İçim geçmiş. Hemşirenin öksürüğü
ile gözlerimi açtım. O da uyandırdığı için mahçup olmuş
gibiydi. Olmaması lazım. Hem uykum hafiftir, hem de tam uykuya
geçmemiştim.
Hemşire gidince odada dolanmaya
başladım. Sonra yine oturdum. Öylece O'na baktım. Kafasına 4
dikiş atıldı. Ama Allah'tan hasar yok. Hep dediğim gibi, taş
kafalı işte. Elini tuttum usulca. Yine benim yüzümden kırdığı
elini. Kırmak da değil tuzla buz olmuştu. E kolay değil, benim
altımda kalmıştı eli. Hala soğuk aldığında sızladığını
bilirim. Gayriihtiyari ovalarken görürüm.
-Hadi ama gören de yanlış anlayacak.
Ne tutuyorsun la elimi.
-Ne zamandır uyanıksın sen?
-Hemşirenin güzel kokusuna uyandım.
Evet, hiçbir şeyi olmadığını
artık tam kanıtlamıştı.
-Çok korkuttun beni. Neden yaptın
bunu, deli misin sen?
-Asıl sen deli misin? Ev yanıyor sen
içerde keyif uykusundadır. Birinin seni uyandırması lazımdı.
İkimiz birden gülmeye başladık.
Yangının ortasında kalan bendim. Şimdi hastanelik olan O idi.
Beni kurtarmak için kaşla göz arası
alevlerin içine dalmış. Bende sanırım gaflet uykusundaydım.
Uyanmamışım. Uyandığımda sesini duydum. Ya da sesine uyandım. Bilemiyorum. Tam O'nu
görmüş yanına gidiyordum ki, üstüne bir şey düştü. Hemen
koşup çıkardım. Kapıda telaş ve panikle bekleyen gözler, benim
kucağımda Cem'i görünce üstüne bir de şaşırdılar.
Kurtarılmayı bekleyen kurtarıcı olmuştu.
Övünmüyordum. O benim can dostum
dediğim kişiydi. Canını hiçe sayıp, benim için alevlere meydan
okumuştu. Bir an bile korkmadan. Düşünmeden.
Bu adam beni
kurtarmaya yeminliydi galiba.
Lisedeyken de başım dönüp yere
çakılacakken kendini bana minder yapmıştı. Elini böyle
sakatlamıştı. Ve çok sevdiği baskete veda etmek zorunda
kalmıştı. Bende o oynamıyorsa bende oynamam demiş, bırakmıştım.
Koçtan ne küfürler yemiştim. Geleceğin starı olabilirsin
demişti. Ama umrumda değildi. Cem de yetenekliydi. Üstelik benden
fazla basketbola bağlıydı. O benim yüzümden oynayamazken, ben
onun gözlerinin içine bakarak nasıl oynardım.
Kalkıp gazeteleri aldım. Bizimle
ilgili haberi açıp sırıtarak gösterdim.
-Bak, meşhur olduk.
-Ver bakayım. Nasıl yazmışlar, ne
yazmışlar. Nasıl çıkmışım..
-Bence okuma ya. Görme. Moralin bozulur şimdi.
Hala gülüyordum. Çok yalvartmadan
gazeteyi eline verdim. Okumaya başladı.
-Ulan yine ikinci adam olmuşum. Nedir
benim senden çektiğim.
Gazeteyi bana doğru fırlattı. Ama
ıskaladı. Yanına gidip sarıldım. O da beni yumruklamaktan vazgeçip sarıldı. Kapı açıldı. Doktor içeri girdi. Cem'in deyişiyle, basılmıştık.
Çok güzel olmuş bu, öyle doğal ki, keyifle gülümseyerek okudum. :) Yüreğine sağlık.
YanıtlaSil:)
SilTeşekkürler.
Ne hoş bir hikaye olmuş :)
YanıtlaSil:) Arkadaşlık aslında hoş olan.
SilGerçek arkadaşlıkların her daim var olması dileğiyle :)
SilAmin.. :)
Silbenim, hiç böyle ölümüne kankayız diyebileceğim biri olmadı yaw...
YanıtlaSilya da hiç olmadım sanırım...
Evet hiç olmadı diyoruz en başta.. ama biz de olamadık değil mi..
SilAma herkesin hayatı da böyle aksiyonlu olmaz ki. Fırsat olmamıştır olmaya. :)
Anime izler gibiydim :)
YanıtlaSilOo. Çok teşekkürler. :)
Silher hikayen öncekinden güzel mi oluyor ne ^^
YanıtlaSil:) Öyle oluyorsa ne ala.. giderek çirkinleşmesin de.. :) :)
SilTeşekkür ederim.
Hikayelerini gercekten Uyusuk mu yasamis diye okuyorum. Anlamaya calisiyorum. Cok güzel
YanıtlaSilBen sadece yazıyorum.. :)
SilTeşekkürler.