Öğrencisi Iraz'ın peşine takılmış gidiyordu, öğretmen Iraz. Öğrenci Iraz, neşe dolu, çalışkan, gözleri hep ışıl ışıl.
Öğretmen Iraz, sevgi dolu, idealist, cesur yürekli.
Okulda velisini tanımadığı bir Iraz kaldı. Her seferinde bir sebep sundu Iraz. O da kabul etti. Baktı ki böyle olmuyor, öğrencisinin peşine takılıp, evlerine gitmeye karar verdi.
Öğrenci Iraz, babam boyalarla harika işler yapar diye anlatırdı. Annem sessizdir. Evden pek çıkmaz diye söylerdi.
Yol boyunca nasıl bir aile diye düşündü öğretmen Iraz. Çocuklarını iyi yetiştirmişlerdi. Gurur duyulacak bir çocuktu Iraz. Sınıfın neşesi ve zeka küpü idi.
Tam karşıdan geçeceklerdi ki, öğrenci Iraz, neşeyle bağırdı; baba!...
Öğretmen Iraz, çevreye bakıp hayaline uygun bir baba aradı gözleriyle. Karşıdan bir boyacı el sallıyordu onlara doğru. Yeşil ışık yanınca koştu öğrenci Iraz öğretmenin elini bırakıp. Bir solukta babam dediği ayakkabı boyacısına sarıldı.
Geriden şaşkın bakışlarla geliyordu öğretmen Iraz. Öğrencisi babasını öyle bir anlatmıştı ki, gideceği yer burası değil bir atölye olmalıydı oysa.
Şaşkınlıktan kurtulup selam verdi adama. Adam memnuniyetle aldı selamı. Elini uzatmak istedi. Ama baktı ki boyalı. Vazgeçti.
Öğrenci Iraz, öğretmenine bakıp, "Görüyorsunuz değil mi babamın sanatını. Ne de güzel boyuyor."
Babası okşadı kızının saçını.
"Bizide bu halimizle sanatçı yaptı bu kızan."
Öğretmen Iraz gülümsedi.
"Her iş bir sanattır efendim. Ama itiraf etmeliyim ki , sakın yanlış anlamayın, beklediğim meslek bu değildi. Kızınız sizi çok seviyor.
"Biliyorum."
"Sizi meşgul etmeyeyim fazla. Veli toplantılarına hiç gelmiyorsunuz. Tanışamadık. Sınıfta bir siz varsınız birebir iletişim kuramadığım. O yüzden geldim."
"Haklısınız gelemedik. Sanmayın işi gücü bırakamamak neden. Eşim. Onu yalnız bırakmak istemiyorum. "
"Şuan nerede. Onunla da tanışmak isterim. "
Adam karşıya doğru bakıp,
"Evde. Tam karşıdaki rengarenk küçük ev bizim. Irazın fikri böyle renk renk olması. Kıramadım bende çocuğu. Eskiden boya fabrikasında çalışırdım da, boyalar ordan kalma idi."
Sustu sonra.
"Eşimi sordunuz de mi. Yatalak benim eşim. Yaklaşık iki senedir. Birden oluverdi. Ama doktorlar birden de düzelir diyor. Allah'tan umut kesilmez. Bir gözleri ile konuşur. Birde sağ işaret parmağı oynar. Bende sokak ışığının bağlantısını hemen yanına parmağının altına kadar getirdim. Gözüm ordadır hep boya yaparken. Işık yanarsa koşuyorum hemen yanına. "
Öğretmen Iraz, eve baktı. Gözlerine inanamadı. Bu ev, mühendis eşinin yıkmak için uğraştığı o küçük gecekondu ev idi. Tekrar dönüp baba kıza baktı. Eve baktı. Gözlerinde yaşlar gülümsüyordu yine de.
....
....