Bizim
burada bir kitapçı var. İkinci el kitap satıyor ama. Her türlüsü
var. Belediyeden, vatandaştan, ordan burdan topluyormuş kitapları.
Çok ucuz fiyata da satıyor.
Adam
tip biri. Karısı desen, ondan tip. Ya da bana göre öyleler.
Bilmiyorum, ikisine de içim hiç ısınmadı, bir onu biliyorum.
Dükkanları
küçük bir yer. Bizim patron da, gel demiş, çayını kahveni
bizden al. İlk günler adam geliyordu. Hatta işimi bile bırakıp,
ben hazırlıyordum çayı kahveyi. Sonra adam kendisi almaya
başladı. Ben işim var dedim. Birde kapı kapalı ya, mutfağa
girmeden, gelen benim, demek için kapıyı açar, selam verirdi
adam. Sonra karısı gelmeye başladı. Ama direk mutfağa giriyor
kadın. Bizde her seferinde, görmediysek eğer, kim girdi ki içeri
diye merak ve telaş oluyoruz. Bir keresinde, geldiğinizde haber
verin dedim. Tamam dedi, sonra bir iki kere haber verdi ama sonra
yine bıraktı.
Ha,
bir keresinde, adam gelmişti çay almaya. Çay, rafta iki paket
üstüste duruyordu. Üstteki bitti, ben alttaki dolu sanıyorum.
Meğer o da boşmuş. Adama çay bitmiş demiştim. O da gitmiş,
patrona yetiştirmiş, çay bitmiş diye. Öyle tuhafıma gitti ki.
Patron da, ben çayın bittiğini milletten mi öğreneceğim uyuşuk,
dedi. Ne desem bilemedim. Adam çay olmadığını nasıl dedi acaba?
Hala o konuyu merak ederim doğrusu.
Şimdilerde
de yeni huy edindiler. Bayadır çay kahve almaya gelmiyorlardı. Dün
kadın geldi, pat diye mutfağa girmesi ile çıkması bir oldu. Ben
ne olduğunu anlamaya çalışırken, mutfaktaki hazır paket
kahvelere bir düzen verdim. Biri ellerse anlayacağım. Ki bugün
geldi, yine girip çıktığı bir oldu. Baktım, hazırlardan almış
gitmiş. Üstelik dükkanlarından da gelmiyordu. Elinde cüzdanı
vardı. Yani artık anladığım üzere, sıcak suları var. Hatta
şekerleri de var. Ama içecekleri yok. Geliyor onu da bizden
alıyorlar. Ki hatta bir keresinde kadın, kocası için kahve içmez
demişti. Yani kadın kendi için, sıkılmadan, gocunmadan yol
üstünden geçerken kahvemi de alıp gideyim diyebiliyor. Kendine
yani. Bize bir şey dediği yok, sağolsun.
Ve
bu bana acayip tuhaf geliyor. Tamam eskiden, herşeyini, bardağı
hariç, buradan temin eder, giderlerdi. Anlaşılır bir şey. Ama
şimdi, sadece hazır paket kahveyi alıp gitmek ne demek ya. Resmen
iyi niyet sömürgesi bu bence. Bence anlaşılmaz bir durum.
Adlandıramıyorum.
Sizce
çok mu fesatım ya da pintiyim ben.
Kaybolan
kaşıklarında onlarda olduğunu düşünüyorum. Mutfağa giren ve
çıkan diğer kişiler onlar çünkü. Aldılar ama geri getirmeyi
unuttular. Bu kadar da duyarsızlık örneği sergilediklerini
düşünüyorum. Kaşıkları da sormayı düşünüyorum ama yanlış
anlamalarından korkuyorum.
Sanki
kaşık fabrikamız var bizim. Sanki kahve dükkanıyız. İşte son
lafım da budur.
"Mutfakta biri mi var" sloganıyla "Lipton" çay reklamını hatırlattınız bize. İlginç bir yazıydı.
YanıtlaSil:) Mevzu bahis olan zatlar ilginç demek ki, ondan. :) :)
SilYorum yok. Zira yorum yazarsam biraz ağır yazacağım. Duygularımı ifade edebildim umarım. :D
YanıtlaSil:D
SilTamam anlaşıldı. Anladım ben. Yalnız olmadığımı anladım. :)
Nerde yaşıyor bu insanlar!!!!
YanıtlaSilHiç sevmem bu tarzı.
Olayın pinti olmakla hele hiç alakası yok. Saygı nerde?
Senin patron da tuhaf adammış. Tamam yardımcı olunur da bu kadarına bir anlam veremedim:)
:) Dün sadece kahveyi alıp gittiğinden kesin emin olunca, patrona söylesem mi söylemesem mi diye düşündüm. ama söyledim. Tuhaf karşıladığımı da ima ederek. Güldü, birşey demedi. O da zaten kadının pat diye girip çıkmasından rahatsız ama birşey demiyor. Sanırım kırmaktan çekiniyor. Birde ilk evvela adamla muhabbet kurmuşlardı bu mevzuda. O geliyordu ya, ondan herhal diye düşünüyorum. Ama diğer açık kahveyi ve süt tozunu sakla dedi. Bence hazır kahveleri kaldırmamız lazımdı. :D
Silyuh onlara.
YanıtlaSilbiz türkler sınır bilmeyiz yaaa.
ayıp tabii ki.
:)
:) Ben mi tuhaf karşılıyorum acaba diyordum. Onlar tuhafmış.
Sil:)
Blogunun yorum kısmı epey bir kapalıydı.
YanıtlaSilKaç kere baktım..
Açtığın iyi olmuş hayalperest ;)
Teman da çok dinlendirici...
Evet, çok fazla dayanmadım yorumsuzluğa. :)
SilTeşekkürler. Eksik olmayın.