Odada, bir oraya bir buraya dolanıp
duruyordum. Yerimde duramıyordum. Kızgındım. O ise, koltukta
oturmuş, öylece duruyordu. Yanına gittim. Dibinde dikildim.
Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Gözlerinden anladım, hala
kararsızdı.
-Seviyor olsaydın, gözlerinde bu
kararsızlığın zerresi olmazdı.
-Seviyorum.
-Ama nasıl seviyorsun? Bir eş, bir
koca olarak mı seviyorsun O'nu.. ? ! Offf.. çıldırtma beni
Züleyha.
Derin bir nefes. O'na bağırmak
istemiyordum. Ses tonumu yumuşatmaya çalıştım. Odada turlamaya
devam ederek:
-Söylemedin değil mi? O'na tüm
gerçeği söylemedin. Seninki sadece vicdan. Anlıyor musun? Sadece
vicdan. O'nu sevmiyorsun. Acıyorsun. Senin yüzünden bu halde
olduğunu için, O'na vicdan borcunu eş olarak vermek istiyorsun.
Yanına gittim. Çenesinden tuttum.
Gözlerine baktım.
-Hadi git söyle, gerçeği anlat.
Sonrada benim gibi gözlerinin içine bakıp, O'na seni seviyorum,
de. Yapabilir misin bunu?
Gözlerinde cevap arıyordum. Ama
kaçırdı gözlerini hemen. Hiddetle kalktı yerinden.
-Seviyorum tamam mı.. Seviyorum...
Anlayın bunu artık.
Sesi titriyordu bunları söylerken.
Kendi de titriyordu. Güçlü hissetmiyordu kendini, görebiliyordum.
Direniyordu. Aldığı kararı savunduğu yere kadar savunmak
istiyordu.
Saniyeler sonra, ağlamaya başladı.
Seviyorum, diyerek sarıldı boynuma.
Küçük kuzum benim. Bir anlasan, senin iyiliğini istiyorum ben.
-Korkuyorum. Ben onu seviyorum.
Gerçekten seviyorum. Vicdan değil bu. Ama, ya O, gerçeği
öğrendiğinde benden vazgeçerse. İşte ben bundan çok korkuyorum
abla.
-Kuzum, evlenmeden bu korkunla
yüzleşmen şart. Anlıyor musun beni? Yoksa bu evliliği bir
kandırmacanın, yalanın üzerine kurmuş olursun. Tamam seviyorsun.
Ama O'na gerçeği söylemediğin her saniye, içinde, kalbini
kemiren bir şey var ya, o da vicdanın oluyor işte. Gerçeği
söylemediğin sürece, ona olmasa bile kendine acıdığın bir
gerçek.
Gözlerinin yaşını sildi. Biraz
olsun rahatlamış gibiydi.
-Tamam, ilk fırsatta söyleyeceğim
tüm gerçeği.
Derken, kapı açıldı. İçeri O
girdi.
İkimiz birbirimize baktık.
-Bölmüyorum değil mi?
Tam ben konuşacakken Züleyha atıldı.
-Hayır canım. Konuşuyorduk işte.
Çantamı aldım. Gitmeden, Züleyha'nın
kulağına, bu işi şimdi bitirmelisin, dedim. Ve çıkıp gittim.
waoww kurgu mu bu?
YanıtlaSilben ilk defa denk geliyorum böyle bi yazına!
:) Evet kurgu bir öykü.
Silbu aralar ara vermiştim.
Ama var bayaca, böyle tür öykülerim. :)
Teşekkürler. :)
ya ya bak bir de utanmadan var bayaca diyor.
Silhemencecik paylaş bakiimm onları :)
hehehhe (:
Paylaştıklarımı kastettim. Yandaki listeden bulabilirsin diğerlerini de. :)
Silhikayeler diye mi aratmam lazım pikii? :)
SilHımmm.. bulmanız kolay olmaz evet. :D
SilBlogumunda öyle ayrımlar yapmadım ki.. başlıklara bakıp şansınıza çıkmasını dileyeceksiniz..
adları aklıma gelmiyor :)
aaa ama uyuşukcum bana öyle sizli bizli konuşma lütfen!
Silprofili değiştirdim ama benim yahu MyReaL :)
:)
SilBilemedim ki... Tamam demem bir daha..
Ama sen bilmiyor musun diğerlerini. Hiç mi denk gelmedin?
yoo neden ben de anlamadım ama bir iki yazın dışında hatırlamıyorum böyle yazılar yazdığını :(
Sil:) Denk gelmedin demek.
Silolabilir tabi. uzun bi süre yoktum ya buralarda ondan olsa gerek
Sildoğrudur.
SilHımmm bi sürü insan var bu durumda kalan maalesef.
YanıtlaSilEeee peki ne yapacak Züleyha. Söyleyecek öi içinden geçenleri?
Öykünün o kısmı, her zamanki gibi size kalmış oluyor.. :) :)
SilSöylesen bi deeerrrt, söylemesen bi dert:-)
YanıtlaSilSöylense daha iyi diye düşünüyorum. Sonradan ortaya çıkması daha kötü oluyor genelde..
Sil:)
güzel olmuş ama :)
YanıtlaSilTeşekkürler. :)
Silara vermiştin evet,ama dönüşün muhteşem olmuş
YanıtlaSilgüzeldi :)
Dönerim ben bu yorumların gazı ile İnşaallah.. :)
SilTeşekkürler.
sonunu ben de kurguladım aklımda ;)
YanıtlaSilgüzel olmuş, elinize sağlık
:) Çok mutlu oldum o halde.. benim istediğimde bu.
SilTeşekkürler. :)
olumlu bitti değil miii :)
YanıtlaSilBu soruyu benim sormam lazım. :)
Silolumlu bitirin yani.. :) :)
yani sen ne hissetmiştin di mi bana olumlu his geldi iştee :)
SilBen yazarken her türlüsünü düşünüyorum açıkcası. :)
Sil