23 Mart 2021

Kelime Oyunu 17

Düğün Havası 


Minik Efrin çok heyecanlıydı bugün. Mahallede yine düğün vardı. Düğünleri çok severdi. Göbek atmayı da çok severdi Efrin. Hele ki düğün başlamadan pamuk şekeri satmaya gelen Hori ablasını pamuk şekerden daha çok severdi. Hori ablası düğünden evvel onlara mini konser verirdi şekerlerini hazırlarken. Efrin büyülenmiş şekilde dinlerdi her seferinde onu. Bazen düğün sahibi olanlar Horiyi kınada şarkı söylesin diye çağırırdı. Efrin atılırdı hemen gelir diye. Horide kırmazdı kimseyi. Önce ağlatır sonra herkesi coştururdu söylediği şarkı ve türkülerle. 

Efrinin düğünlere dair sevdiği şeylerden biride dağıtılan nikah şekerleri idi. Ama onları yemezdi. Büyükçe bir kutu edinmiş, onu güzelce süslemişti. Gittiği her düğünden aldığı nikah şekerlerini bu kutuda toplardı. Mahallede çok düğün olurdu. Efrinlerde hepsine giderdi. Hatta bir kere üç düğüne gitmişlerdi bir günde. Biri öğlen diğer ikisi akşam olmuştu. Öyle denk gelmiş demişti annesi. Aileler uygun günü hep o gün bulmuşlar. O gün Efrin çok yorulduğunu iyi hatırlıyordu ama çok da güzel eğlenmişti. 

Bugün olacak düğün nerede olacaktı acaba diye düşünüyordu. Hori ablası da gelirdi. 

Giyinmiş süslenmiş düğün saatini bekliyordu Efrin. Kulağına hiç müzik sesi gelmiyordu. Hâlbuki bundan önceki tüm düğünlerde mahallede sesten yer yerinden oynardı. 

Annesi babası da çıkınca daha mutlu oldu Efrin. Babası arabayı çalıştırdı. Neden düğüne araba ile gidiyorlardı ki? Annesine sorunca düğün yeri uzak dedi. Ondan ses gelmiyordu demek, diye düşündü. 

Mahalleden çıkmışlardı ama hâlâ gidiyorlardı. Sonra kocaman bir binanın önünde durdu babası. Indiler arabadan. Efrin, şaşkınlıkla bakıyordu. Buraya neden gelmişlerdi? Annesi buranın düğün salonu olduğunu, düğünün burada olacağını söyledi. Efrin iyice şaşırdı. Onun gittiği tüm düğünler sokakta olmuştu. Salonda düğün olur muydu hiç. İçeri girdiler. Her yerde masalar ve sandalyeler vardı. Millet nerede oyun oynayacaktı? Efrin bu salon işini hiç sevmedi. Etraftaki bissürü ışıktan, tıkış tıkış masa ve sandalyelerden çok rahatsız olmuştu. Yukarı bakınca yıldızları bile göremiyordu. Hori ablasını aradı gözleri. Ama oda yoktu. Hepten üzüldü. Bari iki göbek atıp mutlu olayım dedi ama müzikler bile oynamasına izin vermiyordu. Adamın biri sarı bir alet çalıyordu. Annesi onun saksafon olduğunu söyledi. Damat orkestrada saksafon çalıyormuş. Düğününde de çalmak istemiş. Babasına kalsa çalgıyı bedavaya getirmekti. Efrine göre ise can sıkıcıydı. Ilk kez saksafon görmüştü. Ama sevmedi. Hori ablası olsa belki şarkı söylerdi çalarken. O zaman severdi. 

Sonra baktı ki nikah şekerleri dağıtılıyor. Hemen koştu. Bari şeker alayım da kutuma koyarım diye sevindi. Ama o da ne? Bu dağıtılan minicik bir saksıda kaktüs çiçeği idi. Şaşkın gözlerle kadının elindeki kaktüse bakarken, kadın, bunu annene ver de eline dikeni batmasın, diyordu.

Efrin, boynu  bükük, boğazında düğüm olmuş hıçkırığı ile elinde küçük kaktüs annesine koştu. 

.....

........

...........


26 yorum:

  1. Yazık Efrin' e. Hayalleri yıkılmış. :) Çok sevimli bir öyküydü. Zaman geçtikçe her şeyin değiştiğini iyi gösteriyor. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemde fena yıkılmış.
      :)
      Evet çok şey değişiyor hayatta.

      Sil
  2. aaa ebemkuşağı verdi mi kelimeleriiii gece geç saatte veya sabah vermiş olmalı oleeey sonra okuruum gelip :)

    YanıtlaSil
  3. Nasıl bir hayalkırıkığı bu böyle :-)) Selamlar Kaleminize sağlık ��☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayalkırıklığı bile tatlı.
      :)
      Teşekkürler.

      Sil
  4. Çok tatlı ya. Çocukların başrolü olduğu hikayeler ayrı bir samimi oluyor. Kalemine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. O farklı bakış ayrı bir dünya.
      Teşekkürler
      :)

      Sil
  5. Böylece zavallı Efrin'in çocukluk hayalleri sona erdi. Nereye, kime baksa hepsi değişmiş. Nikah şekeri yerine verilen kaktüs çok anlamlıydı bu bağlamda.
    Güzel yazışmışsın. Eline sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değişen dünya yıkılan hayaller.
      :)
      Kaktüs değildi ama küçük çam ağacı verdiklerini biliyorum nikahta.
      :)

      Sil
    2. Evet. Bir ara doğayı korumak adına dikilmesi için minik çam fidanları veriyorlardı nikaha gelen davetlilere. Aklıma geldi zaten oradan hayal ettiğin:)

      Sil
    3. :)
      Direk aklıma geldi.
      Düğün kurgusu ile.

      Sil
  6. Aynı gün 2 düğüne gidenleri biliyorum. 3 niye olmasın 🤣
    Pek sevmedi bu değişiklikleri ama.
    :)

    YanıtlaSil
  7. Yaaa küçük Efrin yıkılmış, çocukların gözünden bir düğünü bekleme ve onun heyecanını anlatmışsın bu kelimelerle farklı bir bakıştan... Kalemine sağlık... Küçükken hepimiz Efrin gibi değil miydik? Bazen düğünlere giderken heyecanlanır mıydık?

    YanıtlaSil
  8. Güzel günlermiş ama.
    Bende sıkılırdım.
    :)
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  9. patlıcanlı börek yazımdaki yorumuna yanıt verdim, tarifle ilgili açıklamaları yaptım :)

    YanıtlaSil
  10. ah çocukluk ne hoş şeey çocuk kalabilmek dee :) düğünleri nikahları sevmem ama gelin ve düğün yerinin filan süslenmesini severim çok estetik oluur ama kapalı düğün salonları sahiden sıkıcı oluyo :) nikah şekeri yerine kaktüs tercih ederdim ben minik minik bir sürü kaktüsüm var evde zaten :D hoş bir hikaye olmuş yinee kalemine sağlıık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuk kalabilmeyi isterdim. :)
      Bende de vardı eskiden küçük kaktüsler ama artık yoklar maalesef.
      Teşekkür ederim.
      :)

      Sil
  11. her mahallede hori ablalar olsun bol bol :)

    YanıtlaSil
  12. Allah biliyor ya nikâh şekeri yerine verilen buzdolabı magnetleri beni de hayal kırıklığına uğratıyor :D Verin şekerleri ağzımız tatlansın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi gerçekten şeker olanlarından veriyorlar mı hala... Ben bayadır görmedim. :)
      Adı şeker kaldı sadece sanki
      :))

      Sil