Efendim
sinirlerim ve sinirleriniz zıplamadan evvel minik misafirimizden
bahsedeyim. Dün dışarıdan sesler geliyordu. Kedi mivaylaması.
Böyle içten içten, acılı acılı. Birilerine sesini duyurmaya
çalışıyor, belli.
Baktım
önceleri, arıyorum ama sesin sahibini görememiştim. Sonradan
gördüm. Karşımızdaki okulun bahçe duvarının üstünde, minik
kedicik. Bir sağa gidiyor, bir sola gidiyor ama susmuyor. Bir ara
karşıya, bizim buraya gelmiş. Görünce susamıştır diye su
koydum kapının yanına. Ama öyle telaşlı ve korkak ilerliyordu
ki, suyun yanından transit geçip gitmişti. Sonra sesi gelmedi bir
süre. Tekrar gelmeye başladı, yine bulamadımdı ama sonra baktım
ki, arabanın altında.
Ertesi
gün oldu. Yani bugün, sesi yine gelmeye başladı. Hem de çok
yakından geliyordu. Baktım kapının yanında. Dün koyduğum su kabı
yok. Belediyenin temizlikçisi almış olmalı. Gittim yine su
koydum. Ama bu sefer kaçmadı. Çok şaşırdım.
Bir
günde bu kadar değişiklik gösterir bir hayvan. Yavru ve çok
sevimli ama. Koyu gri renginde. Ben suyu bırakıp içeri girdim. Çok
geçmedi, peşimden içeri girmiş. Hatta beni korkuttu. Gelmiş girmiş
içeri, ayağım dibine kadar. Aniden ayak dibimde görünce korktum.
O da korktu kaçtı. Ama yine geldi. Kapının ardında kendine yer
buldu. Çok sevmiş olmalı ki, uzun uğraşmalarımız hiç işe
yaramadı onu oradan çıkarmaya. En son patron eliyle tutup dışarı
çıkardı. Ama yine kovsak da hızlıca girdi ve yine oraya yattı. Bu arada dışarıda ona simit, süt ve peynir verdim.
Artık
kapının ardından çıkmadığını anlayınca bir süre orada
kalsın dedik. İçeride mışıl mışıl uyudu. Ara ara bakıyordum, resimdeki kedi gibi yattığına şahit oldum. Bir ara sesi falan geldi. Meğer bizim minik
tuvaletini yapıyormuş. Kakasını hemde. Ama normal kedi kakasından
çok ve cıvıktı. Ve tırstım yani. Dedim hasta galiba bu kedi. Ve
çok pis kokuyordu. Onun pisliği temizlemek de bana düştü tabi.
Patrona dedim. O da yine aldı eline, eldivenle, okulun bahçesine
bıraktı. O zamandan beri dönüşü yok. İyi oldu bence. Hasta ise
kendimizi korumamız gerekiyordu. Sonuçta ofiste günün çoğunu
geçiriyoruz. Hasta bir hayvanla niye yaşayalım.
Sonrasında sinir katsayılarımı arttıran o olay gerçekleşti. Ben kedinin
tekrar gelmesi ihtimali üzerine masanın kenarlarını kapamaya
çalışıyordum. Bu konuda bahsettiğim, çay için gelen o
insanlardan karısı gelmiş. Sonra içeri gelip beni çağırdı.
Allah Allah dedim, aradığı bir şeyi bulamadı herhalde.
Meğer su ısıtıcının ışığı yanmıyormuş da niye
yanmıyormuş, onu soruyor. Bozulmuş dedim, elinizle sıkıca
bastırıp kaynayana kadar tutmanız lazım, dedim ve çıktım
hemen. Muhatap olmak istemiyorum, öyle gıcık kaptım artık
insanlara. İki bardak nescafe ile çıktı gitti. Bir 5 dk. geçmedi,
yine geldi. Mutfaktan su sesi geliyor. Bir şey yıkıyor harıl
harıl. Dedim herhalde, kahveli bardağı yıkıyor. Ama baya bir
uzun süre yıkadı, sesi geliyor net şekilde, kapı açık olduğu için.
Bu
sefer çay alıp gitti. Sonrasında ben gittim mutfağa. Baktım ve
şok oldum. Yok artık dedim ya.. Kadın, benim içine çay ve yemek
kaşıklarını, çatalları koyduğum bardağı almış.
İçindekileri de tepsinin içine koymuş. Nasıl sinir oldum, nasıl
sinir oldum, anlatamam. Patrona sordum, bardağı acaba o mu aldı
diye, yok dedi. Dedim almış onu kadın. Kaşığın biri de yok.
Çay bardağı altlığı da almış. Ki bir keresinde altlık
aldığını görmüş ve geri getirin demiştim. Hala getirecek.
Nasıl
insan bunlar ya.. hep acaba mı diyordum ama raftaki su bardağınıda almış bunlar. Çay kaşıklarını. Altlıkları da almışlar.
Korkuyorum, yakında tepsiyi, ısıtıcıyı da alıp gidecekler.
Gelsin
söyleyeceğim hepsini. Patronda söyleyelim dedi. Hepsini tek tek
isteyeceğim. Olmaz ki bu kadar. Tamam al da, bir izin iste. Ya da al
hemen getir. Süs niyetine alınmadı ki onlar. Biz lazım diye
almışız onları. Sen alıp götür diye değil.
Allahım
sen sabır ver.
Güzel bir paylaşım. Teşekkürler. Ayrıca sayfanın yeni yüzünü beğendiğimi söylemeliyim.
YanıtlaSilTeşekkürler. Bende çok beğeniyorum. :)
SilMerhaba kedicigin karni biraz da olsa doymustur sevindim. Muhtemelen disarda yedigi bir seyler dokunmustur kedicige. Ishal olunca dogal olarak kotu kokuyordur.
YanıtlaSilBir veterinere goturebilseydiniz cok sevaba gecerdi. Bir de bir cok hastalik hayvanlardan insanlara gecmez, korkmayin. Ben bir sure barinaklarda gonullu olarak calistim. Kendimi bildim bileli de sokak hayvanlariyla ilgilenirim. Henuz hic bir hastalik kapmadim. Sevgiler.
Teşekkürler öncelikle bilgilendirme için. Dediğim gibi, ishal olması beni tedirgin etmişti. Hem zaten içeride, yani ofiste kedi besleyemezdik haliyle. dışarıda kalsaydı ekmeğini suyunu eksik etmezdim ama. İnşaallah aç susuz kalmaz diyeyim.
SilAslında anaları bu yavruları bırakmıyor. Bizim evin ordada var. Bu kedi kadarlar ve hala analarını emiyorlar. Anası onları kolluyor. ama işte yaramaz çocuklar onları alıyorlar, analarından koparıyorlar. Bir başlarına kalıyorlar, yazık.
Sevgiler bendende. :)
anlatmıştın ya o kişileri. yüzsüzler. kurtulmak lazım. anlasınlar. sölerseniz bak bi de size kızarlar he.
YanıtlaSil:)
Bence de bu yaptıklarının adı yüzsüzlük. :)
SilBir daha gelmediler ki, içimde kaldı söyleyeceğim yani. Kızarlarsa ben onlardan daha çok kızarım ki. :D