3 Haziran 2014

Bir Ağaç Öyküsü.

O, kimine dost, kimine yar idi. Kiminin hiç olmamış çocuğu, kiminin kardeşi olmuştu.

O, şehrin tam orta yerinde, bir başına ama asla yalnız kalmamış bir ağaç idi.

Bilmiyordu, kimdi onu toprak anasıyla kavuşturan babası. Daha minicik bebekken, sahip çıkanı çok oldu. Koruyup kolladılar. Yedirip içirdiler. O, artık şehrin vazgeçilmezi idi. Herkes tanırdı. Severdi. 
Yanından her geçen, illa bir selam verirdi O'na. Hatrını sorardı. Sarılıp okşardı. Aşını, suyunu paylaşırdı.
O da, tüm ihtişamıyla büyüyüp serpiliyordu, şehrin tam göbeğinde. Bulutlarla tanışmıştı. Onlarda dostuydu. Arada denize selam çakardı. O idi, bu şehrin en büyüğü artık. Herkese yukardan bakar olmuştu. Küçükken onu sevip okşayanlar, şimdi ona yaslanıp, gölgesinde dinleniyordu. Artık yaz akşamlarında sohbetlere ortak oluyordu. Öğlen vakitlerinin kurtarıcısıydı. Şehri heybetiyle sarıyordu.

Sonra bir gün, şehre birileri geldi. O'nun yakınına çukur kazdılar. Aylar sonra görünce anladı ki, yanı başına gökdelen yapılmış. Kimse bir şey dememişti O'na. Bir sorsaydılar. O, bu şehrin en büyüğü idi. Gökyüzünden bakılınca ilk o farkediliyordu. Şehrin işareti olmuştu. Bir parçası adeta.

Peki şimdi bu gökdelen nereden çıkmıştı...

Gökdelen yapılıp bitti. Gölgesi ağaca vuruyordu. Ağaç bir ona bakıyordu. Bir kendine. Artık büyük ve heybetli değildi. Kendini öyle değersiz hissetti ki. Güneş bile artık yüzüne bakmıyordu. Üzgündü.
Bir gün, şehir halkı büyük bir şok yaşadı. Kimse ne olduğunu anlamadı. Herkes şüpheli gözlerle birbirine bakıyordu ama kimse kimseye, sen suçlusun diyemiyordu.

O.. ağaç.. yazın ortasında tüm yapraklarını dökmüştü. Kurumuştu. Hem de bir gecede. Yani insanlar bir gecede oldu diye bildi. Nedenini anlamadılar. Bilemediler. Kendilerince çözümler ürettiler. Ama hiç biri fayda etmedi. Kurumuş gitmişti artık o ağaç. Şehrin sembolü, o koca ağaç yoktu artık. Kurumuş bir odun yığını idi.
Ama kimse ellemedi o ağacı. Kurumuş hali ile gökdelenin gölgesinde, öylece dikili kaldı. Zamanla, kurudukça kurudu. Küçüldükçe küçüldü. Kimse dönüp bakmıyordu artık ona. Artık tek uğrayanı, kavuğunda yuva yapmış, küçük bir sincaptı. 






12 yorum:

  1. Ben de şimdi sitenin bahçesindeki meyve ağaçlarının fotoğrafını koymuştum. Bizimkiler mutlu henüz. Ama her sabah gözleri hırs bürümüş insanlar buraları da katletmesin diye dua ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin.. diye eşlik etmek istiyorum dualarınıza..
      İnşaallah her daim bu güzellikle kalırlar.

      Sil
  2. Bir bir ağaçlar ve yeşil alanlar katlediliyo sonra adına şehirleşme deniliyor!
    Çok güzel yazmışsın canım benim :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Katletmek sadece kesmekle olmuyor, her türlüsünü yapıyoruz. Farkında bile değiliz..

      Sil
  3. İçime işledi yazdıkların.Nasıl güzel anlatmışsın.
    Ağaçların ruhu adamı rahat bırakmaz ama, unutmasınlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Var değil mi, onların ruhu da.. İçleri nasıl acır, küserler mi.. bir bilsek..

      Sil
  4. ay çok güzel olmuş bu yazı,tuhaf oldum
    ama keyifle okudum,yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  5. ayyyy yine o yazılardan amaa :) sen bütün canlıları konuşturcan zaten bu gidişle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)
      Hepsi konuşuyor zaten. Biz bilmiyoruz, duymuyoruz.

      Sil
  6. Amasyada da ağaç katliamına karşı direniş var ..

    YanıtlaSil