Baktı. Bir daha baktı. Ve bir daha...
Emin olamıyordu bir türlü. Zaten hep böyleydi. Böyle oldu ömrü boyunca. Hep “acaba” vardı içinde? Atamıyordu ne yapsa bu soruyu.
Acaba kapıyı çıkarken kapamış mıydı?
Açık bir şey unutmuş muydu? Tuvaletten çıkarken bile acaba sifonu çekmiş miydi?
Bunları her defasında yapsa da, kısa zaman sonra aklında o soru beliriyordu. Acaba yaptım mı?
Acaba işten çıkarken, pc yi kapatmış mıydı? Ya açık bir şey unuttuysa? Üşenmez yine bakardı.
Yaptığı her işin ardından bakar, eksik bir şey var mı diye.
Bakmazsa içini bir şüphe kaplar hemen.
Vazgeçemiyor bu huyundan.
Huy... Huy mu cidden? Yoksa hasta mı?
Yok yok sadece takıntı. Öyle değil mi? Takıntıdır sadece.
Bir o mu böyle davranan. Vardır elbet başkaları da. Beyninde “acaba”lar dolanan başka birileri var mutlaka.
Vardır değil mi? Var mıdır acaba... ? !