Güzel bir pazar kahvaltısından sonra
durağımız sinema oldu.
Filmin adı: İnterstellar. Bizdeki
Türkçe adı: Yıldızlararası
Yönetmeni: Christopher Nolan.
Nişanlım kendilerini pek övdü. Her
filmini izlemiş, tereaddütsüz de her yeni filmini izlermiş. Zaten
film onun seçimi. Bana kalsa Deliha'ya giderdik. Zira bilim kurgu
filmler pek ilgimi çekmez.
En son, uzay konulu Armageddon filmini
izlemiş biriyim.
Evet, filmin konusu uzay, dünya,
gelecek ve yaklaşan karanlık bir son.
Tipik Amerikan filmlerindeki dünyaya
kazık çakma merakı bu filminde temelini oluşturuyor.
Dünyanın sonu geliyor. Kıtlık baş
göstermeye başlamış. İnsanlar hastalıklardan ölüyor. Dahası
toz fırtınaları yaşamı tehdit ediyor.
Tüm bunlar olurken, başkahramınız (
Matthew Mc Conaughey) ve ailesi, hayatlarına normal seyrinde devam
ederler.
Kahramanımız eski bir pilot. Ayrıca
mühendis. Tabi sıradan biri asla değil. İşinde bir numara.
Aranan isim. Kaza geçirmiş sonrada işi bırakmış. Ama tabi hala
uzaya merakı var. Zaten herşey o merakının peşinden gitmesiyle
başlıyor.
Filmin çok da detaylarına girmeyeyim.
İzlemek isteyenlere haksızlık etmeyeyim.
Filmin bir diğer kahramanı da
başkahramınızın kızı. Yani filmi izlerken o küçük kızada
dikkat edin.
Filmde, dünyanın sonu gelip yaşanmaz
bir hal almadan, başka bir gezegende yaşam kurmak için çabalayan
bilim insanlarını izliyoruz. Daha doğrusu insanlık soyunu korumak
için o gezegeni aradıklarını izliyoruz. Çünkü amaç baştan
beri dünyadaki insanları kurtarmak değilmiş. Bulunan o yeni
gezegende yeniden bir klon oluşturmakmış. O nasıl olacak derseniz
filmi izleyin. Yani özetle baştada dediğim gibi dünyaya kazık
çakma telaşı.
Bu uğurda başkalarının canını
hiçe saymak da çabası. Kaç tane insanı, uzaya fırlatmışlar.
Neymiş, yaşanılası bir gezegen bulacaklarmış. Çoğu ölmüş,
birisi çıldırmış. Filmde gitmedikleri son yer, yaşanılası en
müsait yer yani gezegen oluyor. Onca eziyeti, ölümden dönmeyi
boşuna yaşamış oluyorlar. Yazık diyorsun yani filmin sonunda.
Normalde merak edip açıp izleyeceğim
bir film değil. Ama izlediğime de pişman değilim. Film arşivime
imdb de 12. sırada yer alan bir film eklemişim.
Son olarak meraklısı kaçırmasın.
Az merakı da olan da kaçırmasın. Şimdi bu yazdıklarımı okuyan
da merak ettiyse kaçırmasın.
Filmin afişlerinde dikkat ettiyseniz bir deniz gibi yerdeler bir de buz dağı gibi yerde. O yerler gidilen gezegenler oluyor. Biri sadece buz diğeri su olan gezegenler bunlar. Buradan şu çıkarımı yaptım. Hani gerçekte de başka gezegenlerde hayat arıyoruz ya. Su bulunmuştu galiba birinde. Yani yaşanılası bir gezegen olması için su tek başına yeterli değildir. Ben filmden bu mesajı aldım. Ve yazıma son noktayı koydum.