19 Haziran 2011

Küçük Kız

Bağırmaktan vazgeçti küçük kız. Kimsenin onu duymadığını, duysa da umarsamadığını farkederek. O küçük hilal kaşlarını çatıp, ellerini yumruk yumruk yaptı. Çok kızmıştı. Tıpkı babası gibi kaşlarını çatıp korkutacaktı. Babası kızınca çatardı hemen kaşlarını. O gün yaptığı gibi. Neden olduğunu anlamadığı o gün babası o adama çok kızmış. Yumruklarını sıkıcı yummuştu. Adam da geçip gitmişti.
Sonra annesi geldi aklına. Geçenlerde komşu ile Tv izlerlerken "çok kızıyorum şunlara, gidip saçlarını başlarını yolacaksın hepsinin" demişti. Sonra bir daha düşündü. Onun oyuncaklarını alan erkekti. Saçları da çok kısa idi. Tutup çekmek yada yolmak zor olurdu. En iyisi babası gibi bir bakış atıp, yumruk gösterdimiydi tamamdı. Öyle bir kaçar ki diye gülümsedi. O babasının kızıydı. Gerçi annesinin de kızıydı ama şuan annesinin tekniği işine yaramazdı.
Birden bu düşüncelerinden sıyrılıp karşısında çocuğun dikilip ona baktığını gördü. " Çok sıkıcısın. Senle oyun oynanmaz" deyip gitti. Şimdi oyunu bozan kendisi miydi? Yani bu yaptığı oyun muydu? Kafası karışmıştı. Çocuk gelmiş elinden oyuncağını almış, parçalamakla tehdit edip onu kızdırıyordu. O kızıp bağırdıkça çocuk gülüyordu. Bu nasıl bir oyundu böyle. O bilmiyordu böyle bir oyun. Hiç görmemiş, duymamıştı.
Aldı oyuncağını eve geldi.
Aklı karışıktı. Şimdi yeni bir oyun mu öğrenmişti ? Ama kızan taraf olmak hiç iyi değilmiş diye düşündü. Kızan, bağıran ve ağlayan olmak kötüydü. Ya peki buna sebep olan karşı taraf? Bu oyunda zevk alan ve eğlenen oydu sadece. Ama oyun dediğin şey oyuna dahil olan herkesi mutlu ederdi. Öyle biliyordu küçük kız.
Sıkıca sarıldı oyuncağına.
Birgün yine o oyun oynanırsa şayet yine kızdırılan ve bağıran tarafın kendisi olmak istemediğini iyi biliyordu. Ama diğer tarafta olmayacaktı. Kızdırmayacak. Ağlatmayacak. Bağırttırmayacaktı kimseyi.
Oyuna gelmeyecekti artık. Kimseyi de o oyuna çağırmayacaktı küçük kız.
Sonra gidip anne ve babasına kocaman bir öpücük hediye etti yüzünde kocaman bir gülümse ile.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder