Dışarıda sabahtan beri neredeyse hiç durmadan kar yağıyor. Çatılarda, yeşillik alanlarda yani özetle insanın pek olmadığı noktalarda tuttu baya. Şimdilik yollarda sıkıntı yok – sıkıntı yok lafıda bana pis 7liyi hatırlatıyor-
Bu havada şemşiye ile dolaşmayı biraz anlıyorum. Ama yollar kaldırımlar kar dolu, üstüne buz olmuş, ama senin elinde çok lazımmış gibi şemşiye var.
İşte bunu anlamıyorum. Karın ilk halini sevenlerdenim. Yağsın, yağsın ama lütfen bi zahmet buz falan olmasın. Yürümek fena halde zor oluyor. Karda gezmeyi de severim. Böyle üstüm kardan bembeyaz olsun, hoşuma gider. Şemşiye niye ki? Hem yürümeni zorlaştırır hem keyif alamazsın. Ki zaten keyfi az sürüyor karın. Bu havada şemşiye ile dolaşmayı biraz anlıyorum. Ama yollar kaldırımlar kar dolu, üstüne buz olmuş, ama senin elinde çok lazımmış gibi şemşiye var.
Birde tipiye dönüyor kar. Yine elde şemşiye. Korunmak için değil, adeta alsın götürsün diye eldeki o şemşiye.
Geçen gördüm birinde şemşiyesini önüne siper etmiş. Tabi şemşiye şu meşhur ucuz şeffaf şemşiyelerden. Şeffaf olunca bir engel teşkil etmemiş tabi. Dedim bunlar kesin bu iş için üretildi. Karda yürümenin püf noktalarından en birincisi eller cepe sokulmayacak. Kaldı ki eller dengeyi sağlar. Ee birde elde şemşiye olursa, elinle kendi dengeni mi sağlayacaksın yoksa şemşiyenin mi? Öyle değil mi ama. Ne luzümsuz şemşiye ile uğraşmak. Eziyeti çoğaltmak niye.
Bırakın keyfi çıksın azcık karda yürümenin. Bir laf vardır; sevgi yağmurunda şemşiyesiz kalmanı dilerim, gibisinden. Bende diyorum ki bırakın montunuza yağsın kar, girsin gözünüze, burnunuza, salla şemşiyeyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder