20 Haziran 2020

Kocaayı ve Maşa

Aslında Maşa ile Kocaayı ama ben koca yürekli koca ayıya öncelik verdim. :)

Herhalde çoğunuz bu çizgi filmi biliyorsunuz.
Küçük bir kızın ayı ile dostluğu üzerine kurulmuş bir çizgi film.
Bilmeyenler için söyleyelim. Sadece insan olan Maşa konuşuyor. Ayı ve diğer tüm hayvanlar konuşmuyor. Yani normal hayatta olduğu gibi. Konuşmadan da çoğu şey paylaşılabilir.
Izledikçe ayıya başka gözle bakmaya başladım resmen.
Nasıl yani derseniz,
Anlatıyorum.
O aslında bekar bir baba. Evet, çocuğu da Maşa oluyor.
Sevgi dolu.
Ama otoriter de.
Her şeyi biliyor. Elinden her iş geliyor.
Yaramaz bir çocuğu var. E tabi haliyle bazen bunalıyor. Çocuğu bakıcıya bırakıp az kafa dinlemeye kaçıyor.
Kızıyor. Çok kızıyor. Ama asla şiddete başvurmuyor.
Şefkatli.
Seviyor. Koruyor.  Kolluyor.

Hasta olduğunda iyileşmesi için elinden ne gelirse yapıyor.
Yeri geliyor çocukla çocuk olup oyunlar oynuyor. Yeri geliyor, bir eğitimci olup tüm bildiğini öğretmeye çalışıyor.
Velhasıl bu kocaayı, tam istenilen bir baba modeli.
Öyle değil mi...
Bu saydığım özelliklere sahip bir babanız varsa size dünyada kim yanlış yapabilir. Hadi yaptı diyelim. O yanlış yanına kâr kalmaz. Bakınız, ikinci resim. Maşa 'yı yemek isteyen kurt, ayı tarafından berteraf edildi. Ve mutlu son.
Tabi sonrasında o  kurtlar bile Maşa' dan kaçar oldu da o ayrı mevzu. 😂
Belki de verilmek istenen mesaj da bu.
Tarzan misali.
Onu da büyüten hayvanlar arasında ayı yok muydu...
Yoksa o aslan kral mıydı....
Neyse..
Hatlar karıştı bende.
Lafımı balla kesip,
Koca yürekli tüm babaların babalar günü kutlu olsun.  🌷
Der.
Bu yazıyı da onlara hediye ederim.
Aman alınmayın sakın haaa...






10 Haziran 2020

Vay Başımıza Gelenler 2

Sanırım bu başlıkta yazsam daha iyi olur.
Zira başlık bulmak zor olur.
Geçen hafta perşembe günü sabah saat sekiz gibi mutfaktan kızımın acı çığlığı geldi. Koştum baktım ki ocakta kaynamakta olduğunu bildiğim cezveyi üstüne devirmiş.
Hemen alıp banyoya soktum. Yüzüne gelmişti. Soğuk suyu tuttum hemen yüzüne. Sesimize babamız uyanmış. Hemen hastaneye gittik. Acile. Ordan yanık merkezine.
Iki kolunu sardılar. Yüzüne ilaç sürdüler. Ağrı kesici, antibiyotik ve yanık merhemi reçetesi ile çıktık.
O gün oturduğu yerden hiç kalkmadı. Yanıkları ciddi değilmiş çok şükür.
Sol eli daha çok yanmış. Sağ elinde az var. Yüzünün yarısına gelmiş su. Sanırım sol eli ile yüzünü kapamaya çalışmış ondan ona çok gelmiş. Yüzünün sağ tarafı kızarık çünkü.
Canım benim. Cezvelere hep meraklı idi. Içinde yumurta pisliğini de biliyor. Çok seviyor. Hemen alıp yemek ister. Kendi başına yapmak isteyince de bu olay oldu maalesef.
Şimdi daha iyi. Eski hareketli kızım geri geldi. Yaralı kuzum.
Bugün pansuman sonrası elini yıkayabilirsin demisti doktor. Az bir yerinde bandaj kaldı  sadece.
Ama ne oldu...
Her gün yıkanmak isteyen güzel yavrum, suyun üstüne değmesini bile istemedi. Yıkanmadan çıktık.
Yaraları çabuk geçsin. Korkusu da.
Bu süreçte onun kadar üzüldüm. Onun kadar korktum.
Geçmiş olsun diyenler sağolsun beni suçlamadı.
Biri hariç. Öz ablam, duymuş diğer ablamdan. Aradı, açtım telefonu. Dediği ilk laf şu, naptın çocuğa...
O an ne diyeceğimi bilemedim. Sadece o cümleyi tekrarladım. Naptım çocuğuma...
Sonra konuşamadım zaten. Sonradan şaka dedim falan dedi. Tabi onu derken başka yaralar açtı farkında olmadan. Suçlu kimmiş...
Evet, sizde bir suçlu arabilirsiniz.
Beni annesi olarak suçlu görebilirsiniz.
Ama bunu burda dile getirmeyin.
Içinizden sövüp sayın da burda yazmayın.
Gerçi sizinki ablamınki kadar acıtır mı acaba, bilemiyorum.
Yine de yazmayın.
Yeni yeni moralim düzeldi. Çocuğumu düzelmiş gördükçe bende iyi oluyorum.
Allah'ın izniyle cildinde de yüreğinde de izi kalmayacak.
Kalın sağlıcakla.








1 Haziran 2020

Saldım Çayıra Mevlâm Kayıra

Eskiden çocuk olmak güzelmiş de anne baba olmak da ayrı güzelmiş bence.
Çocuk nerdeyse tüm gün sokakta ama sen rahatsın. Gönül rahatlığıyla işine odaklanıp yapıyorsun. Sen mutlu, sokakta şen şakrak oyun oynayan çocuk mutlu.
Ama artık bu lüks yok, değil mi sevgili okur...
Ne yazık ki...

Bugün itibariyle yeni normal hayata geçiş yaptık ya, ben bir hususu anlamadım.
Şimdi...
Hala 18 yaş altına sokağa çıkmak yasak.
Değil mi..
Ama bir diğer yandan kreşler, anaokulları açıldı.
Bir diğeri de anne baba ile seyahat etme hakkı oldu.
Eeee...
Ben bundan ne anladım... !?
Anladığım şu:
Çocuklara sokak yasak. Yani saldım çayıra mevlâm kayıra, yok öyle yağma efenim.
Ya o çocuk kırıp dizini oturacak anasının dizinin dibinde ya da... alacan çocuğunu birlikte çıkacaksın gideceksin artık nereye gideceksen.

Ben mi yanlış anlamışım a dostlar....
Sorarım size.

🤔