim dostlar.
Oğlum 40 aylık oldu hala söylemiyor. Üstüne üstlük hiç bezi bile değiştirilsin istemiyor.
Eskiden böyle değildi.
Çoğu kişi kardeşini kıskandığı için söylemediğini iddia ediyor.
Kardeşi 14 aylık.
Bir aklım diyor ona da öğret bir yandan. Belki beraber çabuk öğrenirler. Birbirlerinden görerek falan.
14 ay erken mi dersiniz...
İkisiyle birden başedebilir miyim ki acaba...
Bence 40 ay baya geç. 3 buçuk yaş nerdeyse.
Doktora götürelim dedik. Randevu alamıyoruz. Herkesin çocuğunda sorun var mübarek. Tövbe tövbe.
Böyle bir durum yaşamış biriniz varsa bana yol göstersin.
Ne demeli
Ne yapmalı
Ne yapmamalı...
??!!!





20 Haziran 2019

Adı Zümral

6 yaşında Zümral.
Iri bal rengi gözleri. Simsiyah saçları.
Severdi Zümral, eğer babası yoksa evde bebeğiyle oynamayı.
Babası asabiydi,  anası merhametli.
Babası döverdi söverdi,  anası sever sarmalardı.
Günlerden 31 Aralık.
Babası döverken anasını, Zümral, köşede minik elleri ile bir gözlerini bir kulaklarını kapatıyordu.
Oyuna çeviriyordu bu hazin tabloyu küçük dünyasında.
Annesi, elinde babasının ortada unuttuğu silahı.
Babası, çaresiz ve korkak yapma diyen kişi oluverdi.
Zümral, gözlerini kapattı. Kulaklarında ise o korkunç ses.
Gözleri açılmıyor bir daha Zümral'in.
31 Aralık akşamı Zümral, annesinin elindeki silâhtan  çıkan kurşunla ölüyor.
Annesi perişan. Dili lâl.
Babası pişkin. Suçluyor biçare kadını.
Anneye cinayetten yıllarca,  babaya aile içi şiddetten birkaç ay ceza.
Annesi hapisten çok hastanede geçirirken ömrünü, babası hapisten çıktıktan haftalar sonra tekrar evlenir.
Bir kızı olur çok geçmeden.
Adını yine Zümral koyar babası.
Zümral, altın sarısı saçları, kömür gibi gözleri.
Altı yaşında, 31 Aralık akşamı, babası döverken anasını, elinde babasının ortada unuttuğu silahı.
Zümral kapatıyor gözlerini.
Kulaklarında o korkunç ses.
Açıyor gözlerini.
Babası yerde kanlar içinde.
31Aralık akşamı, Zümral''in babası, kendi silahından çıkan kurşunla ölüyor.
Zümral korkudan ağlıyor. Annesi sarıp sarmalıyor yavrusunu. Ağlıyor. Kızı için. Sadece kızı için.
Adları  Zümral.
Annelerinin kızı onlar. Babaları hiç olmadı aslında.









Not: Bu hikaye tamamen kurgudur. Kimseyle ilgisi alakası yoktur.





18 Haziran 2019

Erkek Bakar Ama ...

Ondört aylık olan kızımın kafasında oluşan konak sebebi ve düzgün uzaması için 3 numara kestik.
Benim güzel kızım aynı abisine benzedi o haliyle 😍
Sabahında anneme gitmek için eşimle yola çıktık. Işe giderken iş arkadaşını da yoldan alıyor.
Adam arabaya bindi , selam verdi. Kızımı gördü. Gülüştüler falan. Ben bir tepki bekliyorum. Ama yok.
Akşam eve geldik. Eve girmeden kapıda dedemizle karşılaştık.
Ben yine bekliyorum ki bir şey desin. Kızım saçına ne oldu, desin. Yok, lafını dahi etmiyor.
Velhasıl,
Annemlerde teyzesi ve ananesi gördükleri an farkı farkediyorlar.
Ee... şimdi ne denir yani...
Erkek bakar ama görmez arkadaş 😆






15 Haziran 2019

Eskiden Eskiden... Su Içer miydik Testiden...

Açtım kayıt bölümünü. Eski konularımı okudum. 
Eskiden tv izleme imkanım baya varmış. Diziler programlar üzerine baya yazı yazmışım.
Şimdi ise tv çocuklara hizmet ediyor :)
Yeni çıkmış bir diziyi yorumlamayı, tutar mı tutmaz mı diye fikir yürütmeyi severdim.
Hoş,  hala da seviyorum ama vakit yok.
Çoğu tahminimde tutmuştur hani. :))
Geçen nette yeni bir dizinin tanıtımına rast geldim.
Kenan Imirzalioglu başrol oyuncu. 
Kendine yine benzer bir rol seçmiş gibi geldi.
Dizi hangi kanalda unuttum.
Görelim bakalım tutar mı...
Şahsen içime tutmaz gibi bir his doğuyor.
Adı da Arıza idi galiba.





29 Mayıs 2019

Kötü Örnek Olmak

Dün hastaneye gidiyordum. Yolda durmuş birileri vardı.
Baktım, kadın küçük çocuğun eline birşeyler yapıyor. Çocuğun eline baktım birşey yoktu ve annesi eline bant yapıştırırken oldukça sakin idi.
Birde 10 yaşlarında bir çocuk daha var. Abi. Anne işini bitirip hızlıca yola devam ediyor. Küçük çocuğu abisi kucağına alıp ardından yola düşüyorlar. Bakıyorum ki, çocuğun elinde serum takmak için takılan o iğneden var.  Bunlar acile çok yakın yerde oluyor. Ama onlar servise doğru gidiyorlar. Kadın önden önden giderken çocuk sesleniyor annesine. Kadın durup yanına gelmesini bekliyor. Elinden tutup gidiyorlar. Servisin kapısına iyice yaklaşınca abisi yine çocuğu kucağına alıyor. Anne önde,  onlar ardında, kapıdaki görevliye;
Yatan hasta doktor acil görmek istedi, diyor.
Giriyorlar içeri.
Kadın neden böyle bir şey yapma gereği acaba?
Yatan kişi gerçekte babaları mı dersiniz?
Çocukları görmek için böyle bir yol seçtiler.
Benim aklıma başka neden gelmiyor.
Ama asıl mevzu çocuklara öğretilen şey.
Hile.
Kandırma.
Ve yalan.
Bu sebeple bu kurmaca oyunun sebebini çok merak ediyorum.





27 Mayıs 2019

Dört Küçük Kedinin Yer Kavgası

Uzun bir aradan sonra başlattığım seriye bir kedi videosu ile geri döndüm.
Evet, yine bir kedi videosu 😁
Iyi seyirler;)








21 Mayıs 2019

Çifte Kutlama

Bugün günlerden 21 Mayıs 2019.
Kiminiz için sıradan,  kiminiz içinde özel bir gün olabilir.
Meselâ benim için.
21 Mayıs 2011
Bu blogla sizlere ilk merhaba dediğim gün.
Koca bir 8 sene geçmiş. Son 4 senesi pek buralarda olamasamda.
Zira 21 Mayıs 2014 tarihinde eşimle tanıştım. Evlendim. Üstüne 2 çocuk olunca da buralara gelemez oldum.
Bu yüzden 21 Mayıs benim için özel bir gün.
Bir anlamda hayatımı paylaştığım iki olay bu tarihte meydana geldi.
Eşimle anlaşmış, özel günleri değil sadece bu günü,  yani tanıştığımız günü kutlayacaktık.
Bakalım kendileri hatırlayacak mı... :)
Biliyorum,  burayı çok boşladım.
Ama bu günden itibaren her gün olmasa da en az haftada bir yazmayı kendime görev bileceğim.
Meydan okuma döneminde başarmıştım. Yine başarırım.
Sizlerde varlığınızla beni yüreklendirin 🤗
Iyiki bu blogu açmışım.
Iyiki eşimle tanışmışım.
Iyiki iki çocuğum olmuş.
Bugün günlerden 21 Mayıs.
Kalın sağlıcakla.











1 Nisan 2019

Iki Çocukla Dışarı Çıkmak

Abimin karısı, yengem, iki çocuğu vardı ve aralarında yaklaşık bir yaş var idi. Yani ikisi de küçük çocuk. Ama O, üşenmez,  gideceği yere giderdi. Allah'ın taktiri, büyük olan daha 11 aylık değildi, abartmıyorum, resmen koştura koştura yürürdü. Küçüğü kanguru da diğeri yürür yada arabada.
Karnım burnumda Onun bu durumunu düşünür, nasıl da cesaret ediyor diye içimden geçirirdim.
Şimdi benim iki çocuğum var. Aralarında 2 yaş var. Yani benimkilerde büyük sayılmaz. Büyüğü, oğlum yani,  çekingen bir karaktere sahip. Kalabalık yerlerde durmayı sevmez. Insanlarla hemen muhatap olmaz, zamanla iletişim kurmaya başlar. Bu süreçte dibimden ayrılmaz. Hal böyle olunca diğeri bebek olan kızımı da alıp dışarı çıkmak zor bir durum.
Ama oğlumun bu hali az biraz azaldı sayılır.
Mesela bugün ikisini alıp tek başıma sağlık ocağına gittim. Eskiden olsa cesaret edemezdim. Zira oğlum da ameliyatı sonrası doktor korkusu oluştu. Ağlıyordu doktor lafı bile duysa. Hiç birşeye izin vermiyordu. Onu da aştık sayılır. Bugün hiç ağlamadı. Onun için gitmemiştik ama yine de farketmiyordu eskiden.
Sonra beraber parka bile gittik.
Şimdi içimde biraz gurur, biraz mutluluk var. Çok büyük bir iş başarmış gibiyim.
Rabbim herkesin yardımcısı olsun.
Kimseye de muhtaç eylemesin.
Muhtaç olduğunu düşünürsen muhtaç olursun.
Söz bu şekilde idi galiba.
Sevgiler saygılar sunarım ♥️













22 Mart 2019

Çocuklarda Düz Tabanlık Durumu.

Insan ilk çocuğunda acemi oluyor.
Oğlum ayaklandığı ilk zamanlar düşmüştü. Şimdi net hatırlamasam da, kafasını sehpaya çarpmış olmalıydı galiba.
Öyle çok korkmuştum ki, çocuğumdan özürler diliyor, onunla birlikte ağlıyordum.
Oysa bu yaptığım ona yanlış mesajlar vermiş. Veriyormuş. Sonradan öğrendim.
Ne yanlışı mı...
Oğlum geç yürüdü. Hala hoplamaya zıplamaya korkar.
Bir yürümeye başlayacak oldu, ameliyatı girdi araya. Sonra tam alıştı dedik, düştü ve ayağı burkuldu çocuğun. Bir zaman yürüyemedi.
Sonra farkettik ki çocuk yere tam basmıyor.
Doktora gittik. Ayak filmi çekildi. Neyse ki yapısal bir sorun çıkmadı. 3 yaşında kontröl istedi.
Geçen yine gittik kontröl için.
Bu sefer kalça filmi istedi doktor.
Anlam veremedim ama anlamı büyükmüş.
Insanların bebeklik döneminden çocukluğa kadar kalça kemiği yan olurmuş biraz. Zamanla kendiliğinden düzelirmiş
Oğlumun kalçasında da çok şükür sorun çıkmadı.
Düz tabanlık çocukların çoğunda görülen bir durummuş. Eğer yapısal sorun yok ise 4 yaşına kadar geçen bir durummuş.
Bu zaman zarfında çocuğu mümkün olduğu kadar çıplak ayak dolaştırmak önemli bir ayrıntı. Ayak altında bulunan yağ dokusunun düzgün şekilde şekillenmesi için.
Asla kurbağa gibi oturmasına izin vermemeli. Bağdaş kurup oturması gerekiyor imiş.
Bunlar doktorun bize söylediği detaylar.
Bu açıklamaya ihtiyacım vardı açıkcası. Anne olarak sebebi ne acaba diye çok endişe ve merak duyuyor insan.
Eğer sizin çocuğunuzda da böyle bir durum varsa, doktora göstermeyi ihmal etmeyin derim.
Zira belki de yapısal bir durum olabilir.
 Mevzu çocuklar olunca herşeyine zamanla geçer ya, diyemiyorsun.
Sağlıklı günler






18 Mart 2019

Keramet Sudur Su.

Akşam bozuk bir moralle uyuyup, üstüne gece bir saat çocuk uyutmaya çalışınca, üstüne yine erkenden kalkınca, insanda fazlaca sinir birikiyor ne yazık ki.
Gece çocuğu uyutup yatağa uzandım,  bildiğin sinirden çığlıklar atacaktım.
Sonra aklıma instagram hesabım var iken bir yorum görmüştüm, o geldi. Çocuk ve kardeş üzerine bir yazıda.
Yorumdaki kişi, şimdiki annelerin çocukları için kendilerini çok hırpaladıgini söylüyordu. Kendileri,  hem kendine vakit ayırıp hem ev işlerini hemde yemek yapabiliyormuş. Hele gece uyanmak da neymiş. Niye uykusundan olsunmus. Gece beslenme olmazmış, 4 aydan sonra. Verirsin suyu içer yatar. Sonra alışır uyanmaz, diyordu o kişi.
Şimdi diyorum ki, sen Allah'ın sevdiği kulusun herhal. Senin çocukların hiç diş çıkarma sürecinde mızmız olmamış. Hele 7 side hiç gaz sorunu yaşamamış. 7 çocuk yapmış, tabi bakmak kolay gelince.
Annelik biraz fedakarlık değil mi...
Gece uykum bölünmesin diye çocuğu emzirmemek nedir...
Bunu kendi rahatın için değil vakti geldiğini düşündüğünde doktora danışıp kesersin. Doktor gelişimine kilosuna göre tamam yada devam der.
Haksız mıyım sevgili anne blogdaşlar







11 Mart 2019

Bu Karıncalar Nereye Gidiyor?!!


Tam kurtuldum derken görüldüğü gibi nereden çıktılar yine.
Çöpün müdavimi oldular.
Ne yapsam çare olmadı.
Diğerleri için en sonunda, evi bastılardı neredeyse,  ilaç kullanmıştık. Bu seferde bana başka çare bırakmayacak gibiler.
Birşey değil,  kızım görünce yakalamaya çalışıyor 😆😆😆





4 Mart 2019

Ağaçtaki Kediler







Sabah 7 de hava nasıl diye perdenin kenarından bakıyordum ki,  manzara bu idi.
Başta gözü yaralı kediyi kurban, diğerlerini onu kovalayan kediler sandım ama durum öyle değilmiş.











Kara kediyi başları sanmıştım hatta amma asıl kurban o imiş.
Çok çetin çıktı son resimde net şekilde de görülüyor.

Ama sonunda yakalandı.
Aşağıda bekleyen sanırım 3 kedi daha vardı.





3 Mart 2019

Hamarat Hanım Uyuşuk Hayalperest.

 Okul bitmiş, evdeyim. Annem örgü sever bir kadın. Maşaallah eli de hızlıdır. Bende onun tam tersiyim. Elim acayip yavaştır. Seyrek örerim. Ki bu işi iyi bilenler zaten örgüden anlamıştır. Gerçi yıllar olmuş. Artık iyice saldı kendini, o ayrı da.
Ilk örgüm kendileri. Yani elle tutulur, bu boyutlarda yaptığım ilk iş.
Modeli televizyonda izlediğim dizide birinin üstünde görmüştüm. Basit ve güzel gelmişti.
Solak bir insanım. Örgüyü de solak örüyorum. Desen işini hiç beceremiyorum. Kendime has bir tarzım var. Anlatılmaz, görmeniz lazım 😆😆😆
Dümdüz örgü benim işim velhasıl arkadaş. Desenler bana göre değil.
Bu süveterde düz örgü. Kol ve yaka kesimi bile yok.
Ipligini kendi elimle hazırlamışım. O kadar özenmişim yani, düşünün.
O vakitler akıllı ip, ya yok ya da bizim haberimiz yok.

Iplikleri kesip kesip itina ile birleştirmiştim. Resimde de görülüyor. Ne uğraşmışım. Üşenmemişim. Baya gençmisim demek. 😂
Daha uyuşuklugun kanıma işlemediği zamanlar olmalı 🤔😆
Birde panço yapmıştım bundan sonra kendime. Ama onun resmini paylaşamıyorum. Çünkü artık beni kapatmadığı için yeğenime vermiştim. Ondan da kızıma geçer Insaallah sağ salim.

Örgüyü seviyorum ama emek ve zaman işi.
Şu sıra aklım kanaviçede ama hâlâ akılda. Pratiğe dökemedim. Inşaallah yakında diyorum. :)







1 Mart 2019

Uyuşuk Usulü Saray Sarması.

Aslında adı rulo olarak da geçiyor.
Hepsi aynı şekilde yapılıyor. Sanırım saray sarmasının farkı arasına konan fındık.
Ben portakal soslu yaptım.
Muhallebinin ve sosun tadı güzel oldu. Sekil olarak da benzer yap tamam.
Malzemeler neler derseniz şayet, muhallebiyi biraz değiştirdim. Eskiden tariflerden şaşmaya korkardım. Şimdi denemekten çekinmiyorum. Bunu da sevgili Deep Tone yaparsan paylaş dediği için paylaşıyorum.
4 bardak süte dolu dolu tepeleme 3 yemek kaşığı nişasta koydum. Tarifte un da yazıyor ama ben unun tadını sevmiyorum muhallebide. Puding yaparkende koymam mesela.
8 yemek kaşığı da şeker ilave ettim. Kakaoyu ölçmedim. Pakette kalanın hepsini döktüm. Rengine bakarsan az bile gelmiş bence. Kakaolu olacaksa rengi koyu olmalı. 😁
Içine vanilya yerine yarım portakalın kabuğunu rendeledim. Kaynadıktan sonra bir yemek kaşığı tereyağ ve labne peyniri ekledim. Labne ilk kez denediğim bir şey. Evde vardı eklemek istedim. Tadını da bozmamış. Yani yoksa zaten tarifte yok. Ben evde var diye ekledim. Bayadır açık. Yensin bir şekilde diye.
Tepsiye dökmeden evvel tepsinin dibini hindistan cevizi ile buladım iyice. Tariflerin bazılarında önce tepsiyi yağlayın diyor, bende az tereyağ gezdirdim.
Sıcağıyla tepsiye döktüm.

Portakal sosu için yaklaşık 3 su bardağı portakal suyu kullandım. Yarım bardakta su  ekledim. Içine yine aroma versin diye bir tane portakalın kabuğunu rendeledim.
Sıkarken çıkan posayi içine koymayın. Kanımca tadını buruk yapıyor. Az biraz kaçtı ben yaparken de. Siz dikkat edin.
Içine 4 yemek kaşığı şeker ve yine 3yemek kaşığı tepeleme nişasta koydum. Kaynayınca onunda içine tereyağ ekledim bir kaşıktan biraz az.
Sıcak sıcak diğerinin üstüne döktüm.
Bu şekilde az ılınınca dolaba kaldırdım.
Akşama kadar beklettim.
3 parmak kalınlığında kestim. Rulo yaptım.
Son hali budur.
Tadı güzel oldu. Görüntü tam rulo olmasada 😂
Yapacaklara afiyet olsun.



28 Şubat 2019

Sana Kalbimi Verdim / 2. Kısım

Ilk kısım için,
.Buraya bakın


Ah ahhh...
Kalbim ne hale gelmiş.
Sana kalbimi verdim.
Sen ne hale getirmişsin.
....


Atmaya kıyamamıştım. Bugün gözüme takıldı. Iyi de oldu. 😉😎






27 Şubat 2019

Son Sözlerim.

#meydan okuma 28.gün yazısı.



Bir ay boyunca bu yazı ile noktaladım yazdıklarımı.
Her günün konusu vardı. Bazen konunun içeriğine değinmeden yazdım. Bazen değinmeden olmadı.
Farklı bir şey yapma peşindeydim. Gördüğüm bloglarda bir kalıp vardı.
Tamam meydan okumaya katılmıştım ama nasıl iştirak edeceğime ben karar verecektim sonuçta.
Konular belliydi, tamam. Işleyis farklı olacaktı doğal olarak.
Konular işte bu noktada bazen beni zorladı. Farklı bir tarz ile ilerlemek isterken, günün konusu beni yine kalıba sokmaya zorluyordu.
Bu sebeple bazı günler yazmayı hiç istemedim.
Vaktim çok olmuyordu. Şimdi düşünüyorum da onlarda da farklı bir yol seçebilirmişim.
Umarım, kalıp ve farklı işleyişle ne demek istediğim anlaşılmıştır.
Sonuçta katılan herkes salata yapacak olsaydı herkesin sunumu, malzemesi, lezzeti farklı olacaktı.
Demek istediğim bu. Ben yeni bir tat peşindeydim. O kadar.
Eğlendim mi...
Elbette.
Hergün yazmayı kendime görev bildim. Gece uyumadan illa görevimi yerine getirdim. Bazen çok mu abarttım dedim kendime ama sonuçta bu bir meydan okuma idi. Meydanı boş bırakmak olmazdı. :)
Koca bir ay benim için böyle geçti.
Anladım ki, istesem hergün yazabiliyormuşum.
Istemek lazımmış.
Bir sebep lazımmış.
Ezgi ye bana bu sebebi verdiği için teşekkür ediyorum.
Farklı bir mim oldu. Bende bu farklı mimi kendimce yapmaya çalıştım.
Sevgiler saygılar sunarım.
Görüşürüz yine ;)









Kelin Merhemi Olsa...

Bu sabah suratsız halde uyandım.
Peki neden...
Bilmiyorum.
Arada öyle geliyorlar bana. Bazı günler daha çok.
Bu halim ise çevremdekilerin söylemlerine göre hiç çekilir değil.
Bazen düşünüyorum. Kocam beni nasıl çekiyor. Yani ben onun suratsız hali zamanlarında acayip geriliyorum. Benimde moral düşüyor ister istemez.
Yani düşüncenize, işten yorgun gelmişsiniz. Üstüne birde karşınızda suratsız bir eş. Pehh...
Bu durumu böyle idrak ettiğimden beri daha az yansıtmaya çalışıyorum eşime bu halimi. Yani o hale gelmeme o sebep olmamışsa:))
Ama sağolsun o pek etkin değildir.
Dedim ya bana gelirler arada.
Peki bu halden çıkmak için ne yaparım ben.
Bugün güzel giyinmeyi seçtim. Ev halinden çıkıp dışarı çıkıyormuş gibi giyindim. Kendimin bu halini beğendim. Biraz iyi geldi.
Oğlumla poğaça yaptık. Şimdi yiyoruz.
Kızım uyuyordu uyandı.
Şimdi bir bakıyor,  yokluyorum kendimi.
Iyiyim.
Aklımdaki işleri yaparsam daha iyi olacağım. Zira yapmak istediklerimi yapamamakta bende moral düşüklüğü sebebi oluyor.
Ne gıcık bir durum.





#meydan okuma 27.gün yazısı.






26 Şubat 2019

Maddiyattan Maneviyata..

Maddi ihtiyaç denir herhalde.
Alış-veriş yapmaya ihtiyacım var benim.
Manevi ihtiyacımda sonrasında gidecek.





#meydan okuma 26.Gün yazısı.







24 Şubat 2019

A ile Başlar....

A- aile
B- bağışıklık sistemi :D
C- cevizli tatlılar
Ç- Çocuklarım
D- dolunay
E- eşim
F- fındık fıstık
G- güneş
H- hava almak
I- ısmarlama yemek
i- ilkler
J- jale hale bütün mahalle :D
K- kek yemek ve yapmak
L- limon
M- muz
N- nazlanmak
O- oturmak
Ö- öpmek çocuklarımı
P- pratiklik
R- rahatlık
S- sarılmak çocuklarıma
Ş- şiir
T- tatlılar
V- ve
Y- yaşamak
Z- zamanı







#meydan okuma 25.gün yazısı.







Gel, Felekten Bir Gün Geçirelim...

Desem de sen bana inanma.
Ben ve felek. Hiç alakamiz yok. 😆
Yolda görsek birbirimizi tanımayız yani.
Ama desen ki, birkaç yere gidelim. Eyvallah.
Hayvanları seviyorsan şayet, günün ilk işi, kalabalık artmadan gidip görelim rahatça.
Nereye mi... Darıca hayvanat bahçesine. Ama şehrin diğer yakasından geliyorsan Ormanya ya gidilir.
Kahvaltı kısmını atlamışım değil mi... aç aç gezilmez.
Mini köşk kahvaltı için ideal.
Ama hava mis gibi, manzara eşliğinde yapalım dersen ki, Soğuksu bunun için tam yeri. Tepede, ağaçların içinde bir mekan.
Ormanyaya da yakın üstelik.
Evet.
Şimdi nereye gitsek acaba...
Güneşin ve denizin tadını çıkartmak istersen Kandıra ya rotayı çevirelim bence.
Gitmişken bir güzel manda yoğurdu da yeriz,  mis.
Sonra tramvay ile şöyle bir şehri turlarız.
Kâğıt müzesine uğrarız.
Akşam yemeği için nereye gitsek acaba...
Hımmm...
Ay hiç fikrim yok. Aynı yerlerde yiyebiliriz. 😂😂
Anladığın üzre pek gezip dolaşan biri değilim.
Nete bakmadan hazırlanmak istedim.
Kötü mü ettim yani...
Aşk olsun 😜😂






#meydan okuma 24.gün yazısı.





23 Şubat 2019

Düşünmek ve Eyleme Geçmek...

Bu aralar  çok düşünüyorum, çok.
Meselâ,
Yeni tüller almayı düşünüyorum.
Koltuklarıma yeni örtüler. Yani ben evimi yenilemek istiyorum.
Yenilemeden evvel şöyle bir güzel temizlik de yapmak istiyorum.
Ne zamandır kanaviçe de yapmayı düşünüyorum. Dahası istiyorum.
Şöyle ailemize ait güzel ve özel bir pano. Ne güzel olur.
Adı sanırım saray sarması. Muhallebiyi yapıp tepsine döküp bekletiyorsun. Sonra kesip rulo yapıyorsun da afiyetle yiyorsun. Ama nedense hep üşeniyorum. Istemek ve düşünmekten öteye gidemeyenlerden.
Tabi benim düşünüp yaptığım yani eyleme geçirdiğim işlerde var şu hayatta.
Çocuklarla oyun oynuyoruz meselâ.
Oğlumla kek kurabiye yapıyoruz.
Şükrediyorum.
Bugünlerde şükrettigim başka bir şey daha var. O da annemin sağlığının iyi olması. Yani geçirdiği bir kalp krizinden sonra, çok şükür iyi.
Bende durumlar böyle.






#meydan okuma 23.gün yazısı.






21 Şubat 2019

Pratik Bilgiler 2

Geçen gün bazı pratik bilgiler paylaşmıştım.
Şimdi de geçenlerde ilk kez deneyimledigim bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Dolma sevenler eminim çoktur.
Kimi yaprak sever, kimi lahana. Hele beyazı ayrı güzel olur bence. Bol kıymalı birde.
Neyse, ağız sulandırmak değil niyetim
Benim gibi beyaz lahana dolması sevenler için pratik bir alternatif.
Lahanayı direk pişirmeden buzluğa koymak. Ben yarım lahana almıştım. Buzluğa koyarken onu birde tekrar ikiye ayırdım.
Sarmadan evvel akşamdan yahut akşam saracaksanız gündüzden ,yani baya erkenden lahanayı buzluktan çıkartmanız lazım. Ki iyice çözülsün. Birde buzlukta iyice donması lazım.
Yani lahanamiz iyice donacak sonrasında tamamen erimesi lazım.
Sonuçta sarmaya hazır,  yumuşacık bir lahanaya sahip oluyorsunuz.
Üstelik bu şekilde buzlukta saklanıp yazında bu dolmanın keyfine varılabilir bence.

Görüldüğü gibi incecik kolay sarılan, çok azı zayi olan bir lahana oluyor.
Şimdiden afiyet olsun:)





#meydan okuma 22.gün yazısı.







Sezeryan; Doğum mu Ameliyat mı...

Ağız alışkanlığı olmuş yada bilerek öyle söylenmiş,  öyle işlenmiş beyinlere.
Sezeryan olanlar sezeryanla doğum yaptım diyor. Diyoruz. Bende sezeryanla iki çocuk dünyaya getirdim
Ama kaçımız ameliyat olduğumuz idrakinde.
Hiç ameliyat oldunuz mu sorusuna direk aklımıza gelip, evet, diyoruz. Şahsen aklıma gelmedi bana sorduklarında.
Zira dedim ya, öyle işleniyor işte.
Yoksa kaç kişi o ameliyat masasına yatmak ister kendi isteğiyle.
Olaya çok uç noktadan bakıyorum belki ama olan bu. Biz sezeryan doğum yapmıyoruz, ameliyat oluyoruz.
Doğumhanede değil ameliyathanede dünyaya açıyor gözlerini çocuklar.
Peki, bu durumu kendi keyiflerine göre yapanlar, bu hakkı nereden kimden alıyorlar.
Sezeryan olmayı seçen anne adayından bahsetmiyorum,  yanlış olmasın. O kişinin kendi seçimi hakkıdır.
Benim itirazım , normal doğuma herhangi bir engel olmaksızın, sudan sebepler uydurarak, sırf kolayına geliyor diye, sezeryan yapan doktorlara lafım.
Hangi üniversite hangi diploma size bu hakkı veriyor? Siz hangi hakla normal doğum yapma hakkını kişiden alıyorsunuz?
Yok böyle birşey demeyin. Özelde çalışan bir hemşireden bizzat duydum.
Evet bende sezeryan oldum. Ilk doğumumda resmen dilim nutkum tutulmuş haldeydim. Doktor ne dese itiraz etmedim. Insan sonradan düşünüyor. Başkalarının doğum hikayesini duyuyor. Bende mi normal doğurabilirdim acaba diye düşünmüyor değilim.
Neden mi..
Kırk haftam dolmuştu, doktor biraz daha beklemek yerine bana suni sancı verdi. Suni sancı çocuğa ağır geldi. Bu da doktorun lafıdır. Bende kendimi ameliyata hazırlanırken buldum. Dedim ya, o an itiraz yok, neden diye sormak yok, körü körüne itiat vardı bende. Elbette olacağı bu imiş, oldu. Ama insan düşünmeden edemiyor. Zira ilki sezeryan olan için ikinci de sezeryan kaçınılmaz sondur çoğu doktora göre.
Toparlamam gerekirse, diyeceğim şu,  sezeryan haktır, seçenektir, evet. Hayat kurtarır. Amma velakin doktor keyfiyle yapılan sezeryan, hak veya seçenek değil, hak yemektir bana göre.
Herkese sağlık dolu günler.
Rabbim isteyen herkese nasip etsin hayırlısıyla sağlıcakla evlatlarını kucaklarına almayı.
Herşeyden önce sağlıkla kavuşalım.
Sağlıcakla kalın
Sevgiler...





#meydan okuma 21.gün yazısı.







20 Şubat 2019

Bahar Havası...

 Bugün günlerden 20 Şubat.
Ama sanki bahar gelmiş erkenden. Ağaçlar çiçeklerle süslenmiş, papatyalar yeşillikleri renklendirmis bile.
Çocuklarımla çıktım dışarı. Şöyle bir dolaştık.
Güneş ısıtıyor lakin, rüzgâr soğuk.
Takvime göre bugün ilk cemre havaya düşecekmiş. Bu saate kadar düşmüştür artık :)
Bugün kimse kendini listelere mahkum etmesin . Içinden ne geliyorsa onu yapsın.
Gezsin, dolaşsın, baharın kokusunu içine çeksin.
Zira hava tahminlerine göre bu güzel havanın arkası kar olacakmış.
Bende bugün biraz liste dışına çıkıp, içimden geleni yazdım.
Sende öyle yap.

                 
                                Sevgiler ....





#meydan okuma 20.gün yazısı.







19 Şubat 2019

Ilk Merhaba Ilk Heyecan...

Tarih 21 Mayıs 2011
Yazan, Uyuşuk Hayalperest.
Sabah konuyu yazmak için düşünürken, neden blog açtım ki diye düşünmedim değil. Unutmuşum. Sonradan aklıma geldi.
Blogger olmadan evvel fromlarda dolaşırdım. Güzel bir from bulduğumda müdavimi olurdum. Hergün yazılar yazar, yorumlar atardım. Yönetici kadrosuna kadar çıkardım 😁😎
Oralardan tanıştığımız bir arkadaşla konuşurken, bana blog yazmamı önermişti. Yazmayı seviyorsun,  kendi alanında özgürce yaz, tarzı bir yönlendirme ile ben blog yazarı oldum.
Bilenler bilir, o vakitler şuan bu etkinlikteki gibi hergün aktiftim. Içimden gelenleri,  gördüklerimi,  izlediklerimi , herşeyi yazardım.
Sonra photoshop ile yaptığım çalışmaları ekledim. Bende mimler ürettim zamanında 😂
Blog gazetesi çıkarmıştım bir ara. Vaktim olsa da yapsam yine.
Sonrasında öyküler yazmaya başladım. Sevildi, bende yazmayı sevdim.
Şiir vari yazmayı da seviyorum.
Arada saçmalamayi da seviyorum.
Her telden, her konudan blogumda konu var galiba. Diziler filmler hakkında yazılar da var. Programlar hakkında da.
Yazmayı seviyorum.
Konuşamadığım çoğu şeyi burada yazmayı sevdim.
Bu blog bana bir pencere bir dünya açtı.
Seviyorum bu alemi..
Ve sevildiğimi hissettiğim için de hala buralardayım.
Uzunca bir süre de olmayı planlıyorum.
Sevgiler


♥️





#meydan okuma 19.gün yazısı.







18 Şubat 2019

Kedi Daldan Atladı Mı Acaba... ?!!



Sonunda kediye ne oldu diye merak edenleriniz vardır.
Bir süre daha ağaçta kaldı.
Sonra bir baktım yok.
Gitmiş.
Nasıl indi göremedim.
Çıkarken de göremedim.
Bir vardı bir yoktu yani.



Artık pazartesi günü video günü.
Yani Inşaallah Maşaallah diyelim. 😉😁
Bu sebeple youtube kanalı bile açtım kendime.
Bismillahirrahmanirrahim
Deyip başladık.
Hayırlısı artık.
🤗





#meydan okuma 18.gün yazısı.







17 Şubat 2019

Saat Kaç Acaba...

Benim öyle atmaya kıyamadığım, kullandıkça kullanmak istediğim bir eşyam yok.
Ama eskiden saatim vardı.
Babamdan kalma.
Onu hep takardım. Yokluğu garip denecek kadar acayip gelirdi.
Evlenince o saati ablama emanet ettim.
Saatleri genel olarak sevsem de o saat başka idi.
Şuan saat kullanamıyorum çocuklar. Ama ileride kullanmayı dört gözle bekliyorum.






#meydan okuma 17.gün yazısı.






16 Şubat 2019

Kendime Liste.

Oldum olası listelerle aram iyi değildir.
Sonu gelmez çünkü. Bir yerden sonra ip kopar bende.
Aslında bu meydan okumada bir liste sayılır. Bakalım burada ipi sağlam tutacak mıyım... gerçi gevşemeye başladı sanki. Ilk başlarda bugünün sorusunu dünden hazır ederdim. Şimdi anca akşamları zar zor yetiştiriyoum. Ucu kaçıyor yani hadi bakalım hayırlısı.
Ev işleri de aslında tam böyle. Ucu kaçtı mı olan oluyor.
Bende kendime liste tarzı bir eylem planı yapayım da sabah kalktığımda içim şişmesin.
Genel olarak yapılan, yapılacak işler bunlar.
1. Mutfağı topla.
2. Buzluktan yaprak çıkar.
3. Çamaşırları yıka.
4. Çamaşırları as.
5. Çamaşırları ütüle.
6. Balkonu yıka.
7. Dolma sar.
8. Kendine vakit ayır.
9. Dişlerini fırçala.
10. Şimdi uyu bakalım.


😂😂😂





#meydan okuma 16.gün yazısı.






15 Şubat 2019

Pratik Bilgiler.

Eminim şu an yazacaklarımı çoğunuz zaten biliyorsunuz.
Ama bilmeyenlerde vardır elbet.
Kek pişirme ile başlayalım. Ne de olsa kek annesi sayılırım. 😜
Kekin iyi kabarması için illa yumurta ve şekeri çırpmak gerekmiyor. Ben tüm sıvıları bir kerede çırpıyorum. Keklerim kabarıyor. Püf nokta, şekerin erimesi diye düşünüyorum.
Vanilya yerine doğal olarak porkatal kabuğu rendesi konabilir. Bence çok güzel aroma veriyor. Hazır mevsimi. Üstelik şimdi rendeleyip buzlukta saklayabilirmisiz. Denemedim ama denecegim. Zira limondan daha güzel oluyor.
Kabarma tozu yerine karbonat. Ama çok koymamaya dikkat. Birde üstüne limon sıkmak iyidir. Amma velakin karbonat süt ile yapılan kekleri kabartmiyor söyleyeyim. Süt kullanacaksanız kabartma tozu koyun.
Kekinize az miktarda tereyağ eklerseniz daha yumuşak bir kek pişirmeyi başarabilirsiniz.
Fırının da önceden ısıtılması benim deneyimlerime göre gereksiz. Zira ben ısıtmadan koyuyorum. Kek yinede güzel kabarıyor.

Gelelim başka mevzulara.
Son kullanma tarihi geçmiş diş macununuz varsa çöpe atmayın. Temizlikte kullanın. Meselâ  lavabo temizliğinde. Parlatıyor ve mis gibi kokuyor etraf. Tuvalette de hoş koku oluyor 😁

Karbonat ve sirke.
Temizlikte bu ikisini kullanan çok. Bende fırında denedim. Işe yaradı. Kek kalıbından yağ dökülmüştü pişerken. Üstüne karbonat sonrada sirke döktüm. Sildim, kolayca çıktı.

Aklıma gelenler bunlar.
Farkındayım bugüne göre biraz basit kaçtı ama elimde başka veri yok. Kusura bakmayın. Araştırma yapamadım. Yazıyı bile gün biterken yetiştirmeye çalışıyorum.






#meydan okuma 15.gün yazısı.









14 Şubat 2019

Nasılsın derler de...

Sordukları bu sorunun cevabını çoğu kez umursamazlar.
Laf olsun diye sorar karşındaki sende laf olsun diye iyiyim dersin.
Şimdi ben nasıl mıyım...
Yorgunum.
Bıraksalar uyurum, o derece.
Ama mümkün değil şu an.





# meydan okuma 14.gün yazısı.







13 Şubat 2019

Aradığınız Sayfaya Şuan Ulaşılamıyor....

Herkesin instagram hesabı olacak diye bir kaide yok değil mi... 🤔
Benim yok.
O sebeple size görsel bir şölen sunamıyorum bugün.
Diyorum ya sorular bana pek keyif vermiyor kaç keredir.
Bakalım önümüzdeki günlerde karşımıza nasıl sorular çıkacak, nasıl cevaplar sizleri bekliyor, göreceğiz.
O halde eğlenceli yazılarla buluşmak dileğiyle....




#meydan okuma 13.gün yazısı.







12 Şubat 2019

Reklâm Kokusu Alıyorum Sanki....

Bu ara bu sorular pek bana hitap etmemeye başladı anacığım.
Bu sebeple akşama kalıyor.
Kendim için hep aldığım, bittikçe aradığım tek bakım kremi var. O da arko krem. Ama klasik olanından. Diğerleri pek sarmıyor. Memnun kalmıyorum. 😜
Benim bakım dediğimde bu oluyor işte.
Evden çıkarken mutlaka sürerim. Gün için de de sürerim. Inanin kendimi iyi hissediyorum.
Hatırlıyorum da, ortaokulda bir kış günü, bir arkadaş elimi tutup çok yumuşak demişti. Tee... O zamanlardan alışmışım kullanmaya. Yapacak birşey yok 😎
Birde şöyle afilli bir resmini paylaşayım canım kremimin.







#meydan okuma 12.gün yazısı.







11 Şubat 2019

Susma Hakkımı Kullanıyorum Hakim Bey.

Efenim, ben iki çocuklu bir kadınım. Bilmeyenlere tekrar etmiş olayım.
Pek tatlı ikisi de. Biri 3 yaşında diğeri daha 10 aylık.
Ellerinizden öperler.
Ben gün içinde ne yapıyorum peki... onları koyuyorum bir kenara. Bakıyorum işime. Pek uslular. Oturdukları yerden kalkmazlar. Bendeki keyif kadı kızında yok yani.
Hal böyle olunca elime aldığım kitabı akşamına bitirmiş oluyorum.
Şimdi bana sormuşsun ya en son okuduğum kitabı.
Heh işte,  bu sebeple susuyorum.
Susuyorum.
Susuyorum.
Sustum.




#meydan okuma 11.gün yazısı.






10 Şubat 2019

Seçimini Yap. Ya Doğrudur Ya da Yanlış...

Üniversite sınavına çalışmadan girmiştim. Nedense benim için öyle bir önemi olmadı. Heyecan yapmadı. Ama çalışkan bir öğrenci idim. Belki de bu duruma güvendim.
Sonuçta barajı geçtim, lisans olmasa da önlisans türü bir okul tutturuyordum.
Ailemin durumu ortanın biraz altında idi. Belki de bu sebepledir ki, okuyup hemen meslek sahibi olabileceğim birşey okumak istedim. Ve tercihimi muhasebeden yana kullandım.
Çevremde muhasebeci de yoktu ki, kime özenip kime danışıp seçmiştim ki ben bu bölümü.
Hayatımda ilk kez karşılaştığım dersler. Tek başına çalışma. Velhasıl 2 yıllık okulu şuan yanlış hatırlamıyorsam 3 senede bitirmiş buldum kendimi.
Ama tabi evdeki hesap ne zaman çarşıya uymuş ki. Is bulma umuduyla okuduğum bölüm bile iş bulmama yardımcı olmadı. Zira önce çevre lazımmış bu iş için. Bunu bilmem gerekirdi. Ama o yaşta nerden bileceksin.
Uzun lafın kısası, bir tercih yaparsın, doğrudur. Bir tercih yaparsın yanlıştır.
Bilemezsin ki yaşamadan.
Seçimin doğru yada yanlış olsun, farketmez. Sen seçmeden bunu bilemezsin. Ama bileceğin şu olsun, gerçekten istiyor musun... severek mi yapacaksın... bunları bil.
Insaallah herkes istediği bölümü okuyabilir. Basit gibi, insanın istediğini okumak istemesi. Ama bazen hayat, basit şeyleri bile zorlaştırabilir değil mi...
Okumak istediğim bölümü sormuşsun ya, şuan inan aklımda yok bu sorunun cevabı.
Zira geçmişi bıraktım, çocuklarımla geleceğe bakıyorum artık.






#meydan okuma 10.gün yazısı.








8 Şubat 2019

Cevabını Bildiğin Soruyu Sorma Bana.

Beni bana soruyorsun ya...
Cevabım ne olur sence?
Sen benim garip bir insan olduğumu da nereden çıkardın ki...
Her insan illa garip mi olmalı yani...
Ben şimdi garip olmadığımı söylerken sence garip mi davranıyorum?
Peki, gariplik ne... senin garip dediğin şey, benim günlük rutinim olabilir pekâlâ.
Değil mi...
Ya da benim garipligim senin sıradanlığından ibarettir.
Ben garip değilim. Beni garip görenler aslında garip.
Neden mi... ?
Çünkü beni bana soruyorsun.
Bana cevabını bildiğin sorular sorma.
Ama illa ki senden duymam lazım dersen,
Istedigimde,  gördüğün üzre çok pis arızaya bağlayabilirim.
Korktun mu yoksa...
Işte benim garipliğim. 😁
3u beşi boşver,  sayamam.
Bu yeter bence.
Ama şunu da belirteyim. Gariplik görecelidir.




#meydan okuma 9.gün yazısı.





6 Şubat 2019

Adını Koyamadım...

Bir şeye sahipken genelde kıymeti pek bilinmez. O şeyi kaybettiğinde anlamaya başlarsın. Değerini,  önemini, onun olması gerektiğini.
Düşünüyorum.
Bekarken boşa mı geçirmişim zamanlarımı...
Evlenip hemen çocuk yapmak mı yanlış olmuştu ki...
Bunlar belki de yanlış sorular...
Cevapları da yanlış olabilir.
Şuan aklımda " en çok neyi özlüyorsun " sorusunun cevabı neden yalnızlık oluyor ki...
Bugün çocuklarımın ikisi de babaannelerinde idi. Aklımda evden çıkmak vardı.
Çıkarken para da aldım yanıma. Aklımda ise çıktığımı haber versen mi... ne olur ne olmaz düşüncesi var.
Kapıyı kapatıp demir kapıya geldiğimde aramaya karar verdim. Ve o an, aklıma anahtarlarımı almadığım geldi.
Ilk kez anahtarlarımı almayı unuttum.
Aklımda sadece çıkarı çıkmak olduğu için mi...
Bu kadar mı özledim yalnız başına çıkıp gitmeyi...
Yoksa bunun adı özlemek değil mi...
....




#meydan okuma 7. gün yazısı.





5 Şubat 2019

Cesaretin Var mı Aşka...

Liseden mezun olurken önüme sunulan her deftere, kitaba, eşarba ve benzeri her türlü hatıra amaçlı saklanacak şeye, bu şarkının nakaratını yazdım.
Itina ile. Severek. Söyleyerek.
Aşık mıydım...
Hayır..
Şarkıyı seviyordum
Sözlerini daha çok.

" Birgün bir çılgınlık edip seni sevdiğimi söylesem, alay edip güler misin yoksa sende sever misin yar...
Cesaretin varmı aşka, çarpıyor kalbim bir başka. Sen de böyle sevsen keşke. Desen bana, yar... "

Anlaşıldığı üzre listenin başı bu şarkı.
Ikinci sırada  şuan telefonumda zil sesi olan, eşimle benim şarkımız diyebileceğim şarkı var.
Bağdat yolu.
" Sen bir şahinsin,  ben garip serçe. Attın kalbime demirden pençe. "

Üçüncülüğü karagözlüm alsın.
Sevemedim karagözlüm, seni doyunca..

Dördüncü sıraya eğlenceli bir şarkı koyalım.
Mfö den Alidesidero gelsin.
Şarkıyı bilenleri bir görelim bakalım.

Geldik beş numaraya.
Barış Manço nun her şarkısı listeye girmeye layık elbet. Ama domates biber patlıcan şarkısı bir ayrı.

Altıncı sırada kan ve gül şarkısı yerini alsın. Söyleyen Iskender Doğan. Kıraç da söylüyor ama ondan dinlemesi ayrı.
"Kan ve gül,  gül ve diken,  aşkım ve sen..
Bilmem anlayabiliyor muyum ...
Seviyorum seviyor musun, ağlıyorum gülüyor musun,  sevdikçe kaçıyor musun..
Peki öyle olsun... "

Son sırada Ilhan Irem den bir şarkı yer alsın.
Konuşamıyorum.
Boşver arkadaş şarkısı da güzeldir. Hatta bildiğim tüm şarkıları da.

Müzik iyidir.
Ruhu dinlendirir. Arındırır.
Daha sevdiğim çok şarkı var elbet.
Ama liste 7 ile sınırlı.
Bu şarkıları bir dinleyin.
Eminim pişman olmayacaksınız.



#meydan okuma 6. gün yazısı.





4 Şubat 2019

Ilhami Mutfakta Kedi mi Var?!!!

