29 Mayıs 2020

Vay Başımıza Gelenler

Böyle bir seri oluşturabilirim.
Galiba.
Sanırım
😁
Benim birde video yayınlama günüm vardı degil mi... o geldi aklıma da .. neyse. O tutmadı. Tutturamadım daha doğrusu.
Gelelim başımıza gelenlere.

- Yeşil mercimek çorbası yapmıştım. Yemek pişti. Karıştırıyorum ki, birde ne göreyim. Kara küçük bir şey. Baktım ki böcek. Bir daha karıştırdım iki tane daha buldum. Kalan mercimek kavanozda. Evirdim çevirdim ki başka böcek var mı. Dökmedim  de bekledi öyle.
Günler sonra kimyonun içinde kara kara topaklanma farkettim. Dedim eleleyim de yemeğin içinde kara kara görünmesin. Eledim de farkettim ki, o kara şeyler böcekmiş. Velhasıl mercimeğin suçu yokmuş. Asıl suçlu kimyon imiş. Ki ben neredeyse her yemeğe kimyon atarım. O kimyonla köfte de yapmıştım.
Bilmem anlatabiliyor muyum a dostlar...
😷😱

- Eşimden bayadır silikon tabancası istiyordum. Aldı geçenlerde sağolsun. Şu karantina günlerinde birşeyler yaparım dedim. Park yaptım da ömrü uzun olmadı. Karıncaların yollarını kapadım kurtuldum.
Tencere takımının sapları açık. Içlerine hep su girer. Dedim ben bu delikleri silikonla bir güzel kapatayım. Koydum hepsini önüme, aldım tabancamı başladım işe. Eşimde beni görüyor. Işim bitti. Benden mutlusu yok. Tencereyi ocağa koydum yemek yapayım. Bir koku aldı içeriyi. Yemek falan mı taştı yok taşmamış. E ne oldu ki... benim silikonlar eriyip akıyor tencere ısındıkça. Yanık kokusu doldu ev. Eşim de demez mi, aklıma geldi benimde, baktım bir heves yapıyorsun demedim birşey.
Insan demez mi..
Emeğine mi acırsın, ziyan olan silikona mı yoksa tencereleri her ocağa koyduğum da evi saran o muhteşem kokuya mı üzülsün insan bilemiyor a dostlar...
🥵😳







27 Mayıs 2020

Teknoloji ile Tanışma


Haziran 2006, işe başlamışım.
Kazandığım para aldığım ilk şeylerden biri bilgisayar oldu tabi.
Evde elinde kumanda zırt pırt kanal değiştiren bir kişilik varsa şayet, sende çareyi nette izlemekte bulursun.
Canım babam, o zamanlar evde. Hasta olmasa çalışmadan durmazdı zaten.
Dövüşlü filmleri severdi. Cüneyt Arkın filmlerini .
Açardık youtube dan bir film izlerdik.
Sonra baktım ki fatura kabarık gelir oldu.
Ee ne oldu ki..
Bilmiyoruz tabi. Evdeki internetin kotalı olduğunu. Hergün film izleyince kotayı aşıyormuş haliyle. Ne film izlerdik ama. Freddy Krueger serisini izlemiştik. Hiç de korkmamıştım. Sonra nedense korkar oldum o tip filmlerden.
Peki sonra ben naptım,  gittim araştırdım. Tv kart takılıyormuş bilgisayara. Gittim onu aldım. Oldu bize bilgisayar televizyon.
O zamanlar cnbc-e kanalı vardı.
Haftaiçi gündüz ekonomi haberleri verir, akşam diziler. Yabancı dizi ama.
Şuan bildiğim neredeyse tüm diziler ordan izlediğim dizilerdir.
Prison Break da dahil.
Haftasonu da öğlene kadar çizgi film kuşağı olurdu.
Ama onlarda güzeldi . Misal avatar.
Birde otis vardı. Bildiğin inekti yani memeli bir dişi. Ama orda erkek inekti işte. Sarı olanda kız, belli oluyordur. 😂

Kanal yıllar sonra isim değiştirdi sonra içeriği falan değişti. Kayboldu gitti. Ne güzel diziler çıkardı halbuki.
Ben tv den dizi film olsun izlemeyi seven bir tipim. Reklamlar beni çok da rahatsız etmez. Ama misal eşim , öyle değil. Ben bilmem hiç tv den oturup bir film yada dizi izlesin. Netten izler. Kesintisiz olsunmuş. Bir çukur dizisini izler tv den bak. Evet bak onu gününde açar izler. Çocuklar o başlayana kadar yatmış oluyorlar tabi.
Şimdilerde fox kanalları var galiba sadece. Gün boyu dizi veren. Onlarda ücretli. Bir ara abone idik paketlerden birine de bakıyordum yine. O da bitti. Yenilenmedi haliyle. Çok bakamıyorduk çünkü. Yine çocuklardan tabi. 😁
Eşime canım sıkılıyor diyorum. Aç elinde telefon, izle istediğini der.
Ama işte alışık değilim, aklıma gelmez. Ben youtube bile açıp video izleyen insan değilim ki. Ama tv de olsun dizi kanalları oturur izlerim. Seviyorum ben televizyon keyfini.
Şimdilerde yok ama olsun.
Buna da şükür
😍





21 Mayıs 2020

La Casa De Papel'in Prison Break Benzerliği

Efendim... !
Anlamadım ne benzerliği acaba.. ?? !
Diyenler olacaktır.
Ben diziyi birkaç bölüm izledikten sonra bu kanıya vardım. Prison Break izleyicisi okurlar beni anlar herhalde diye düşünüyorum:))
Evet, ben uzun bir aradan sonra bir dizi izledim. Tüm bölümleri tam olarak oturup izleyemesem de, ki kaybım  da olmadı. Dizi mübarek nakış gibi işlenmiş olduğundan bir iki bölümü tam izlemeden de olaya vâkıf  oluyorsun.
Gelelim mevzuya efenim.
Prison Break dizisi bir hapishaneden kaçış dizisi.
Michael 'in abisini hapisten kurtarmak için giriştiği, çok ince ayrıntısına kadar herşeyi her detayı düşünülmüş bir planla hapisaneden kaçmayı konu alır.
Işte benzerlik de bu ayrıntı da gizli.
La Casa De Papel dizisinde de Profesör, soygun planını en ince ayrıntısına kadar planlayan kişidir.
Asıl benzerlik bu iki karakter aslında bakarsan.
Zekaları. Kusursuzca hazırlanmış planları. Ve kağıttan yaptıkları kuşları.
Evet ikisi de kağıttan kuş yapma konusunda usta.
Bir diğer benzerlikleri de aşık oldukları kadınlar. Ikisi de olayla suçla ilgisi olmayan kadınları kendilerine aşık edip , bir bilinmeze, soluksuz bir kaçışa ve hatta ölümle burun buruna yaşamaya, deyim yerindeyse mahkûm ediyorlar.
Dizinin geneline bakarsak da benzerlik bulmak benim için çok zor olmadı.
Zira Prison Break, yanlış hatırlamıyorsam iki sezonu başı ile aynı. Yani kaçma mevzusu bitiyor ama dizi çok sevilince uzuyor. Başka bir hapishaneden kaçış hikayesi ile geri dönüyor.
La Casa De Papel de aslında böyle olmuş.
Sanırım o da iki sezonluk planlanmış en başta ama şimdi 5 sezon olmuş Maşaallah.  :))
E her ayrıntıyı işliyorlar. Daha da uzar kanımca.
Işte böyle sevgili okur ve izleyici.
Bir Prison Break izleyicisi olarak La Casa De Papel dizisini izleyince aklıma direk o geldi.
Her iki diziyi de izleyenler bana hak verecek mi bakalım bakalım.  :)






9 Mayıs 2020

Anne. Annecik. Anneler.

Herkeslere kocaman merhaba.
♥️
Günlerdir buralardayım da yazacak birkaç kelime ya bulamıyorum yada yazmaya vakit bulamadım.
Geçen yattığım yerde ne güzel satırlar gelmişti hâlbuki aklıma ama telefonu alıp yazmak zor geldi o an. 😁 Sonra da tekrar bir araya getiremedim o anki haliyle. O hali öyle güzel gelmisti ki.
Neyse...
Malum yarın anneler günü.
E bende iki çocuk annesi olarak bir iki laf etme hakkım vardır dedim, burdayım.
Herkesin anneliği kendine has. E haliyle çocuğu da.
Misal benim annem.
Ben daha ilkokula giderken köyde iken düşüp kolunu kırıyor. En büyük ablam o zamanlar ilkokulu yeni bitirmiş. Annem o yaşta ablama yemek yapmayı, temizliği öğretiyor. O vakitten şimdiye kadar elini herşeyden çekiyor. Yani benim hatırladığım anne yemeği, anne keki yada kurabiyesi yok. Özel anlarımı ablam bilir. Çünkü o ilgilenirdi.
Peki gözümde kötü anne mi... Hayır.
Onun anneliği de böyle imiş.
Ben şimdi anneyim.
Çocuklarıma en çok kocama kızdığım anlarda daha çok kızıyorum. Evet, bu net. Maalesef.
Annelik farkındalık bir nevi.
Zira şöyle bir düşününce çocuğun yaptığı her hareket, annesinden yada kardeşinden gördüğü bir örnekleme.
Kızmadan önce sakince bir bakınca, bu çocuk ne yapıyor, diye düşününce, farkına varıyorsun işte. Yaptığını sen önceden yaptın. Çocukta senden  gördü yapıyor. Bu kadar basit aslında. Kızacaksam kendime kızmalıyım.  Degil mi anneler...
Bilirsiniz, kek gibi hamur işi yapmayı severim. Çok şükür çocuklarımda hazırını yemezler. 😁 Zati onlar harici abur cubur tüketiyorlar yeterince. 
Annelik insana birde olağan üstü bir yetenek de veriyor. Tehlikeyi sezme yeteneği 😂
Çocuk bir yaramazlık peşinde mi... annelik tehlike sinyallerini olayın başında alıyor ve olaya anında müdahale ediyor. Tabi bazı zamanlarda sinyali es geçme yada görmezden gelme de olabiliyor. Bu durumda kendine söylemekten başka ne yapabilirsin ey anne... evren sana mesajı yolladı, yalan yok.
Uzun lafın kısası, ki harbi uzun olmuş bu arada 🤐😁 annelik, çok başka bir dünya. Içinde çok şey var çok. En çok da sevgi var.
Değil mi güzel anneler.
Öpüyorum tüm anneleri ellerinden. Kalın sağlıcakla. Sabırla. En çok da sevgiyle sevdiklerinizle. ♥️♥️♥️

Şuraya da benim iki ufaklığın birer eyleminden kare koyup gideyim. Artık bir daha ne zaman gelirim. Allah büyük 😉

 Bunu tavalarla da yapıyor. Üstlerine çıkıyor, ulaşamadığı yerlere ulaşmaya çalışıyor hanım. Onun yüzünden evdeki tabureleri kaldırdım. Resimde üstünde durduğu un kavanozu bu arada  😁
Oğlumun şaheserlerinden biri. Aslında en uzun süre bozmadan kalan eseri desem daha doğru olur. Zira yapıp yapıp yıkma gibi bir huyu vardır da 😁😁