26 Ocak 2021

Ağaç Ev Sohbetleri 75

Benim görüp yapmak istediklerim genelde çocuklarla alakalı artık. 
Bilen vardır. Ahşap yada kartondan ev yapılıyor. Minyatür desem yanlış olmaz sanırım. Mutfağı, salonu, yatak odası, tuvaleti ve banyosu var. Içlerinde tam ev gibi tüm eşyası mevcut oluyor. 
Hehh bende bunlardan yapmak istiyorum çocuklara. Ama biraz büyüsünler diye bekliyorum. Yani kızın. Zira yapıyorsun bozuyor. Aklı ermiyor daha. Tabi bende bu süreçte boş durmuyorum. Malzeme biriktiriyorum. Kutular meselâ. Kâğıt havlu rulolarını atmıyorum. Kırılmış herhangi bir şeye önce bu iş için kullanılabilir mi diye bir göz atıyorum. Lazım olur diye düşünürsem atmıyorum. Evde eva var iki paket. Keçe var. Silikon tabancasını böylesi şeyler yapmak için aldım. 
Sonra nette kullanılmayan eşarplardan giysi yapanlar var. Bende de var bir dolu eşarp. Onları bu şekilde değerlendirmek istiyorum. Geçen yaz kızıma artık giyilmeyen yada küçük gelen kıyafetlerden etek elbise yapmıştım. 
Örgüden çocuklara birşeyler yapmak istiyorum. Hatıra kalsın diye. 
Birde kendim için düşündüğüm bir şey var. Araba kullanmayı öğrenmek. Şimdilik hayal gibi aslında. Yani eyleme geçiş için yaptığım bir şey yok henüz. 
Böyle işte şuan aklıma gelenler. 






24 Ocak 2021

Tamirat Işleri

 


Efenim çok güzel tamirat işleri yaparım ki aklınız tavana vurur 😂😂

Bu gördüğünüz artık çocuklara oyuncak oldu.

Nasıl oldu diye sormayın. Anlatmaya hevesim kaçtı. 

 Şu kadarını söyleyeyim, tam oldu dedim kapatırken elimde kaldı kırıldı bağlantı yeri.

Sonuç,

Dediğim gibi oyuncak oldu işte. 


20 Ocak 2021

Kelime Oyunu 8 - Kışlık Moda Geçiş

Kış mevsimi benlik değil. Ben soğuğu sevmem. Miskin ruhum hepten miskinleşir. 

Her ne kadar karı sevsem de kar sonrası o buz tutmuş havayı suyu yolları hiç sevmem. 

Hadi şimdi şükür evin her yeri sıcak oluyor. Tuvalet hariç:)) yinede o soğuk hava beni etkiler. 

Kaç gündür sporu aksatıyorum yine. Yapmak için kalkıyorum. Bu kısmı başarıyorum bak. :)) Isınma sonrası ayaklarda hal kalmıyor yine. Ah ah.. bir yerde okumuştum. Bir çeşit hastalık aslında. Yatıp dinlenmek en doğal hakkımız. Bir çeşit güç kaybı yaşanıyor sonuçta bünyede. 

Dört gözle şu yasakların kalkmasını bekliyorum. Yalan yok. Zira evde bunaldım. Anama gitmek istiyorum ben. Haftaya okullar tatil olacak. Kalkar mı derseniz çocukların yasağı. Yaparlar mı bu iyiliği analara.

Derdim maske de değil mesafe de değil. Ama çocukları belli saatlerde dışarı çıkarmak dert. Hadi hava güzel tam bahar havası diyorsun. Ki bunu diyen sen değilsin sadece. Herkes çıkmış. Aynı saatte mecbur. Parklar anababa günü oluyor. Yani götürsek dert götürmesek dert. Anladın mı beni okuyucu...

Şuan ikisi birden babaannesinden getirdikleri çiçeğin yapraklarını yoluyor. Oğlum merak saldı çiçeğe. Büyüdüğünü görmek istiyormuş. Şuan geldi yanıma. Çiçeğim büyümüyor anne diyor. Sulamaya gitti. Umarım çiçeği çürütmezler. Suyu taşırmazlar. Umarım. 

Bu hafta kelime oyununda Ibiza diye bir kelime var. Ilk kez karşılaştım. Bakayım dedim neymiş ne demekmiş. Bir ada imiş. Tatil adası. Birde ibiza diye tatlı da varmış. Birde bir araba modelinin adı ibiza. Yazacaklara üç seçenek. Bu hafta pek içimden gelmiyor. Sanki çoğunluk da öyle.  Bu saat oldu kimse yazmamış. 

Bu arada çocuklara müdahale etmek zorunda kaldım. Bardakları doldurup tekrar çiçeğe su dökmeye gelmişler. 😂

Böyle işte. Biz öğle yemeği yiyelim. Sizde zaten kesin bir roman okuyorsunuzdur. Sonra çarşaf çarşaf hakkında yorum yazarsınız. Yada izlediğiniz bir dizi yada filmin yorumunu. Okuyun okuyun. Izleyin. Çekinmeyin. 

Az kınayayım da başıma gelsin de mi...

Hıhhhhh.....

😂😂😂




19 Ocak 2021

Ağaç Ev Sohbetleri 74

Konumuz özetle çocukluğumuzun korkunç hikayeleri.

Aslında aklımda yazmak yoktu. Düşündüm aklımda kalanları. Hepsi yarım yamalak. Gerçi anneme sorsam hatırlar hepsini. Ama gerek yok.

Sanırım en korkunç hikayeler bende. 

Kendinizi hazırlayın anacığım. 😂😂

Kadının birinin kaynanası ölmüş. Kadın ise cenaze evden çıkıp mezarlığa gidilene kadar hep gülmüş durmuş. Kendine hâkim olamıyormuş. Kocası artık dayanamamış. Söyle kadın niye gülüp duruyorsun demiş. Oda kocasına sorma bey, diyemem demiş. Kocası ısrar etmiş. Kadın ısrar etme bey diyemem. Pişman olursun demiş. Kocası yok illa söyleceksin diye tutturmuş. Kadın iyi sen bilirsin demiş. Başlamış anlatmaya. Evdeki duvarları silmiş bak birde onu demeyi unutmuşum. Duvarları kan lekesi oldu diye silmiş. Kaynanası ölürken sıçramış. Bir o görmüş tabi. Sonra mezar omuzlarda giderken ardından bir süpürge de peşinden gidiyormuş. O süpürge de kaynanasının ya yaptığı son iyilikten ya da yapmadığı. Orasını hatırlamıyorum. Peşlerinden gidiyormuş işte süpürge. Kadınada görünce komik gelmiş gülmüş. Söyledikleri bitincede kaybolup gitmiş. 

....

Bazı bölgelerde çekirgeye aliosman da derlermiş. Birgün bir mahallede çocuğun biri koşarak gelip babasına, baba koş anamın üstüne aliosman atladı demiş. Adam bunu duyunca aklına çekirge gelmemiş tabi. Direk mahalledeki Ali Osman gelmiş. Gitmiş onu ölmüştür. 

....

Bu hikayenin başı yok. Aklımda kalanı şöyle. Adamın kafasını baltayla kesiyorlar. Kesilen baş zıplaya zıplaya ordaki kadının baldırına dişlerini geçiriyor. Kimse de çıkaramıyor. 

....

Bu kadar aklımdakiler.

Daha var aslında ama unutmuşum. Bunlarda eksik zaten. 

Nasıl hoşunuza gitti mi bari 😂



16 Ocak 2021

Sevmek

 


Sen bu satırları okurken ben çok uzaklarda olacağım, diyemiyorum. Kusura bakma o kadar da büyümedim henüz. Belki sonra. Sen şimdi etrafına bakıyorsun değil mi? Ben seni göreceğim ama sen beni göremeyeceksin merak etme. Artık sana, senin deyiminle , rahatsızlık vermeyeceğim. Için rahat olabilir. 

Oysa benimki sadece sevmekti seni.

Dünyaya gözlerini yeni açmış bir bebek misali. Neden mi?

Ben daha küçükken geçirdiğim kaza sonucu yarı komada tam 15 sene kaldım. Kalmışım demem lazım. Bir gün uyandım ki artık 5 yaşında bir çocuk değilim. Sanki kozadan çıkmış bir kelebek gibiydim. Ve tek başıma idim. Ailemden kimse yok. Ölmüşler. Hatırlamıyorum bile. 

Seninle karşılaştığımız o gün, dış dünyadaki ilk günümdü. Ilk seni gördü gözlerim. Anlıyor musun?

Şimdi gözlerin dolmuştur senin. Dolmuş evet. Siliyorsun. Eğer bunları sana anlatmış olsaydım, bana çok başka bir gözle bakardın, biliyorum.

Ben senin gözünde, şımarık, laf dinlemez, çılgın bir kız çocuğuydum.

Haklıydın da. Ben çocuktum ki. Dış görünüşüm genç bir kız olsada,  ruhum  o uyuduğum yıllar içinde hiç büyümedi. Bedenimin aksine.

Seni ilk gördüğümde belki çocukça bir bağ kurdum seninle. Ama sonra o çocuk seninle büyüdü. Seninle açtı gözlerini. 

Git desen de gitmeyişlerim, ağlayışlarım, gülüşlerim. Hepsi çocuk tarafımdı. Büyümüş ve seni seven o kadını belki sana tam  gösteremedim. Ya da sen hiç görmek istemedin.

Neyse..

Farketmez.

Çünkü sen kalbini başkasına verdin. Ben çocukça sana sevgimi göstermeye çalışırken, sen başkasına aşık oldun. 

Ve benimde gitme vaktim geldi böylece. 

Çocukça inatlaşıp başını ağrıtırım diye çok korkmuş olabilirsin. 

Ama ne var biliyor musun?

Sen beni reddettikçe, ben büyüdüm. Çocuk yanımı kaybettim yavaş yavaş. Seni sevmenin en büyük bedeli buydu benim için. Zira hiç yaşamadığım o çocukluğu kısa bir zaman yaşamak bana inan yetmedi.

Ah, yapma. Seni suçlamıyorum. Yine mi beni yanlış anladın sen...

Saçmalama. Bu benim seçimimdi. Seni severek büyüdüm. Biraz hızlı oldu o kadar. 

Şimdi sana mutluluk diliyorum. Bir genç kız olarak, bir aşık olarak ama bir çocuk olarak değil. Zira o çocuk, sana kırgın. Kızgın ve öfkeli. Birazda kıskanmış tabi. 

Ama bir çocuk nihayetinde değil mi...

Çabuk unutur herşeyi. 

Çabuk  büyüdüğü gibi.

Hoşça kal gözümün, kalbimin, çocukluğumun ilk göz ağrısı. 

Hoşça kal.....

.....



( Böyle bir koma hali varmıdır bilrmiyorum. Aklıma böyle bir şey geldi yazdım. Mantık aramadım. Sizde aramayın fazla.)



14 Ocak 2021

Kelime Oyunu 7 - Kriz

Aynanın karşısında, ağlamaktan kızarmış gözlerine, yorgunluktan çökmüş morarmış  göz altlarına, solmuş yüzüne, sararmış dişlerine ve dağınık saçlarına uzun uzun baktı. Hala yaş akıyordu gözlerinden. 

Derin bir nefes aldı önce. Gözyaşlarını sildi. Saçlarını güzelce topladı. Yüzünü yıkadı soğuk suyla bir güzel. Sonra dişlerini fırçaladı. 

Tekrar baktı aynadaki kendine. Gülümsemek istedi. Olmadı. Görünüşü bir nebze onu mutlu etmişti ama yetmedi. Başı hâlâ feci derecede ağrıyordu. Ne ara bu kadar tiryaki olmuştu. Dünden beri içemediği sigara yüzünden, hem kendini hem çocuklarını çok üzmüştü. Sigara içemediği her saat sinirleri daha bozulmaya başlamıştı. O da bu sinirle çocuklara bağırıp duruyordu. 

Arkasını dönünce, iki çocuğunun kapının yanından kafalarını uzatıp ona baktığını gördü. Yakalanınca kaçtılar hemen. Yanlarına gitti. Sarıldı ikisine de. Oğlu annesine mutlu musun diye sordu. Kadın mutluyum dedi. Öptü kokladı çocuklarını. Duvarda asılı, eşinin elindeki  tek fotoğrafına bakıp, yineden ağlamamak için zor tuttu gözyaşlarını. 

Eşi hayatta olsaydı bu halde olmazdı. Parasızlıktan ne çocuklara istedikleri herşeyi alabiliyordu ne de kendine sigara. Bir çıkmazda idi. Elindeki parayı sigaraya verse çocuklara yeteri kadar yiyecek alamazdı. Iki gündür başını ağrıtan, sinirlerini harap eden bu çıkmaz onu çok yormuştu. Oysa aldıkları maaş yeterdi bir şekilde ama bu ay çocukların ikiside hasta olmuştu. Beklenmedik çok masraf çıkmıştı. 

Çocuklarına, "hadi büyük  markete gidelim" dedi. Çocuklar öyle bir sevindi ki bu habere. Kızının saçlarını topladı önce. Oğlunun gömleğinin yamulmuş yakasını düzeltti. Kendi üstüne baktı, sonra gidip eşinin hediye ettiği, çok sevdiği ama her zaman giymeye kıyamadığı gömleğini giydi. Eşine bakıp gülümsedi bu sefer. Gömleğine dokundu, eşine dokunur gibi.

Kapıdan çıktıklarında Lilipa ile karşılaştılar. Lilipa, lila renk çerçeveli gözlüğü, her zaman yanında olan lila renk çantası, yaz kış hep taşıdığı küçük lila renk şemsiyesi ile çok tatlı bir teyze idi. 

Birbirlerine selam verdiler. Tam gidiyorlardı ki, Lilipa onları durdurdu. Çantasından para çıkarıp, kendisine de elma alabilir mi diye sordu. 

Kadın tabi deyip aldı parayı ama baktı ki para fazla idi. Tam bu fazla değil mi diyecekken, Lilipa elini tutup, "fazlasıyla da çocuklara istediğini alırsın yavrum. Sende kendi ihtiyacını karşılayabilirsin" dedi.

Göz göze geldi iki kadın. Duymuştu bağırmaları demek. Utandı ve üzüldü bu duruma. Lilipa ise merhametle bakıyordu gözlerine. Ezmeden sevgiyle. 

O sırada kız çocuğu coşkuyla, "Lilipa teyze ne renk elma istersin" diye sordu. "Kırmızı elma mı, yeşil elma mı, sarı elma mı,  mor elma mı, siyah elma mı" derken erkek olan sözünü kesti. "O renk elmalar olmaz ki. Onlar televizyonda."

Lilipa güldü dinlerken. "Siz hangisinden isterseniz  banada ondan alın", dedi çocuklara. Çocuklar gülerek, kırmızı elma ve yeşil elma dediler.

Onlar gidince dairesine çıkmak için  merdivene yönelen Lilipa, merdivenin başındaki elma poşetini de alıp yukarı çıktı.  

Markete gidip geldiler. Çocuklar mutlu. Kadın mutlu. Çocuklara  elma verip kendi balkona çıktı. Burnuna direk küllüğün kokusu geldi.

Cebini yokladı. Küllüğe baktı. Kendini sardı kollarıyla. Gömleğin kokusunu, eşinin kokusunu duymak istercesine kokladı.

"Başarmama yardım et", diye fısıldadı. 

.....

....












12 Ocak 2021

Ağaç Ev Sohbetleri 73

 


Söze annemle başlamak istiyorum. 

Kendisi, okuma yazmayı yazın gittiği kurslardan öğrenmiş, okula gitme çağında okula gitmek varken.

Peki neden okula gitmiyor,  gidemiyor dersiniz?

Zira dedem onu yollamıyor. Neden peki? 

Sebep ablaları. Ablaları okulda her istediği çocukla konuşmuş mektuplaşmış da ondan. Aynısını o da yapmasınmış. O sebeple okula göndermiyor annemi. Gönderseydi belki benim annem bile olmazdı. Matematiği süpermiş. E konuşma hitap konusunda da bir o kadar olay. Okusaydı çok iyi yerlere gelirdi eminim. 

Bir kız çocuğu, görün hangi sebeple okula gönderilmiyor. . Bu arada bir bilgilendirme geçelim ablalar hakkında. Biri illokulu bitiyor daha okumuyor. Diğeri okuyup öğretmen oluyor. 

Bana gelince, yani benim anılarıma. 

Ilkokul 4e gittiğim zamanlar. Okula  başka okuldan gelmiştim. Sınıfta iki kişinin adı geçerdi. Biri kız biri erkek. Herhalde ikizlerdi bilemiyorum. Kardeş olduklarını biliyordum da. Tam net olmasa da sanırım okula ben geçiş yaptığımdan beri ya bir ya iki kere geldiler. Öğretmenimiz sağolsun. Ilgilenmiş onlarla. Bulanık anılar ama onlar icin üzüldüğünü hatırlıyorum. Ozellikle kızın derslerinin çok iyi olduğunuda hatırlıyorum. 

Sebep neydi peki okula devam etmemelerinin...

Aile.

Tam net hatırlamasam da ailede sorun vardı. Geçim sıkıntısını bahane ettiklerine dair birşeyler var hatırımda. 

Üç çocuk, bir şekilde çeşitli bahanelerle okutulmuyor. Daha kaç tane var değil mi... bunlar benim bildiklerim sadece.

Kendime gelelim.

İlkokul öğretmenlerim çok iyilerdi. Simaları isimleri hala aklımda. Hele ki Mehmet öğretmenim. Bendeki ve sınıf arkadaşlarımdaki yeri çok ayrı idi. Neden bilmem 5. sınıfta aynı ilçede başka okula tayin oldu. Öyle üzüldük ki bu duruma. Sınıfça toplanıp ziyaretine gitmiştik. 

Sonra ortaokulda Zeynep öğretmen. Kadın herşeyi biliyordu benim gözümde. Küçücük bir kadındı ama gözümde bir diva idi. 

E tabi hep şanslı olamadım bu hususta. Bir matematik öğretmenine denk geldim ki, matematiğim bitti desem abartmam. Adam ders anlatmıyordu. Sınavda sorduğu sorunun cevabı bulunmuyordu. Yoktu yani.  Böylesi değişik bir insandı kendisi. Hayatımın ilklerini yaşatmış biridir. Yani okul hayatımdaki ilkler. Ama kötü olan ilkler. Misal kopya. Ilk ve tek onun dersinde ihtiyaç duydum. Ki soruların cevabı olmayınca işe yaramadı. Ve ilk olan karnede 1 notunu görmem idi. Tabi ben o karneyi sinir ve üzüntü ile okulda paramparça ettim o ayrı mevzu. 

Lafı uzatmayalım. 

Öncelikle eğitim tabiki ailede başlıyor. 

Sonra okulda. 

Benim görüşüm şu;

Okulun bir önemi yok. Yani çocuğum aman en iyi okullarda okusun diye uğraşmam. Zira kişinin kendisi iyi olunca başarıyı yakalar. Yeter ki insan okumak istesin. Başarılı olsun. Ve tabi hayali olsun.

Benim vardı ama peşine düşmedim. Benim eksik yanımda bu olsa gerek. Çabasız olmak.


......




10 Ocak 2021

Durum Modu; Can Çekmelik Olaylar

Canım içli köfte istiyor.

Üşeniyorum yapmaya.

Canım şöyle bol çikolatalı kurabiye istiyor.

Üşeniyorum yapmaya. Dahası fazla kaçırmaktan da korkuyorum. 😁 

Sözde kapalı lahmacun yapacaktım kaç hafta önce. Malzemeler aldım. Ama daha yapılmadı. Iki hafta önce aldığım biberler duruyor hala. 

Pizza yapmak niyetindeyim. Bakalım ondan da vazgeçer miyim bilmiyorum. 😁😁

Şimdi derseniz diyet ne oldu hanfendi.. Ona devam canım. Bunlar öyle canım çekmelik şeyler zaten.

Ki daha hiçbirini yapmadım. Iyi irade varmış bende. 😂

Kendimi bir zayıflamış hissediyorum bir aynı hissediyorum. 

Garip.




9 Ocak 2021

Özür

Çok çok çok özür diliyorum hepinizden.

Bir önceki Sevgisizlik Öldürür başlıklı konumu kaldırdım yayından. 

Bilmiyorum, içim rahat değil. 

Ya konudan ya da konuyu başka yerde görmüş olmamdan. Kestiremiyorum şuan kendi ruh halimi. Ama kalsın istemedim.

Yorum yapan o iki arkadaştan daha çok özür diliyorum. 

Yapılınca ben kendim sinir olurum bu duruma. Ama dediğim gibi içimde garip bir rahatsızlık oluştu paylaştıktan sonra.

Bir daha olmaz Inşaallah. 

Başka bir yazıda buluşmak üzere. 

Kusura bakmayın olur mu...



7 Ocak 2021

Dua

Tam içeri girdim, sessizce ilerliyordum ki öksürük sesi gelmeye başladı. Delice durmadan öksürüyordu. Kapısına kadar gittim usulca. 

"Su..."

Öksürükleri arasında cılız bir ses tonu ile söyleyebildi bunu. 

Etrafıma baktım gayri ihtiyarî. Benden başka biri yoktu. Iyi de beni nasıl görmüştü karanlıkta. Tekrardan su diye inledi. Mutfağı bulup bir bardak su getirdim. 

Elleri titreyerek içti suyu zor bela. Ama rahatladı içince. Öksürüğü de iyice seyreldi. Gözümün içine bakıp;

"Allah razı olsun evladım. Allah razı olsun. Bir tuttu mu tutuyor işte. Doktorlarda bulamadı çare." Derken elini uzattı bana doğru. Elimi tutmak istiyordu. Uzattım elimi de niye uzattım bilmiyordum. 

" Duam kabul oldu sayende. Rabbime yatsıyı kılmadan canımı alma diye dua ettiydim. Sen suyu getirdin de kendime geldim. Su gibi aziz olasın. Kazadan beladan borçtan kurtulasın güzel evladım. "

Gözlerimden yaşlar akıyordu. Ne olmuştu ki şimdi. Allah'ım kafayı yemek üzereydim. 

Ben bu yaşlı kadının evini soymak için gelmiştim. O ise bana dualar ediyordu. Dahası beni gördüğüne şaşırmıyordu bile evinde. Ona göre ben onun duasının kabul olmuş haliydim. 

Öylece kaldım olduğum yerde. Yaşlı kadın ağır ağır ilerleyerek abdest almaya gitti. 

Neden burdaydım ben gerçekten... Neden?!

Borç batağından kurtulmak için günlerdir bu kadının evini gözlüyordum. Nihayet bu gece bir cesaretle eve girdim. Başıma bunlar gelmişti.

Kafam bullak olmuş vaziyette evden ayrıldım. Tüm gece olanları düşündüm. Ağladım. 

Sabaha karşı dalmışım ki telefonun çalmasıyla uyandım. Telefondaki ses, iş başvurumun kabul edildiğini  söylüyordu. Dahası bir aylık avans verileceğini de. 

Tamam deyip telefonu kapadım. Ellerime bakıp,  yaşlı kadının elimi tuttuğu anı düşündüm.  Ne demişti duasında. 

"... Kazadan beladan borçtan kurtulasın güzel evladım... "

.....






6 Ocak 2021

Kelime Oyunu - 6


ÖZGÜRLÜK 

Ellerinde kelepçe,

Siz sanın ki keyifsizce.

O ise, ıslık çalar keyiflice.

Damağında yediği bisküvinin tadı var hâlâ  

Sorar kendine ,

O mu özgürdür yoksa korkudan kaçışan serçeler mi ? 

Anasının mucizesi, babasının para kesesi

Ellerinde kelepçe, ıslık çalar keyiflice.

Serçeler kaçışırken,

Dar ağacındaki  ip  sallanır sakince.

....




5 Ocak 2021

Altın Yoğurt Kürü ve Ben

Bilenler biliyordur.

Bilmeyenlere açıklama gelsin.

Altın yoğurt kürü; yoğurt, zencefil, zerdeçal, karabiber ve limon suyunun birleşmesiyle oluşan bir kür. 

Zayıflama kürü. 

Bir yerde haftada iki gün yapın diyor. Bir başka yerde günde 3 kere. Bir yerde 2 kaşık yoğurt yazıyor bir  yerde 5. 

Hatta günlük yarım kilo verdirdiği bile yazıyor. Müthiş yağ yakan kür, sizin anlayacağız. 

Tadı da enfes diyorlar birde....

Yalan..... !!!

😂

Efenim bunu eşim nette görüyor. Bana söylüyor. Ilk yaptığımda evde zencefil yoktu. Spordan sonra yiyip yatmıştım. Sorun olmadı. 

Akşam spordan evvel yiyeyim dedim. Zençefil de var. Ki bir başka yerde yatmadan bir iki saat evvel yeyin de yazıyordu. 

Yaptım. Yedim. Sporumu yaptım. Bir saat olmadı midem yanmaya ağrımaya başladı. 

Yatayım da geçer dedim. Saat 11 buçuk bu arada. Yok geçmedi. Ağrının şiddeti arttı. Öyle bir ağrı ki insanı fena yapıyor. Aynı ağrıların daha kötüsünü çeken annem aklıma geldi o anlarda. Dedim, anne sen  nasıl dayandın onca saat bu ağrıya. Onunki kalp krizi çıkmıştı tabi. Benimde aklıma o gelmedi değil. Sonra mide kanaması olur mu diye düşündüm. Sonra çocukları düşündüm. Gecenin bu saati birşey olsa onlara ne olur. Aklımda bin türlü senaryolar.

Arada dalıyorum ama uyutmuyor ağrı. Kalkıp iki kaşık yoğurt yedim. Geçmedi. Bir kaşık bal attım ağzıma. Yok yine aynı. 

Saat en son 3ü geçiyordu gördüğümde. Artık uyumuşum. Sabah 7 buçukta uyandım. Geçmişti. 

Şimdi iyiyim ama midemde hala bir rahatsızlık var. Uykum da var tabi. Acayip bir yorgunluk da.

Kürü bir daha yapar mıyım....

Tabiki HAYIR....

😂😂😂

....








3 Ocak 2021

Durum Modu: Dönüş

 Aaa ne ara gittin de geldin kız sen ... 😂

Gitmiştim de mi ben.

Ama döndüm. Çok özletmeme kendini dediniz ya giderken... 😜

Bundan sebep hemencecik döndüm. 

Biraz şöyle bir silkeledim kendimi. Az bir kendime geldim.

Galiba...

Yeni kararlarla geldim hatta.

Artık yaptığım yorumların peşine düşmeyeceğim. Zaten ne olduysa ondan oldu bana. Yok o yoruma cevap vermiyor yok bu geç cevap veriyor... yok şu yok bu...

Yeter... !!

Dedim kendime. 

Oku okuduğunu yap yorumunu. Gerisini düşünme, dedim kendime. Düşünmeyeceğim artık. Gitmeyi başaramadım ama bunu rahat bir kafa için yapabilirim. Inanıyorum kendime.

Böyle işte. 

Pek gitmiş gibi olmasam da hoşgeldim. 

❤🤗

Başka birşey  var mı  diyeceğim...

Aslında var da  boşveriyorum. 

Aaa bu da yeni yılın ilk yazısı oldu bak.

Ne de güzel oldu.

🌷🌷🌷