21 Haziran 2013

Pes Doğrusu !




Efendim sinirlerim ve sinirleriniz zıplamadan evvel minik misafirimizden bahsedeyim. Dün dışarıdan sesler geliyordu. Kedi mivaylaması. Böyle içten içten, acılı acılı. Birilerine sesini duyurmaya çalışıyor, belli.
Baktım önceleri, arıyorum ama sesin sahibini görememiştim. Sonradan gördüm. Karşımızdaki okulun bahçe duvarının üstünde, minik kedicik. Bir sağa gidiyor, bir sola gidiyor ama susmuyor. Bir ara karşıya, bizim buraya gelmiş. Görünce susamıştır diye su koydum kapının yanına. Ama öyle telaşlı ve korkak ilerliyordu ki, suyun yanından transit geçip gitmişti. Sonra sesi gelmedi bir süre. Tekrar gelmeye başladı, yine bulamadımdı ama sonra baktım ki, arabanın altında.
Ertesi gün oldu. Yani bugün, sesi yine gelmeye başladı. Hem de çok yakından geliyordu. Baktım kapının yanında. Dün koyduğum su kabı yok. Belediyenin temizlikçisi almış olmalı. Gittim yine su koydum. Ama bu sefer kaçmadı. Çok şaşırdım.
Bir günde bu kadar değişiklik gösterir bir hayvan. Yavru ve çok sevimli ama. Koyu gri renginde. Ben suyu bırakıp içeri girdim. Çok geçmedi, peşimden içeri girmiş. Hatta beni korkuttu. Gelmiş girmiş içeri, ayağım dibine kadar. Aniden ayak dibimde görünce korktum. O da korktu kaçtı. Ama yine geldi. Kapının ardında kendine yer buldu. Çok sevmiş olmalı ki, uzun uğraşmalarımız hiç işe yaramadı onu oradan çıkarmaya. En son patron eliyle tutup dışarı çıkardı. Ama yine kovsak da hızlıca girdi ve yine oraya yattı.  Bu arada dışarıda ona simit, süt ve peynir verdim. 
Artık kapının ardından çıkmadığını anlayınca bir süre orada kalsın dedik. İçeride  mışıl mışıl uyudu. Ara ara bakıyordum, resimdeki kedi gibi yattığına şahit oldum. Bir ara sesi falan geldi. Meğer bizim minik tuvaletini yapıyormuş. Kakasını hemde. Ama normal kedi kakasından çok ve cıvıktı. Ve tırstım yani. Dedim hasta galiba bu kedi. Ve çok pis kokuyordu. Onun pisliği temizlemek de bana düştü tabi. Patrona dedim. O da yine aldı eline, eldivenle, okulun bahçesine bıraktı. O zamandan beri dönüşü yok. İyi oldu bence. Hasta ise kendimizi korumamız gerekiyordu. Sonuçta ofiste günün çoğunu geçiriyoruz. Hasta bir hayvanla niye yaşayalım.
 
Sonrasında  sinir katsayılarımı arttıran o olay gerçekleşti. Ben kedinin tekrar gelmesi ihtimali üzerine masanın kenarlarını kapamaya çalışıyordum. Bu konuda bahsettiğim, çay için gelen o insanlardan karısı gelmiş. Sonra içeri gelip beni çağırdı. Allah Allah dedim, aradığı bir şeyi bulamadı herhalde. Meğer su ısıtıcının ışığı yanmıyormuş da niye yanmıyormuş, onu soruyor. Bozulmuş dedim, elinizle sıkıca bastırıp kaynayana kadar tutmanız lazım, dedim ve çıktım hemen. Muhatap olmak istemiyorum, öyle gıcık kaptım artık insanlara. İki bardak nescafe ile çıktı gitti. Bir 5 dk. geçmedi, yine geldi. Mutfaktan su sesi geliyor. Bir şey yıkıyor harıl harıl. Dedim herhalde, kahveli bardağı yıkıyor. Ama baya bir uzun süre yıkadı, sesi geliyor net şekilde, kapı açık olduğu için.
Bu sefer çay alıp gitti. Sonrasında ben gittim mutfağa. Baktım ve şok oldum. Yok artık dedim ya.. Kadın, benim içine çay ve yemek kaşıklarını, çatalları koyduğum bardağı almış. İçindekileri de tepsinin içine koymuş. Nasıl sinir oldum, nasıl sinir oldum, anlatamam. Patrona sordum, bardağı acaba o mu aldı diye, yok dedi. Dedim almış onu kadın. Kaşığın biri de yok. Çay bardağı altlığı da almış. Ki bir keresinde  altlık aldığını görmüş ve geri getirin demiştim. Hala getirecek.
Nasıl insan bunlar ya.. hep acaba mı diyordum ama raftaki su bardağınıda almış bunlar. Çay kaşıklarını. Altlıkları da almışlar. Korkuyorum, yakında tepsiyi, ısıtıcıyı da alıp gidecekler.
Gelsin söyleyeceğim hepsini. Patronda söyleyelim dedi. Hepsini tek tek isteyeceğim. Olmaz ki bu kadar. Tamam al da, bir izin iste. Ya da al hemen getir. Süs niyetine alınmadı ki onlar. Biz lazım diye almışız onları. Sen alıp götür diye değil.
Allahım sen sabır ver.

6 yorum:

  1. Güzel bir paylaşım. Teşekkürler. Ayrıca sayfanın yeni yüzünü beğendiğimi söylemeliyim.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba kedicigin karni biraz da olsa doymustur sevindim. Muhtemelen disarda yedigi bir seyler dokunmustur kedicige. Ishal olunca dogal olarak kotu kokuyordur.

    Bir veterinere goturebilseydiniz cok sevaba gecerdi. Bir de bir cok hastalik hayvanlardan insanlara gecmez, korkmayin. Ben bir sure barinaklarda gonullu olarak calistim. Kendimi bildim bileli de sokak hayvanlariyla ilgilenirim. Henuz hic bir hastalik kapmadim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler öncelikle bilgilendirme için. Dediğim gibi, ishal olması beni tedirgin etmişti. Hem zaten içeride, yani ofiste kedi besleyemezdik haliyle. dışarıda kalsaydı ekmeğini suyunu eksik etmezdim ama. İnşaallah aç susuz kalmaz diyeyim.
      Aslında anaları bu yavruları bırakmıyor. Bizim evin ordada var. Bu kedi kadarlar ve hala analarını emiyorlar. Anası onları kolluyor. ama işte yaramaz çocuklar onları alıyorlar, analarından koparıyorlar. Bir başlarına kalıyorlar, yazık.
      Sevgiler bendende. :)

      Sil
  3. anlatmıştın ya o kişileri. yüzsüzler. kurtulmak lazım. anlasınlar. sölerseniz bak bi de size kızarlar he.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de bu yaptıklarının adı yüzsüzlük. :)
      Bir daha gelmediler ki, içimde kaldı söyleyeceğim yani. Kızarlarsa ben onlardan daha çok kızarım ki. :D

      Sil