28 Şubat 2019

Sana Kalbimi Verdim / 2. Kısım

Ilk kısım için,
.Buraya bakın


Ah ahhh...
Kalbim ne hale gelmiş.
Sana kalbimi verdim.
Sen ne hale getirmişsin.
....


Atmaya kıyamamıştım. Bugün gözüme takıldı. Iyi de oldu. 😉😎






27 Şubat 2019

Son Sözlerim.

#meydan okuma 28.gün yazısı.



Bir ay boyunca bu yazı ile noktaladım yazdıklarımı.
Her günün konusu vardı. Bazen konunun içeriğine değinmeden yazdım. Bazen değinmeden olmadı.
Farklı bir şey yapma peşindeydim. Gördüğüm bloglarda bir kalıp vardı.
Tamam meydan okumaya katılmıştım ama nasıl iştirak edeceğime ben karar verecektim sonuçta.
Konular belliydi, tamam. Işleyis farklı olacaktı doğal olarak.
Konular işte bu noktada bazen beni zorladı. Farklı bir tarz ile ilerlemek isterken, günün konusu beni yine kalıba sokmaya zorluyordu.
Bu sebeple bazı günler yazmayı hiç istemedim.
Vaktim çok olmuyordu. Şimdi düşünüyorum da onlarda da farklı bir yol seçebilirmişim.
Umarım, kalıp ve farklı işleyişle ne demek istediğim anlaşılmıştır.
Sonuçta katılan herkes salata yapacak olsaydı herkesin sunumu, malzemesi, lezzeti farklı olacaktı.
Demek istediğim bu. Ben yeni bir tat peşindeydim. O kadar.
Eğlendim mi...
Elbette.
Hergün yazmayı kendime görev bildim. Gece uyumadan illa görevimi yerine getirdim. Bazen çok mu abarttım dedim kendime ama sonuçta bu bir meydan okuma idi. Meydanı boş bırakmak olmazdı. :)
Koca bir ay benim için böyle geçti.
Anladım ki, istesem hergün yazabiliyormuşum.
Istemek lazımmış.
Bir sebep lazımmış.
Ezgi ye bana bu sebebi verdiği için teşekkür ediyorum.
Farklı bir mim oldu. Bende bu farklı mimi kendimce yapmaya çalıştım.
Sevgiler saygılar sunarım.
Görüşürüz yine ;)









Kelin Merhemi Olsa...

Bu sabah suratsız halde uyandım.
Peki neden...
Bilmiyorum.
Arada öyle geliyorlar bana. Bazı günler daha çok.
Bu halim ise çevremdekilerin söylemlerine göre hiç çekilir değil.
Bazen düşünüyorum. Kocam beni nasıl çekiyor. Yani ben onun suratsız hali zamanlarında acayip geriliyorum. Benimde moral düşüyor ister istemez.
Yani düşüncenize, işten yorgun gelmişsiniz. Üstüne birde karşınızda suratsız bir eş. Pehh...
Bu durumu böyle idrak ettiğimden beri daha az yansıtmaya çalışıyorum eşime bu halimi. Yani o hale gelmeme o sebep olmamışsa:))
Ama sağolsun o pek etkin değildir.
Dedim ya bana gelirler arada.
Peki bu halden çıkmak için ne yaparım ben.
Bugün güzel giyinmeyi seçtim. Ev halinden çıkıp dışarı çıkıyormuş gibi giyindim. Kendimin bu halini beğendim. Biraz iyi geldi.
Oğlumla poğaça yaptık. Şimdi yiyoruz.
Kızım uyuyordu uyandı.
Şimdi bir bakıyor,  yokluyorum kendimi.
Iyiyim.
Aklımdaki işleri yaparsam daha iyi olacağım. Zira yapmak istediklerimi yapamamakta bende moral düşüklüğü sebebi oluyor.
Ne gıcık bir durum.





#meydan okuma 27.gün yazısı.






26 Şubat 2019

Maddiyattan Maneviyata..

Maddi ihtiyaç denir herhalde.
Alış-veriş yapmaya ihtiyacım var benim.
Manevi ihtiyacımda sonrasında gidecek.





#meydan okuma 26.Gün yazısı.







24 Şubat 2019

A ile Başlar....

A- aile
B- bağışıklık sistemi :D
C- cevizli tatlılar
Ç- Çocuklarım
D- dolunay
E- eşim
F- fındık fıstık
G- güneş
H- hava almak
I- ısmarlama yemek
i- ilkler
J- jale hale bütün mahalle :D
K- kek yemek ve yapmak
L- limon
M- muz
N- nazlanmak
O- oturmak
Ö- öpmek çocuklarımı
P- pratiklik
R- rahatlık
S- sarılmak çocuklarıma
Ş- şiir
T- tatlılar
V- ve
Y- yaşamak
Z- zamanı







#meydan okuma 25.gün yazısı.







Gel, Felekten Bir Gün Geçirelim...

Desem de sen bana inanma.
Ben ve felek. Hiç alakamiz yok. 😆
Yolda görsek birbirimizi tanımayız yani.
Ama desen ki, birkaç yere gidelim. Eyvallah.
Hayvanları seviyorsan şayet, günün ilk işi, kalabalık artmadan gidip görelim rahatça.
Nereye mi... Darıca hayvanat bahçesine. Ama şehrin diğer yakasından geliyorsan Ormanya ya gidilir.
Kahvaltı kısmını atlamışım değil mi... aç aç gezilmez.
Mini köşk kahvaltı için ideal.
Ama hava mis gibi, manzara eşliğinde yapalım dersen ki, Soğuksu bunun için tam yeri. Tepede, ağaçların içinde bir mekan.
Ormanyaya da yakın üstelik.
Evet.
Şimdi nereye gitsek acaba...
Güneşin ve denizin tadını çıkartmak istersen Kandıra ya rotayı çevirelim bence.
Gitmişken bir güzel manda yoğurdu da yeriz,  mis.
Sonra tramvay ile şöyle bir şehri turlarız.
Kâğıt müzesine uğrarız.
Akşam yemeği için nereye gitsek acaba...
Hımmm...
Ay hiç fikrim yok. Aynı yerlerde yiyebiliriz. 😂😂
Anladığın üzre pek gezip dolaşan biri değilim.
Nete bakmadan hazırlanmak istedim.
Kötü mü ettim yani...
Aşk olsun 😜😂






#meydan okuma 24.gün yazısı.





23 Şubat 2019

Düşünmek ve Eyleme Geçmek...

Bu aralar  çok düşünüyorum, çok.
Meselâ,
Yeni tüller almayı düşünüyorum.
Koltuklarıma yeni örtüler. Yani ben evimi yenilemek istiyorum.
Yenilemeden evvel şöyle bir güzel temizlik de yapmak istiyorum.
Ne zamandır kanaviçe de yapmayı düşünüyorum. Dahası istiyorum.
Şöyle ailemize ait güzel ve özel bir pano. Ne güzel olur.
Adı sanırım saray sarması. Muhallebiyi yapıp tepsine döküp bekletiyorsun. Sonra kesip rulo yapıyorsun da afiyetle yiyorsun. Ama nedense hep üşeniyorum. Istemek ve düşünmekten öteye gidemeyenlerden.
Tabi benim düşünüp yaptığım yani eyleme geçirdiğim işlerde var şu hayatta.
Çocuklarla oyun oynuyoruz meselâ.
Oğlumla kek kurabiye yapıyoruz.
Şükrediyorum.
Bugünlerde şükrettigim başka bir şey daha var. O da annemin sağlığının iyi olması. Yani geçirdiği bir kalp krizinden sonra, çok şükür iyi.
Bende durumlar böyle.






#meydan okuma 23.gün yazısı.






21 Şubat 2019

Pratik Bilgiler 2

Geçen gün bazı pratik bilgiler paylaşmıştım.
Şimdi de geçenlerde ilk kez deneyimledigim bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.
Dolma sevenler eminim çoktur.
Kimi yaprak sever, kimi lahana. Hele beyazı ayrı güzel olur bence. Bol kıymalı birde.
Neyse, ağız sulandırmak değil niyetim
Benim gibi beyaz lahana dolması sevenler için pratik bir alternatif.
Lahanayı direk pişirmeden buzluğa koymak. Ben yarım lahana almıştım. Buzluğa koyarken onu birde tekrar ikiye ayırdım.
Sarmadan evvel akşamdan yahut akşam saracaksanız gündüzden ,yani baya erkenden lahanayı buzluktan çıkartmanız lazım. Ki iyice çözülsün. Birde buzlukta iyice donması lazım.
Yani lahanamiz iyice donacak sonrasında tamamen erimesi lazım.
Sonuçta sarmaya hazır,  yumuşacık bir lahanaya sahip oluyorsunuz.
Üstelik bu şekilde buzlukta saklanıp yazında bu dolmanın keyfine varılabilir bence.

Görüldüğü gibi incecik kolay sarılan, çok azı zayi olan bir lahana oluyor.
Şimdiden afiyet olsun:)





#meydan okuma 22.gün yazısı.







Sezeryan; Doğum mu Ameliyat mı...

Ağız alışkanlığı olmuş yada bilerek öyle söylenmiş,  öyle işlenmiş beyinlere.
Sezeryan olanlar sezeryanla doğum yaptım diyor. Diyoruz. Bende sezeryanla iki çocuk dünyaya getirdim
Ama kaçımız ameliyat olduğumuz idrakinde.
Hiç ameliyat oldunuz mu sorusuna direk aklımıza gelip, evet, diyoruz. Şahsen aklıma gelmedi bana sorduklarında.
Zira dedim ya, öyle işleniyor işte.
Yoksa kaç kişi o ameliyat masasına yatmak ister kendi isteğiyle.
Olaya çok uç noktadan bakıyorum belki ama olan bu. Biz sezeryan doğum yapmıyoruz, ameliyat oluyoruz.
Doğumhanede değil ameliyathanede dünyaya açıyor gözlerini çocuklar.
Peki, bu durumu kendi keyiflerine göre yapanlar, bu hakkı nereden kimden alıyorlar.
Sezeryan olmayı seçen anne adayından bahsetmiyorum,  yanlış olmasın. O kişinin kendi seçimi hakkıdır.
Benim itirazım , normal doğuma herhangi bir engel olmaksızın, sudan sebepler uydurarak, sırf kolayına geliyor diye, sezeryan yapan doktorlara lafım.
Hangi üniversite hangi diploma size bu hakkı veriyor? Siz hangi hakla normal doğum yapma hakkını kişiden alıyorsunuz?
Yok böyle birşey demeyin. Özelde çalışan bir hemşireden bizzat duydum.
Evet bende sezeryan oldum. Ilk doğumumda resmen dilim nutkum tutulmuş haldeydim. Doktor ne dese itiraz etmedim. Insan sonradan düşünüyor. Başkalarının doğum hikayesini duyuyor. Bende mi normal doğurabilirdim acaba diye düşünmüyor değilim.
Neden mi..
Kırk haftam dolmuştu, doktor biraz daha beklemek yerine bana suni sancı verdi. Suni sancı çocuğa ağır geldi. Bu da doktorun lafıdır. Bende kendimi ameliyata hazırlanırken buldum. Dedim ya, o an itiraz yok, neden diye sormak yok, körü körüne itiat vardı bende. Elbette olacağı bu imiş, oldu. Ama insan düşünmeden edemiyor. Zira ilki sezeryan olan için ikinci de sezeryan kaçınılmaz sondur çoğu doktora göre.
Toparlamam gerekirse, diyeceğim şu,  sezeryan haktır, seçenektir, evet. Hayat kurtarır. Amma velakin doktor keyfiyle yapılan sezeryan, hak veya seçenek değil, hak yemektir bana göre.
Herkese sağlık dolu günler.
Rabbim isteyen herkese nasip etsin hayırlısıyla sağlıcakla evlatlarını kucaklarına almayı.
Herşeyden önce sağlıkla kavuşalım.
Sağlıcakla kalın
Sevgiler...





#meydan okuma 21.gün yazısı.







20 Şubat 2019

Bahar Havası...

 Bugün günlerden 20 Şubat.
Ama sanki bahar gelmiş erkenden. Ağaçlar çiçeklerle süslenmiş, papatyalar yeşillikleri renklendirmis bile.
Çocuklarımla çıktım dışarı. Şöyle bir dolaştık.
Güneş ısıtıyor lakin, rüzgâr soğuk.
Takvime göre bugün ilk cemre havaya düşecekmiş. Bu saate kadar düşmüştür artık :)
Bugün kimse kendini listelere mahkum etmesin . Içinden ne geliyorsa onu yapsın.
Gezsin, dolaşsın, baharın kokusunu içine çeksin.
Zira hava tahminlerine göre bu güzel havanın arkası kar olacakmış.
Bende bugün biraz liste dışına çıkıp, içimden geleni yazdım.
Sende öyle yap.

                 
                                Sevgiler ....





#meydan okuma 20.gün yazısı.







19 Şubat 2019

Ilk Merhaba Ilk Heyecan...

Tarih 21 Mayıs 2011
Yazan, Uyuşuk Hayalperest.
Sabah konuyu yazmak için düşünürken, neden blog açtım ki diye düşünmedim değil. Unutmuşum. Sonradan aklıma geldi.
Blogger olmadan evvel fromlarda dolaşırdım. Güzel bir from bulduğumda müdavimi olurdum. Hergün yazılar yazar, yorumlar atardım. Yönetici kadrosuna kadar çıkardım 😁😎
Oralardan tanıştığımız bir arkadaşla konuşurken, bana blog yazmamı önermişti. Yazmayı seviyorsun,  kendi alanında özgürce yaz, tarzı bir yönlendirme ile ben blog yazarı oldum.
Bilenler bilir, o vakitler şuan bu etkinlikteki gibi hergün aktiftim. Içimden gelenleri,  gördüklerimi,  izlediklerimi , herşeyi yazardım.
Sonra photoshop ile yaptığım çalışmaları ekledim. Bende mimler ürettim zamanında 😂
Blog gazetesi çıkarmıştım bir ara. Vaktim olsa da yapsam yine.
Sonrasında öyküler yazmaya başladım. Sevildi, bende yazmayı sevdim.
Şiir vari yazmayı da seviyorum.
Arada saçmalamayi da seviyorum.
Her telden, her konudan blogumda konu var galiba. Diziler filmler hakkında yazılar da var. Programlar hakkında da.
Yazmayı seviyorum.
Konuşamadığım çoğu şeyi burada yazmayı sevdim.
Bu blog bana bir pencere bir dünya açtı.
Seviyorum bu alemi..
Ve sevildiğimi hissettiğim için de hala buralardayım.
Uzunca bir süre de olmayı planlıyorum.
Sevgiler


♥️





#meydan okuma 19.gün yazısı.







18 Şubat 2019

Kedi Daldan Atladı Mı Acaba... ?!!



Sonunda kediye ne oldu diye merak edenleriniz vardır.
Bir süre daha ağaçta kaldı.
Sonra bir baktım yok.
Gitmiş.
Nasıl indi göremedim.
Çıkarken de göremedim.
Bir vardı bir yoktu yani.



Artık pazartesi günü video günü.
Yani Inşaallah Maşaallah diyelim. 😉😁
Bu sebeple youtube kanalı bile açtım kendime.
Bismillahirrahmanirrahim
Deyip başladık.
Hayırlısı artık.
🤗





#meydan okuma 18.gün yazısı.







17 Şubat 2019

Saat Kaç Acaba...

Benim öyle atmaya kıyamadığım, kullandıkça kullanmak istediğim bir eşyam yok.
Ama eskiden saatim vardı.
Babamdan kalma.
Onu hep takardım. Yokluğu garip denecek kadar acayip gelirdi.
Evlenince o saati ablama emanet ettim.
Saatleri genel olarak sevsem de o saat başka idi.
Şuan saat kullanamıyorum çocuklar. Ama ileride kullanmayı dört gözle bekliyorum.






#meydan okuma 17.gün yazısı.






16 Şubat 2019

Kendime Liste.

Oldum olası listelerle aram iyi değildir.
Sonu gelmez çünkü. Bir yerden sonra ip kopar bende.
Aslında bu meydan okumada bir liste sayılır. Bakalım burada ipi sağlam tutacak mıyım... gerçi gevşemeye başladı sanki. Ilk başlarda bugünün sorusunu dünden hazır ederdim. Şimdi anca akşamları zar zor yetiştiriyoum. Ucu kaçıyor yani hadi bakalım hayırlısı.
Ev işleri de aslında tam böyle. Ucu kaçtı mı olan oluyor.
Bende kendime liste tarzı bir eylem planı yapayım da sabah kalktığımda içim şişmesin.
Genel olarak yapılan, yapılacak işler bunlar.
1. Mutfağı topla.
2. Buzluktan yaprak çıkar.
3. Çamaşırları yıka.
4. Çamaşırları as.
5. Çamaşırları ütüle.
6. Balkonu yıka.
7. Dolma sar.
8. Kendine vakit ayır.
9. Dişlerini fırçala.
10. Şimdi uyu bakalım.


😂😂😂





#meydan okuma 16.gün yazısı.






15 Şubat 2019

Pratik Bilgiler.

Eminim şu an yazacaklarımı çoğunuz zaten biliyorsunuz.
Ama bilmeyenlerde vardır elbet.
Kek pişirme ile başlayalım. Ne de olsa kek annesi sayılırım. 😜
Kekin iyi kabarması için illa yumurta ve şekeri çırpmak gerekmiyor. Ben tüm sıvıları bir kerede çırpıyorum. Keklerim kabarıyor. Püf nokta, şekerin erimesi diye düşünüyorum.
Vanilya yerine doğal olarak porkatal kabuğu rendesi konabilir. Bence çok güzel aroma veriyor. Hazır mevsimi. Üstelik şimdi rendeleyip buzlukta saklayabilirmisiz. Denemedim ama denecegim. Zira limondan daha güzel oluyor.
Kabarma tozu yerine karbonat. Ama çok koymamaya dikkat. Birde üstüne limon sıkmak iyidir. Amma velakin karbonat süt ile yapılan kekleri kabartmiyor söyleyeyim. Süt kullanacaksanız kabartma tozu koyun.
Kekinize az miktarda tereyağ eklerseniz daha yumuşak bir kek pişirmeyi başarabilirsiniz.
Fırının da önceden ısıtılması benim deneyimlerime göre gereksiz. Zira ben ısıtmadan koyuyorum. Kek yinede güzel kabarıyor.

Gelelim başka mevzulara.
Son kullanma tarihi geçmiş diş macununuz varsa çöpe atmayın. Temizlikte kullanın. Meselâ  lavabo temizliğinde. Parlatıyor ve mis gibi kokuyor etraf. Tuvalette de hoş koku oluyor 😁

Karbonat ve sirke.
Temizlikte bu ikisini kullanan çok. Bende fırında denedim. Işe yaradı. Kek kalıbından yağ dökülmüştü pişerken. Üstüne karbonat sonrada sirke döktüm. Sildim, kolayca çıktı.

Aklıma gelenler bunlar.
Farkındayım bugüne göre biraz basit kaçtı ama elimde başka veri yok. Kusura bakmayın. Araştırma yapamadım. Yazıyı bile gün biterken yetiştirmeye çalışıyorum.






#meydan okuma 15.gün yazısı.









14 Şubat 2019

Nasılsın derler de...

Sordukları bu sorunun cevabını çoğu kez umursamazlar.
Laf olsun diye sorar karşındaki sende laf olsun diye iyiyim dersin.
Şimdi ben nasıl mıyım...
Yorgunum.
Bıraksalar uyurum, o derece.
Ama mümkün değil şu an.





# meydan okuma 14.gün yazısı.







13 Şubat 2019

Aradığınız Sayfaya Şuan Ulaşılamıyor....

Herkesin instagram hesabı olacak diye bir kaide yok değil mi... 🤔
Benim yok.
O sebeple size görsel bir şölen sunamıyorum bugün.
Diyorum ya sorular bana pek keyif vermiyor kaç keredir.
Bakalım önümüzdeki günlerde karşımıza nasıl sorular çıkacak, nasıl cevaplar sizleri bekliyor, göreceğiz.
O halde eğlenceli yazılarla buluşmak dileğiyle....




#meydan okuma 13.gün yazısı.







12 Şubat 2019

Reklâm Kokusu Alıyorum Sanki....

Bu ara bu sorular pek bana hitap etmemeye başladı anacığım.
Bu sebeple akşama kalıyor.
Kendim için hep aldığım, bittikçe aradığım tek bakım kremi var. O da arko krem. Ama klasik olanından. Diğerleri pek sarmıyor. Memnun kalmıyorum. 😜
Benim bakım dediğimde bu oluyor işte.
Evden çıkarken mutlaka sürerim. Gün için de de sürerim. Inanin kendimi iyi hissediyorum.
Hatırlıyorum da, ortaokulda bir kış günü, bir arkadaş elimi tutup çok yumuşak demişti. Tee... O zamanlardan alışmışım kullanmaya. Yapacak birşey yok 😎
Birde şöyle afilli bir resmini paylaşayım canım kremimin.







#meydan okuma 12.gün yazısı.







11 Şubat 2019

Susma Hakkımı Kullanıyorum Hakim Bey.

Efenim, ben iki çocuklu bir kadınım. Bilmeyenlere tekrar etmiş olayım.
Pek tatlı ikisi de. Biri 3 yaşında diğeri daha 10 aylık.
Ellerinizden öperler.
Ben gün içinde ne yapıyorum peki... onları koyuyorum bir kenara. Bakıyorum işime. Pek uslular. Oturdukları yerden kalkmazlar. Bendeki keyif kadı kızında yok yani.
Hal böyle olunca elime aldığım kitabı akşamına bitirmiş oluyorum.
Şimdi bana sormuşsun ya en son okuduğum kitabı.
Heh işte,  bu sebeple susuyorum.
Susuyorum.
Susuyorum.
Sustum.




#meydan okuma 11.gün yazısı.






10 Şubat 2019

Seçimini Yap. Ya Doğrudur Ya da Yanlış...

Üniversite sınavına çalışmadan girmiştim. Nedense benim için öyle bir önemi olmadı. Heyecan yapmadı. Ama çalışkan bir öğrenci idim. Belki de bu duruma güvendim.
Sonuçta barajı geçtim, lisans olmasa da önlisans türü bir okul tutturuyordum.
Ailemin durumu ortanın biraz altında idi. Belki de bu sebepledir ki, okuyup hemen meslek sahibi olabileceğim birşey okumak istedim. Ve tercihimi muhasebeden yana kullandım.
Çevremde muhasebeci de yoktu ki, kime özenip kime danışıp seçmiştim ki ben bu bölümü.
Hayatımda ilk kez karşılaştığım dersler. Tek başına çalışma. Velhasıl 2 yıllık okulu şuan yanlış hatırlamıyorsam 3 senede bitirmiş buldum kendimi.
Ama tabi evdeki hesap ne zaman çarşıya uymuş ki. Is bulma umuduyla okuduğum bölüm bile iş bulmama yardımcı olmadı. Zira önce çevre lazımmış bu iş için. Bunu bilmem gerekirdi. Ama o yaşta nerden bileceksin.
Uzun lafın kısası, bir tercih yaparsın, doğrudur. Bir tercih yaparsın yanlıştır.
Bilemezsin ki yaşamadan.
Seçimin doğru yada yanlış olsun, farketmez. Sen seçmeden bunu bilemezsin. Ama bileceğin şu olsun, gerçekten istiyor musun... severek mi yapacaksın... bunları bil.
Insaallah herkes istediği bölümü okuyabilir. Basit gibi, insanın istediğini okumak istemesi. Ama bazen hayat, basit şeyleri bile zorlaştırabilir değil mi...
Okumak istediğim bölümü sormuşsun ya, şuan inan aklımda yok bu sorunun cevabı.
Zira geçmişi bıraktım, çocuklarımla geleceğe bakıyorum artık.






#meydan okuma 10.gün yazısı.








8 Şubat 2019

Cevabını Bildiğin Soruyu Sorma Bana.

Beni bana soruyorsun ya...
Cevabım ne olur sence?
Sen benim garip bir insan olduğumu da nereden çıkardın ki...
Her insan illa garip mi olmalı yani...
Ben şimdi garip olmadığımı söylerken sence garip mi davranıyorum?
Peki, gariplik ne... senin garip dediğin şey, benim günlük rutinim olabilir pekâlâ.
Değil mi...
Ya da benim garipligim senin sıradanlığından ibarettir.
Ben garip değilim. Beni garip görenler aslında garip.
Neden mi... ?
Çünkü beni bana soruyorsun.
Bana cevabını bildiğin sorular sorma.
Ama illa ki senden duymam lazım dersen,
Istedigimde,  gördüğün üzre çok pis arızaya bağlayabilirim.
Korktun mu yoksa...
Işte benim garipliğim. 😁
3u beşi boşver,  sayamam.
Bu yeter bence.
Ama şunu da belirteyim. Gariplik görecelidir.




#meydan okuma 9.gün yazısı.





6 Şubat 2019

Adını Koyamadım...

Bir şeye sahipken genelde kıymeti pek bilinmez. O şeyi kaybettiğinde anlamaya başlarsın. Değerini,  önemini, onun olması gerektiğini.
Düşünüyorum.
Bekarken boşa mı geçirmişim zamanlarımı...
Evlenip hemen çocuk yapmak mı yanlış olmuştu ki...
Bunlar belki de yanlış sorular...
Cevapları da yanlış olabilir.
Şuan aklımda " en çok neyi özlüyorsun " sorusunun cevabı neden yalnızlık oluyor ki...
Bugün çocuklarımın ikisi de babaannelerinde idi. Aklımda evden çıkmak vardı.
Çıkarken para da aldım yanıma. Aklımda ise çıktığımı haber versen mi... ne olur ne olmaz düşüncesi var.
Kapıyı kapatıp demir kapıya geldiğimde aramaya karar verdim. Ve o an, aklıma anahtarlarımı almadığım geldi.
Ilk kez anahtarlarımı almayı unuttum.
Aklımda sadece çıkarı çıkmak olduğu için mi...
Bu kadar mı özledim yalnız başına çıkıp gitmeyi...
Yoksa bunun adı özlemek değil mi...
....




#meydan okuma 7. gün yazısı.





5 Şubat 2019

Cesaretin Var mı Aşka...

Liseden mezun olurken önüme sunulan her deftere, kitaba, eşarba ve benzeri her türlü hatıra amaçlı saklanacak şeye, bu şarkının nakaratını yazdım.
Itina ile. Severek. Söyleyerek.
Aşık mıydım...
Hayır..
Şarkıyı seviyordum
Sözlerini daha çok.

" Birgün bir çılgınlık edip seni sevdiğimi söylesem, alay edip güler misin yoksa sende sever misin yar...
Cesaretin varmı aşka, çarpıyor kalbim bir başka. Sen de böyle sevsen keşke. Desen bana, yar... "

Anlaşıldığı üzre listenin başı bu şarkı.
Ikinci sırada  şuan telefonumda zil sesi olan, eşimle benim şarkımız diyebileceğim şarkı var.
Bağdat yolu.
" Sen bir şahinsin,  ben garip serçe. Attın kalbime demirden pençe. "

Üçüncülüğü karagözlüm alsın.
Sevemedim karagözlüm, seni doyunca..

Dördüncü sıraya eğlenceli bir şarkı koyalım.
Mfö den Alidesidero gelsin.
Şarkıyı bilenleri bir görelim bakalım.

Geldik beş numaraya.
Barış Manço nun her şarkısı listeye girmeye layık elbet. Ama domates biber patlıcan şarkısı bir ayrı.

Altıncı sırada kan ve gül şarkısı yerini alsın. Söyleyen Iskender Doğan. Kıraç da söylüyor ama ondan dinlemesi ayrı.
"Kan ve gül,  gül ve diken,  aşkım ve sen..
Bilmem anlayabiliyor muyum ...
Seviyorum seviyor musun, ağlıyorum gülüyor musun,  sevdikçe kaçıyor musun..
Peki öyle olsun... "

Son sırada Ilhan Irem den bir şarkı yer alsın.
Konuşamıyorum.
Boşver arkadaş şarkısı da güzeldir. Hatta bildiğim tüm şarkıları da.

Müzik iyidir.
Ruhu dinlendirir. Arındırır.
Daha sevdiğim çok şarkı var elbet.
Ama liste 7 ile sınırlı.
Bu şarkıları bir dinleyin.
Eminim pişman olmayacaksınız.



#meydan okuma 6. gün yazısı.





4 Şubat 2019

Ilhami Mutfakta Kedi mi Var?!!!

Önce ilhami kimdir, necidir, ne iş yapar ondan bahsedelim mi...
Aslında bu ilhami hakkında çok konuşmamak lazım. Sonra kendini fasulye gibi nimetten sanıyor gıcık. 🤫
Şimdi bu ilhami sana geliyor. Sözde sana bir şeyler vaadediyor. Seni allayıp pulluyor. Sonra tüm işi sana yaptırıyor. Peki tüm işi sen yapmışken nasıl  tüm övgüler alkışlar ilhamiye gidiyor.
Haydaa...
Bu ne şimdi...
Olacak iş mi bu...
İlhamiye güvenirsen olacağı bu arkadaş.
Sen kendi gücüne inan. Yapacağım de ve yap. Yapıyorsun yani, isteyince. Tüm mesele istemek de, ilhami de değil. Bırakın şu işe yaramazı.
Sen ne yap biliyor musun? Ilhamiyi mutfağa yolla. Peşinden de sen git. Kapıyı üstüne kitle. Kalsın mutfakta kedilerle. 🤫😉😆

Konu ilham almak, evet.
Peki sen benim bu yazdıklarımdan ne anlam çıkardın?
Çok merak ettim.
Konunun devamında örnek olmak var, o bağlamda soruyorum.
Tamam ben  ben niyetimi açıklıyorum ama sen de bana buraya kadar okudun da ne anladın onu söyleyeceksin.
Anlaştık mı...
Bak açarım kapıyı ilhami kaçar mutfaktan. Demedi deme. 😎

Diyeceğim şu aslında, yukarıda da dedim. Sadece istemek mevzu olan.
Ilham beklemek, ilham kaynağı aramak falan boş. Hikaye. Sen isteyince her şeyi yaparsın. Istemiyorum ki... ilhami yi araya katıp işten kaytarıyorsun.
Bak sonra ilhami oturduğu yerden toplar alkışları. Sen bakarsın öyle. Noluyor diye...
Anlaştık...
İlhami mutfağa...
İlhami yok, gitti, kediler yemiş onu. 🤣🤣🤣




#meydan okuma 5. gün yazısı.








3 Şubat 2019

Akraba Ziyareti

En son hafizam yanıltmıyorsa ilkokula giderken gitmiştim.
Kime mi..?
Teyzeme.
Kendisi bizden biraz uzak oturuyor. Aynı il ama ilçeler arası kendi arabanla 1 saat. Otobüsle biraz daha fazlasıdır herhalde.
Annem bayadır gidelim diyordu, bizde havayı güzel bulunca tamam dedik.
Yolda giderken tanıdık bir yer, bir şey aradı gözledim.
Bunca yıldan sonra, sokağına girince anımsadım. Sokağın başındaki o çeşme. Çevre düzenlemesi falan yapılmış elbet ama düzen aynı. Değişen asfaltlı taşlı yollar.
Bizi görünce sevindi. Biliyordu geleceğimizi ama geldiğimizi görmek ayrı oldu tabi.
Teyzem kalan kardeşler arasında şuan en büyüğü. O da annem gibi eşini kaybetti. Kızı ve torunuyla yaşıyor.
Sokakları yolları hatırladım ama evin içini unutmuşum. Sanırım sessiz sakin bir çocuk olarak oturduğum yerden kalkmadığım için hafızada pek yer etmemiş.
Diğer iki kızı da evdeydi. Onlarla da görüşmüş olduk. Iyi oldu.
Kendi akrabalarımla olan bağımı düşünüyorum bazı zamanlar. Belki de uzak olduklarından hiç kalmadım teyzelerimde.
Şimdi bizim kardeşler arası ilişkimizi düşünüyorum. Yeğenlerim teyzelerine gidip geliyor. Ananeye. Günlerce kalıyorlar.
Büyüdüklerinde de gelirler değil mi..

Konu biraz yürüyüş birkaç anın fotoğrafı idi ama sanırım saptırdım.
Benimki yürüyüş değil araba ile geçmişe yolculuk oldu biraz.

Bu resimde geçen akşamdan. Ilk kez görmedim elbet ama nedense o akşam gözüme bir başka göründü bu manzara.





#meydan okuma 4. gün yazısı.






2 Şubat 2019

Bugün Ne Pişirsem..



- Anne bana ne getir?
-Ne getireyim oğlum?
-Hımmm.. kek var mı anne..
-Yok oğlum.
-Kurabiye var mı anne?
-O da yok oğlum.
-Ama neden...
Sonrasında moralimiz bozulur biraz ağlarız tabi.
Ama bizim evde kek var mı sorusunun cevabı genelde yok olmaz. Olduysa da çok sürmez hemen pişer bir kek.
Yani pişirmekten vazgeçemediğim yemek kek oluyor haliyle.
Oğlum seviyor.
Ben seviyorum.
Babamız sevmiyorsa da farketmez.
Biz kekciyiz.
Kızım da bizden olabilir. Daha iki ayı var. Ama şimdiden kek sever olacağını hissettiriyor.
Oğlum ileride Insaallah anne keki diye hatırlar yediği kekleri. Kurabiyeleri.
Zira benim böylesi anım hiç yok.






#Meydan okuma 3. Gün yazısı.




En Güzel Hediye.

Düşünsenize...
Dünyaya 4 kere gelmişsiniz.
Bu da demek oluyor ki, 4 doğum günü.
4 güzel hediye.
4 ayrı heyecan.
Ama sen şimdi diyorsun ki bu mümkün değil.
Hadi canım sende. Tabiki de mümkün.
Benim 4 doğum günüm var mesela.
Ilki ocak 30 da. Ki yeni kutladım daha.
Ikinci mart 30 da. Üçüncü ağustos 17 ve sonuncu da ekim 17.
Insan dünyaya kaç kere gelir? !!
Sevdikleri hayatına girdikçe yeniden yeniden doğar insan.
Bunlarda benim sevdiklerimle kavustugum, onlarla yeniden doğduğum günler.
Mesele sevmek.
Hediyesi de sevilmek. Başka hediyeye ne hacet.
Misal canım annem diye sarılması.
Gözlerinin içi gülerek sana bakması yeter konuşmayı henüz bilmeyen kızının.
Ardında yanında hep beraber olacağını bilmek de bir hediye.
En güzel hediye onlar. Sürprizleri hiç bitmiyor. Daha ne olsun.








#meydan okuma 2.gün yazısı.

1 Şubat 2019

Kendime Hodri Meydan. Rastgelsin.

Merhabalar.
Hastalıklar bitti derken yenisi çıkıyor. Yahut sen de artık yazma hevesi kalmıyor.
Tekrar tekrar kopuyorsun blogundan.
Bu sefer yoluma devam etmek için bir amaç bir hedef buldum.
Blogdas Ezgi sağolsun.
Tüm herkesi davet ettiği bir hodri meydan okuma başlatmış.
E bismillah deyip başladık işte.
Çıktık er meydanına.
Herkese kolay gele...