15 Şubat 2013

Üzüm Üzüme Baka Baka Misali.

Atalarımız demiş ya, üzüm üzüme baka baka kararır diye. Ne doğru demiş. İnsan doğduğu andan itibaren ne görüyorsa onu yapıyor. Davranışlarının, karakterinin neredeyse bütünü, gördüğü manzarayla eşdeğer gelişiyor.

Hal böyle olunca, piyasada özgün olmak iyi para getiriyor. Hatta millet özgün ve tek olacağım diye, saçmalıyor.

Hayatımıza Tv girdikten sonra, öğrenme ve görme çevremiz de bir hayli genişledi doğal olarak.
Hemi de nasıl genişledi. Her şeyi kapar olduk.

Bakınız; doktor dövme olayları.
Millet gördü haberlerde. Dedi ki, benim ne eksiğim var. Bende döverim beni sinir eden doktoru. Hem dövene ne oluyor ki. Hiç.. Var mı bir cezası? Ben duymadım. O halde bize kıl davranan doktoru dövmek haktır. Öyle görüyoruz ne de olsa.

Bakınız; şöför dövme olayları.
Millet gördü haberlerde. Dedi ki, benim ne eksiğim var. Bende döverim beni sinir eden şöförü. Hem dövene ne oluyor ki. Hiç... Var mı cezası? Ben duymadım. Hepsi serbest bırakılıyor arkadaş. O halde bana otobüste laf söyleyen şöföre ben uçan tekmede atarım, bıçak da sokarım. Hakkımdır. Kapısını kırar dalarım otobüse, döverim. Ne de olsa öyle gördüm. Yapmam lazım benimde. Ezik miyim la ben.

Akşam haberlerde iki haber vardı. Şöförleri dövmüşler. Bundan evvel yine vardı. Doktor dövenlerin haberleri de öyle.

Millette görüyor bu haberleri. Benim neyim eksik düşüncesiyle yapıyor aynısını. Yoksa birden böyle şöför dövme olayları niye arttı arkadaş. Şöförler mi kıllaşmaya başladı bir anda. Yoksa çok mu dayak yer modunda dolaşır oldular.

Görüyoruz böyle haberleri. Tamam kimimiz dövenlere kızıyoruz da, kimileri de ah ben olsam şöyle yapardım diye düşünüyor kesin. Ve ilk fırsatta dalıyor birine. Nihayetinde kaybettiği bir şey yok ortada. Özgürce hayatına devam ediyor.

Öyle değil mi?
Bize böyle şiddet haberleri iyi gelmiyor. Görüyoruz, resmen cesaretleniyoruz. Cesaretleniyorlar. Kadın cinayetlerinin artmasının nedeni de budur. Şiddet şiddeti çağırıyor. Niye? Çünkü hiç birinin adam gibi cezası yok. Onu biliyorlar. Rahatlar.

Öyle değil mi?

8 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın! Aynen öyle.
    Bir de dizileri eklemek isterim. Şiddet, töre, aldatma, yalan dolan almış başını gitmiş. Bir yandan millet yadırgayarak, kimi zaman öfkeyle izliyor ama bilinç dediğimiz şey çok garip. Hepsi beyinlere öyle bir işleniyor ki, bir süre sonra doğal hale dönüştürülüyor. Kimi istemeden yapıyor, kimisi tüm bunlardan güç alarak yapıyor. Bizim gibi cahili bol olan bir ülkede bu tarz haberlerin, dizilerin, filmlerin çok daha dikkatle verilmesi lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dizilerde var. Hangisinden etkilenmek daha vahim bilemiyorum.
      Dizi sektörü için bilemem de, haberlere bir ayar çekilebilir. Çekilmesi lazım.

      Sil
  2. Toplum olarak hep birden çıldırıyoruz sanırım.

    YanıtlaSil
  3. çok haklısın.
    bu kadına şiddet sorunu nasıl engellenecek ki acaba.
    :)

    YanıtlaSil
  4. Son paragrafta değindiğin konu gerçekten toplumumuzun yarası ve giderek de büyüyecek bir yara. Bir kere eşit değiliz biz, tabi ki dayak da yeriz başka zulümlerde görürüz.
    Bugün haberlerde rastladım, kadın ya kocasının soyadını alacak ya da alacak. Mikrofon uzatmışlar kadınlara alırız ne olacak diyor.
    Doğru al ne olacak ama diretilen bir şey olmasın, benim seçimim olsun. Bir de aslında sinsi bir baskı da var burada; sonuçta biz evlenene kadar o isim ve soy isimle BEN oluyoruz. Sonra sanki sen başka biri oluyorsun ben uzunca bir süre alışamadım mesela. İmzan değişiyor ne bileyim kendine yabancılaşıyor insan...
    Neyse uzatmayayım, her türlü şiddete karşıyım, kadın erkek ayrımına tümden karşıyım...
    Sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O konu eskiden de vardı. Kimse birşey demiyordu, şimdi gündeme geldi, önemleşti sanki.
      Sevgiler..
      Teşekkürler.

      Sil