Su,
her gün yaptığı gibi parkta kitap okuyordu. Çevresindeki
herkesi, her şeyi unutup kitabına dalıp gitmeyi seviyordu. Yine
kitabına dalmıştı ki, bir el kitabını aşağı doğru çekti.
Tam kızgınlıkla; ne oluyor ya, diyecekti ki o bir çift gülümseyen
gözle, göz göze geldi. Gözlerin sahibi henüz 6 yaşlarında bir
oğlan çocuğuydu. Işıl ışıl parlayan gözleri, gülümseyen
koca ağzındaki o tek başına kalmış dişi ile öyle sevimliydi
ki.
-Kaç
saattir sesleniyorum duymadın beni.
-Öyle
mi küçük yaramaz, ne istiyorsun?
Diye
sordu Su. Sonra da etrafına bakındı. Onlara bakan, çocukla
ilgilenen birini aradı gözleriyle. Ama kimse ilgili değildi.
Çocuğa baktı. Çocuk;
-Karnım
acıktı benim. Simit istiyorum ama para istiyor simitçi amca. Sende
para var mı? Para versene bana.
Su,
çocuğun başını okşayarak, simitçiye doğru baktı.
-Ama
simitçi yolun karşısında. Tek gitme, beraber gidelim, dedi.
Kitabını kenara koydu. Kalkmak için doğruldu. Ama Su kalkamadı.
Oturduğu tekerlekli sandalyeden kalkamadı. Alışamamıştı bu
koltuğa. Aylar olmuştu halbuki. Geçirdiği kazadan sonra
ayaklarını hissetmemeye başlamıştı. Doktorlar geçici
demişlerdi ama hala geçmemişti. Acı içinde bunları düşünürken
çocuğun sesi ile kendine geldi.
-Hadi
ama. Simitler bitecek. Paran yok mu yoksa seninde?
Su
gülümsedi bu lafa. Keşke param olmasaydı da, kalkıp gitseydim
seninle o simidi almaya, diye düşündü.
Etrafına
bakındı ama hala çocukla ilgilenen birini göremiyordu. Bu yaşta
tek başına parka mı gelmişti bu çocuk.
-Annen
ya da baban nerede? Parayı vereyim ama onlarla gideceksin. Tamam mı?
-Bilmiyorum
neredeler.. Ver, ben giderim. Hep gidiyorum ki.. deyip yine kocaman
gülümsedi çocuk.
Su
kararsızdı. Kendisi dikkatsiz bir şoförün kurbanıydı. Gözü
önünde bu küçük meleğinde başına ya bir şey gelirse. Buna
dayanamazdı. Tam o anda telaşla bir bayan yaklaştı yanlarına.
-Kaya,
nerelerdesin sen yine.. Habersiz ayrılma diyorum sana ama hiç
dinlemiyorsun, dedi ve Su'ya yöneldi;
-Kusura
bakmayın, rahatsız etmedi umarım sizi.
-Hayır,
aksine mutlu oldum. Keşke yardımcı olabilseydim. Karnı çok
açmış.
Kadın,
çocuğun elini tutmuş, gitmeye hazırlanıyordu. Çocuk ise Su'yun
elini tuttu, bana simit alacak söz verdi, dedi. Kadın kızarak
çocuğa baktı. Mahçup bakışlarla Su'dan yine özür diledi.
Çocuğa yaptığının ayıp olduğunu söylüyordu. Çocuk ise söz
verdi ama deyip duruyordu. Kadın elinden tutup zorla götürmek için
çocuğu çekiştirdi. Su;
-Tamam,
haklı söz verdim. Siz bana yardımcı olursanız, söz verdiğim
gibi simit alabilirim Kaya'ya.
Kadın,
bir çocuğa bir Su'ya baktı. İkisiyle de uğraşmak istemedi.
Peki, deyip Su'ya yardımcı oldu ve simit almaya gittiler. Çocuk,
simidi alır almaz iştahla ısırdı. Kadınların ikisini de bir
gülme aldı.
O
sırada, annesi Su'ya seslenerek yanlarına geliyordu. Kaya'nın
annesi gibi, yine habersiz nerelere gittiğini soruyordu.
Üçü birden bir kahkaha patlattı bu lafa.
Ama bu çok.. ne desem bilemedim..
YanıtlaSilyüreğine sağlık..
:) Teşekkürler. Beğendiyseniz ne mutlu bana.
Silİlginçç:))
YanıtlaSilAma güzel de mi... :) :)
Silortak kader...
YanıtlaSil:) öyle oluyor galiba çoğunlukla.
SilÇok tatlı bir hikaye bu, sende gelecek var..
YanıtlaSil:) Teşekkürler. İnşaallah vardır. İnşaallah.
Silneler oluyo hayatta.
YanıtlaSilneyse ki hepsi gülmüş sonunda.
:)
:) Bu sefer mutlu bitirdim.
SilKeyifle okudum, çok güzel yazmışsın..
YanıtlaSil:)
Teşekkürler. Bende keyifle yazdım. :)
Sil