Sevgili sen;
Evet evet sen. Bu mektubu, bu satırları okuyan sana yazılıyor bu mektup. Şaşırmış gibisin. Niye bu şaşkınlık? Sen hiç mektup almadın mı şimdiye kadar ? Yoksa yazacak kimsen mi yok senin. Yoksa bana gülüyor musun sen? Bu devirde mektup mu olur diyerekten. Oysa ben konuşmaktan öte yazmayı severim.
Ve neden ben diye mi soruyorsun bana. Sana yazdım. Çünkü sen okuyorsun yazdıklarımı. Şimdi okuduğun gibi. Seninle aynıyız belkide. Sende yazmayı seviyorsun değil mi? Yoksa sen okuma kısmıyla mı daha haşırneşirsin. Belli. Okuyorsun şimdi sana yazılmış bu satırları.
Belki yollarımız bir seninle. Aynı yollardan geçiyoruz. Akşam eve giderken ekmek alıyoruz. Ve belki yumurta. Ve biraz şımarıklık yapıp abur-cubur alıyoruz. Aynı hayatı yaşıyoruz. Birbirimizden habersiz gibi görünsek de takipteyiz karşılıklı.
Ve sen hala şaşkınsın. Farkındayım.
Sana yazdım bu mektubu ben. Sana...
Okur mu okumaz mı diye düşünmeden. Sevgiyle, muhabbetle yazdım bu mektubu sana.
Ve son olarak yazıyorum ki sana; sevgiyle kal.
Sonsuza dek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder