Evet alışıyoruz. Ne olursa olsun. İyi ya da kötü. Üzüntü ya da sevinç. Kazanım ya da kaybetme, zamanla alışıyoruz işte. Alışmıyorsak ki, bu durumda pek iyi gözle bakılmıyoruz. Daha açık konuşursam delirmediysek şayet, alışmak kaçınılmaz oluyor özetle.
Neden alışmak insana kolay gelir?
Çünkü zira, insan hem zihinsel hemde bedensel olarak bu alışma olayına meyilli.
Mesela kilo mu vermek istiyoruz. Buna önce alışmak lazım değil mi? Alıştırmak lazım zihni. Ve tabiki bedeni.
Zihnimiz kadar bedenimizde alışmak konusunda hiç de yabancılık çekmiyor.
Tuvaletimiz geldiğinde tutmak hiç değil derler değil mi? Bunu hepimiz biliriz. Tutarak bunun alışkanlık olma zeminini hazırlıyoruz. Durum öyle hal alıyor ki, sonunda beden öyle alışıyor ki; sonuç böbreklerin iflası oluyor.
Kötü bir örnek oldu ama ne yazık ki gerçek.
Uyku da öyle. Uyku geldi mi uyuyacaksın ki bedenin alışmasın.
Özetle bedenimizde alışkanlıkla yaşıyor. Acıkınca yemek yemeli, uyku gelince uyumalı ve gelince hemen tuvaletin yolunu tutmalı. Ki sağlık elden gitmesin. Aynı şekilde kötü halleri de bedeni alıştırarak uzaklaştırabiliriz. Tıpkı kilo sorununda olduğu gibi.
İşin özü alışmak.
Şu dünyada yaşamanın formülü alışkanlıklardan oluşuyor desek yalan olmayacak herhal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder