Küçük
yaşından beri çalışıyor. Uzun boylu, heybetli ve güçlü.
Askerlik bitince bir fabrikada çalışmaya başlıyor. Makine
gürültüleri arasında el arabasıyla harç taşıyor. Bu gürültülü
ortamda kulakları zarar görüyor. İşitme kaybı başlıyor. Ama
işini emekli olana kadar bırakmıyor. Çalışmadığı zamanlarda
para ile başkalarına odun parçalıyor.
Tek
hayali, kendi eli yaptığı evine bir kat daha çıkmak. Altını da
dükkan yapmak istiyor. Emekli parası ile istediğini
gerçekleştiremiyor. Evi de elinden gidiyor. Emlakçıya kanıp tüm
paraları ile uzak bir yerde tek göz ev alıyorlar. Akşamları
pazarlara gidiyor. Kasa ve yiyecek topluyor. Kasaları kışlık odun
yapıyor. Yiyecekleri aş.
Gündüzleri
emeklilikten sonra ayakkabı boyacılığı yapmaya başlıyor.
Yağmurlu günlerde gitmediğinde dolaşıyor. Para edecek bakır
gibi eşyaları topluyor çöplerden. Gün geliyor parasız
zamanlarda o topladıklarını satıyor. Eve ekmek alıyor, erzak
alıyor.
Bir
gün o tek göz evleri de gidiyor elden. Kiracılar kervanına
katılıyorlar.
Hiç
dinlendirmediği bedeni bir gün onu yatağa düşürüyor.
Gözlerinden birini kaybediyor. Böbrekleri çalışamaz hale
geliyor. Kulakları hepten duymaz hale geliyor.
Her
gün Allah'a verdiği nimetler için şükrediyor.
ne hayatlar var değil mi.
YanıtlaSilbizse doymuyoruz herhalde.
:)
Daha niceleri var... Halimize şükür etmeli, her daim. :)
Silne yazacağımı bilemedim. son yazımdan sonra vicdanen rahatsızım ama bi yandan da aklım ve bu yazı "haklısın" diyor.
YanıtlaSilKader.. kısmetinde bunlar varmış. Aslında seni anlıyorum. Arada benimde aklıma geliyor o sorular.. Ama benim için iyisi buymuş, diyorum. Çünkü her şeyin bir nedeni olduğunu iyi idrak ettim.
Silzor şartlarda ne çabalar ne dirençler ve ona rağmen şükretmeyi bilenler...
YanıtlaSilbiz ise en ufak şeyde hemen dikkafalı olmaya meyilli.. şükretmeli..
Hani derler ya, beterin beteri vardır.. öyle cidden.
SilÜzücü :(
YanıtlaSilŞükür... Bana onu hatırlatıyor. :)
Sil