İnsan
uzun bir süre hastanede vakit geçirince bazı detaylara
takılabiliyor. Mesela hijyene. Babam rahmetli olmadan evvel Gebze'de
özel 100 yıl hastanesinde yoğum bakımda yatıyordu.
Değişik
bir hastane idi. Mesela gelen hastaların, refakatçıların,
personelin, temizlikçisinden hemşiresine kadar, tek bir tuvaleti
kullanması gibi.
Şahit olduğum bir şeyi anlatayım. Hastanenin önden ve arkadan girişi olduğundan ve ikisi de mutemadiyen açık olduğundan, içeride sıcaklık diğer hastanelere göre baya düşüktü. Soğuktan olsa gerek tuvalet ihtiyacı fazla oluyordu. Tuvaletler temizdi açıkcası. Çeşmeleri otomatikti. Yani el değmeden. Ama iki çeşmesi ve iki tuvaleti vardı. Bu ne kadar yeterli oluyor bilemiyorum. Çünkü gece ve haftasonu oradaydım. Yine de dolu oluyordu bazı zamanlar. Mesela milletçe hala klozetlere fazla alışık değiliz. Ki hastanenin klozetli olan tuvaleti kırıktı. Gözlemlerime göre kullanılmıyordu pek. Neredeyse hiç hatta.
Yine tuvaletteydik. Bir hemşire geldi. Genç bir kızcağız. Elinde telefonla. O elindeki telefonla tuvalete girdi. Ve yine elinde telefonla çıktı. Evet, görüntü canlandı mı gözünüzde. Sonra telefonu cebine koydu. Elini şöyle bi yıkadı. Sonra telefonunu yine eline alıp çıktı gitti.
Hemşirelerin eline taktığı o eldivenlerle her işi yaptığını farketmişsinizdir değil mi? (Tuvalete telefonuyla girenin eldiveni yoktu.) O eldiven hijyen görevi görmez aslında. Görevi sadece hemşirenin hastayla temas etmesini engellemek. Ha çıplak pis eliyle iş karıştırmış, ha o elindeki eldivenle. Ne fark var Allah aşkına. Sadece kendi elini koruyor o eldiven. Hastaya hijyen konusunda bir şey sağladığı yok. Bu benim gözlemim ve görüşüm.
Hijyen işyerinde de lazım. Mesela kimisi işbaşında hem iş yapıp hem yemek atıştırabiliyor. Ben yapamıyorum. Ellerimden iğreniyorum. Benim dokunduğum evrağa kağıda kimbilir kaç kişi, nasıl bir şekilde temas etti, kimbilir. Para teması cabası zaten.
Bir
keresinde elimi yıkamış, atıştırıyordum. Biri geldi, ufak bir
iş gördüm. Açıkcası üşendim bir daha yıkamaya. Ama olan
oldu. Midem bozuldu. Sonrasında elimi yıkamadan dokunmaya tövbe
ettim desem yeridir.. İsterse 10 kere yıkamak zorunda kalayım.
Çektiğim o sıkıntıdan bin kat iyidir.
Sokaktan eve gelince de ellerimden iğreniyorum. Hele otobüs yolculuğu yapmışsam. Eve girince ilk iş ellerimi yıkamak oluyor. İş dönüşü de öyle.
Herkesin hijyen anlayışı galiba biraz farklı. Ve bu çerçevede sonuçları da farklı oluyor. Bu nasıl oluyor ki? Bünye o pisliğe alışıyor da artık tepki mi vermiyor yani. Her hijyene dikkat eden hassas bünyeye mi sahip? Ya da hijyen mi hassaslaştırıyor bünyeleri?
Sorularıma cevabı olanları bekliyorum. Ve sizlerden de hijyen hikayeleri istiyorum.
Hijyen sart tabii:)
YanıtlaSilDeğil mi.. ama herkese göre de çeşitli. :)
SilBence de hijyen şart ama sen kendine dikkat et canım. Biliyorsun obsesiflik denilen bir rahatsızlık var. Bir süre sonra kişiyi de çevresindekileri de çok rahatsız ediyor. Ve genelde tramvalar ya da hayatında düzeltmek isteyip düzeltemediğin şeylerin varlığında çıkıyor!!
YanıtlaSilKendine iyi bak
Sevgilerimle
:)
Aman Allah korusun. O derece değilim. Sadece yemek öncesi falan dikkat ediyorum, diyelim. :)
SilSağolasın. Sende kendine iyi bak.
Sevgiler.. :)
ay dur ya aman dikkat etcem bundan sonra her yere aman sağol valla farkında olmadığım şeyler söledin ya.
YanıtlaSil:)
Sen sağol. :)
SilHep derler ya, ellerde başlar hijyen. :)