Önce ilhami kimdir, necidir, ne iş yapar ondan bahsedelim mi...
Aslında bu ilhami hakkında çok konuşmamak lazım. Sonra kendini fasulye gibi nimetten sanıyor gıcık. 🤫
Şimdi bu ilhami sana geliyor. Sözde sana bir şeyler vaadediyor. Seni allayıp pulluyor. Sonra tüm işi sana yaptırıyor. Peki tüm işi sen yapmışken nasıl  tüm övgüler alkışlar ilhamiye gidiyor.
Haydaa...
Bu ne şimdi...
Olacak iş mi bu...
İlhamiye güvenirsen olacağı bu arkadaş.
Sen kendi gücüne inan. Yapacağım de ve yap. Yapıyorsun yani, isteyince. Tüm mesele istemek de, ilhami de değil. Bırakın şu işe yaramazı.
Sen ne yap biliyor musun? Ilhamiyi mutfağa yolla. Peşinden de sen git. Kapıyı üstüne kitle. Kalsın mutfakta kedilerle. 🤫😉😆

Konu ilham almak, evet.
Peki sen benim bu yazdıklarımdan ne anlam çıkardın?
Çok merak ettim.
Konunun devamında örnek olmak var, o bağlamda soruyorum.
Tamam ben  ben niyetimi açıklıyorum ama sen de bana buraya kadar okudun da ne anladın onu söyleyeceksin.
Anlaştık mı...
Bak açarım kapıyı ilhami kaçar mutfaktan. Demedi deme. 😎

Diyeceğim şu aslında, yukarıda da dedim. Sadece istemek mevzu olan.
Ilham beklemek, ilham kaynağı aramak falan boş. Hikaye. Sen isteyince her şeyi yaparsın. Istemiyorum ki... ilhami yi araya katıp işten kaytarıyorsun.
Bak sonra ilhami oturduğu yerden toplar alkışları. Sen bakarsın öyle. Noluyor diye...
Anlaştık...
İlhami mutfağa...
İlhami yok, gitti, kediler yemiş onu. 🤣🤣🤣




#meydan okuma 5. gün yazısı.








3 Şubat 2019

Akraba Ziyareti

En son hafizam yanıltmıyorsa ilkokula giderken gitmiştim.
Kime mi..?
Teyzeme.
Kendisi bizden biraz uzak oturuyor. Aynı il ama ilçeler arası kendi arabanla 1 saat. Otobüsle biraz daha fazlasıdır herhalde.
Annem bayadır gidelim diyordu, bizde havayı güzel bulunca tamam dedik.
Yolda giderken tanıdık bir yer, bir şey aradı gözledim.
Bunca yıldan sonra, sokağına girince anımsadım. Sokağın başındaki o çeşme. Çevre düzenlemesi falan yapılmış elbet ama düzen aynı. Değişen asfaltlı taşlı yollar.
Bizi görünce sevindi. Biliyordu geleceğimizi ama geldiğimizi görmek ayrı oldu tabi.
Teyzem kalan kardeşler arasında şuan en büyüğü. O da annem gibi eşini kaybetti. Kızı ve torunuyla yaşıyor.
Sokakları yolları hatırladım ama evin içini unutmuşum. Sanırım sessiz sakin bir çocuk olarak oturduğum yerden kalkmadığım için hafızada pek yer etmemiş.
Diğer iki kızı da evdeydi. Onlarla da görüşmüş olduk. Iyi oldu.
Kendi akrabalarımla olan bağımı düşünüyorum bazı zamanlar. Belki de uzak olduklarından hiç kalmadım teyzelerimde.
Şimdi bizim kardeşler arası ilişkimizi düşünüyorum. Yeğenlerim teyzelerine gidip geliyor. Ananeye. Günlerce kalıyorlar.
Büyüdüklerinde de gelirler değil mi..

Konu biraz yürüyüş birkaç anın fotoğrafı idi ama sanırım saptırdım.
Benimki yürüyüş değil araba ile geçmişe yolculuk oldu biraz.

Bu resimde geçen akşamdan. Ilk kez görmedim elbet ama nedense o akşam gözüme bir başka göründü bu manzara.





#meydan okuma 4. gün yazısı.






2 Şubat 2019

Bugün Ne Pişirsem..



- Anne bana ne getir?
-Ne getireyim oğlum?
-Hımmm.. kek var mı anne..
-Yok oğlum.
-Kurabiye var mı anne?
-O da yok oğlum.
-Ama neden...
Sonrasında moralimiz bozulur biraz ağlarız tabi.
Ama bizim evde kek var mı sorusunun cevabı genelde yok olmaz. Olduysa da çok sürmez hemen pişer bir kek.
Yani pişirmekten vazgeçemediğim yemek kek oluyor haliyle.
Oğlum seviyor.
Ben seviyorum.
Babamız sevmiyorsa da farketmez.
Biz kekciyiz.
Kızım da bizden olabilir. Daha iki ayı var. Ama şimdiden kek sever olacağını hissettiriyor.
Oğlum ileride Insaallah anne keki diye hatırlar yediği kekleri. Kurabiyeleri.
Zira benim böylesi anım hiç yok.






#Meydan okuma 3. Gün yazısı.




En Güzel Hediye.

Düşünsenize...
Dünyaya 4 kere gelmişsiniz.
Bu da demek oluyor ki, 4 doğum günü.
4 güzel hediye.
4 ayrı heyecan.
Ama sen şimdi diyorsun ki bu mümkün değil.
Hadi canım sende. Tabiki de mümkün.
Benim 4 doğum günüm var mesela.
Ilki ocak 30 da. Ki yeni kutladım daha.
Ikinci mart 30 da. Üçüncü ağustos 17 ve sonuncu da ekim 17.
Insan dünyaya kaç kere gelir? !!
Sevdikleri hayatına girdikçe yeniden yeniden doğar insan.
Bunlarda benim sevdiklerimle kavustugum, onlarla yeniden doğduğum günler.
Mesele sevmek.
Hediyesi de sevilmek. Başka hediyeye ne hacet.
Misal canım annem diye sarılması.
Gözlerinin içi gülerek sana bakması yeter konuşmayı henüz bilmeyen kızının.
Ardında yanında hep beraber olacağını bilmek de bir hediye.
En güzel hediye onlar. Sürprizleri hiç bitmiyor. Daha ne olsun.








#meydan okuma 2.gün yazısı.

1 Şubat 2019

Kendime Hodri Meydan. Rastgelsin.

Merhabalar.
Hastalıklar bitti derken yenisi çıkıyor. Yahut sen de artık yazma hevesi kalmıyor.
Tekrar tekrar kopuyorsun blogundan.
Bu sefer yoluma devam etmek için bir amaç bir hedef buldum.
Blogdas Ezgi sağolsun.
Tüm herkesi davet ettiği bir hodri meydan okuma başlatmış.
E bismillah deyip başladık işte.
Çıktık er meydanına.
Herkese kolay gele...





17 Ocak 2019

Denge.

Denge önemli şu garip dünya aleminde biliyorsun değil mi...
Insan için,
Hayvan için,
Göklere uzanan ya da uzanmayan her bina için de,
Denge önemli bir mesele vesselâm.
Beslenmenin de dengeli olması şart biliyorsun değil mi sende...
Bak yine bir denge işte.
Bu kadar denge içinde dengesiz bir durum çok göze batmaz mı sence.. ?
Batar mı diyorsun...
Yanılıyorsun maalesef canım.
Çok yanılıyorsun.
Çünkü,
Dengeler çok gibi görünse de dengesizlik daha çok.
Ve bu kadar dengesizlik içinde dengeler pek de umursanmıyor ne yazık ki....
Hep dengede kalın. Denge önemli şu garip dünya aleminde.
Unutma emi....
🤫