Haberi aldığından beri, gözünden
tek damla yaş düşmedi. Bir şey demeden doktorun odasından
çıkmıştı. Parmağındaki nişan yüzüğüne baktı. Hastaneden
çıkanakadar yüzüğüyle oynadı.
Çıkışta, telefonunu eline aldı ve
nişanlısını aradı. Soğuk bir sesle yanına çağırdı.
Konuşmamız lazım, dedi.
Onu, çağırdığı parkta beklemeye
başladı. Hala eliyle, parmağındaki yüzüğüyle oynuyordu.
Bakışları anlamsız ve boştu.
Çok geçmeden nişanlısı geldi.
Endişeliydi. Telefondayken sezmişti bir şeyler. Yüzünün halini
görünce hepten telaşlandı. Merakla ne olduğunu sordu.
Kadın, nişanlısına bakıp, bir şey
demeden önce yüzüğünü çıkarıp uzattı.
-Bunu alabilirsin. Almak istersin,
itiraz etmeye hakkım yok.
Adam anlamsızca bakakaldı.
Gayriihtiyari eli, ona uzanmış ele gitti. Sonra çekti elini.
-Neler oluyor?
Şimdiye kadar sukunetini koruyan
kadın, boğazında bir düğüm hissetti. Konuşmak için ağzını
açtı ama dökülmedi kelimeler. Dökülemedi. Kelimelerden evvel,
gözyaşları döküldü yanaklarından.
-Benim çocuğum olmayacakmış...
Hıçkırıklara boğuldu. Adam kadına
sarıldı. Kadın başını adamın göğsüne dayadı. O an adam,
göğsünde ağlayan kadının kokusunu içine çekti. Onun için
kadar üzüldüğünü farketti. Dahası, üzüldüğü şey, onun
üzülmüş olduğuydu. Gerisini düşünemiyordu. İşte tam bu
anlarda tam olarak emin olduğu şey, ne olursa olsun bu kadını
seveceğiydi.
Bir süre ağlayan kadın, başını
kaldırdı. Adam, parmağından çıkarıp elinde tuttuğu yüzü
aldı. Kadının parmağına geri taktı.
Kadın bir şey diyecek oldu. Adam
müsaade etmedi.
-Ben seni ne olursa olsun seviyorum. Ve
benim karım olacaksın. Bundan kaçamazsın sulu göz hanım.
Doktorların ne dediği umrumda değil. Anlıyor musun beni..
Kadın, sessizce başını salladı.
Son iki damla yaş aktı yanaklarından. Silmedi onları. Çünkü
onlar mutluluktandı.
Tatilde köydeki bir hediyelik eşya tezgâhına bakarken oradaki kadın, sen bakadur ben bir evdeki bebekten haber alayım dedi. Evlerinin önünde açmışlar tezgâhı, bir de minik kafe gibi. Çayımızın demlenmesini beklerken sohbet ettik. Benden büyüktü ama tam tahmin edemiyorum yaşını. Eşi de orada, güler yüzlü bir amca. Cocukları olmamış, en sonunda cocuk esirgeme kurumundan beş günlükken almışlar bebeği. Altı aylık olmuş. O arada uyanınca evine çağırıp gösterdi hemen:-) Ne kadar sevdim onları bilemezsin, o güler yüzlü bebişin yüzü hep gülsün, o güzel yürekli insanlar da mutlu olsunlar hep.. Hikâyen beni nereye sürükledi bak:-)
YanıtlaSilNe iyi olmuş.
SilHikayeniz hikayeyi tamamlamış bana göre. :)
Teşekkürler, paylaştığınız için.
en korktuğum sahne :( tebrikler cok iyiydi
YanıtlaSilKorkulmayacak gibi değil..
SilTeşekkürler.
Ben olsam söylemezdim :)
YanıtlaSilŞimdi öyle diyo sonra dediği gibi olmayacak ki :)
Ben hep en kötüsünü niye düşünüyorum bende bilmiyorum :D
Amaa yine çok güzeldi :))
:)
Silsonradan ortaya çıkması, olacak durumu pek de değiştirmez gibime geliyor
İyi düşünelim iyi olsun derler :D
Teşekkürler.
'Adam' derken hak ediyormuş bunu gerçekten (:
YanıtlaSilEvet :)
SilHikaye güzel ve aslında pek çok kişinin korktuğu bir şey.
YanıtlaSilGerçekçi yaklaşırsam çocuk mutluluk getirecek diye bir kural yok. Böyle bir doğru orantı yok. Bizim kültür yapımızda çocuksuz evliliklere acıyarak bakılır biraz da oradan geliyor aslında.
Çok doğru söylediniz. Bu durumda da ilk olarak maalesef ilk akla gelen yine kadın oluyor. Bu da bir gerçek.
SilSon cümleleri okurken içim titredi yalnız....
YanıtlaSilTekrar okudum bende..
SilTeşekkür ederim.
Şu mutluluktan akan gözyaşlarının silinmemesi çok hoşuma gitti :)
YanıtlaSil:)
SilO yaşlar keşke hep mutluluktan aksa..
adam gibi adammış,helal olsun
YanıtlaSilbu zamanda var mıdır böylesi ? :(
Vardır elbet. :)
Silbence sen ne güzel dizi bölümleri yazarsın kiii. var ya bak izliyom ben flash ve samanyolunda gerçek hayat kesitleri. onlara benziyooo :)
YanıtlaSilHayalimdir ama o dediğin :D
Sil