Eskiden hayat zor gibi görünse de bize, aslında teknoloji ile kolaylaşan hayatımız çoğu zaman zehir oluyor. Çünkü teknolojiyi iyi yönde kullanmayanlar, sadece para kazanma peşinde olanlar biz tüketicilerin sağlığını tehlikeye atmaktan hiç çekinmiyorlar.
Şimdilerde neye el atsak içinde kanserojen madde çıkıyor. Gıdalarımızın içinde ne var ne yok muamma.
Geçen gün Saba Tümer'in programına denk geldiğimde duyduklarım içimi kararttı. Dr. Erkan Topuz saç boyasından tutunda bebek beşiklerine kadar her şeyde azda olsa kanserojen madde olduğunu savunuyordu.
Özellikle ucuz olan saç boyası, ruj, rimel, fondaten gibi güzellik ürünlerinde. Bunların dikkatle alınması gerektiğini, güvenilir markaların tercih edilmesinin altını çizdi. Öylelerinde bile azda olsa kanserojen maddenin olduğunu söyledi Dr. Erkan Topuz.
Çocuğa alınan beşiğin, karyolanın cilasında da kanserojen madde olduğunu biliyor muydunuz? Evde yerleri ya da eşyaları cilalandığında en az 10 gün eve girilmemesi gerektiğini bildiğimizi sanmıyorum. Bilinçli ve zengin insanların yurdışında bu ürünü kullanılmış olanlarından seçiyorlarmış.
Her sene bayrama yakın zamanlarda yapılan baskınlarda o açıkta satılan şekerlerin ne şartlarda yapıldığına şahit oluyoruz. Ama yine de almayanlarda bir azalma olduğu görülmedi bence. Hal böyle olunca da yapılan baskınlar, olayın mahiyeti hakkında söylenen sözler havada kalıyor. Millet bilerek zehirlemeye, biz zehirlenmeye devam ediyoruz. Her alanda hemde.
Ne dense boş, ne yazılsa boş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder