Sessiz bir yolculuktu. Üçü de
konuşmuyordu. Çocuk, bir ara arabanın camını açtı. Otobanın
gürültüsü, arabanın sessizliğini ezdi geçti. Babası çocuğuna baktı. Gözleri konuşuyordu. Anne, babanın
dediğini anladı ve camı kapadı. Çocuk annesine sarıldı.
Babanın gözleri yanında duran poşete takıldı. Gülümsedi. Poşette babasının en sevdiği içecek vardı. Soda.
Babası içerken, bazı akşamlar küçük bir bardakla ona da verirdi. Sodayı sevmezdi ama babasıyla oturup beraber bir şey yapmış olmak onu mutlu ederdi. Kendini o an büyümüş hissederdi.
Şimdi büyüktü. Kendide baba olmuştu. İlk kez çocuğunu dedesine götürüyordu. O, kendi dedesini hiç tanımamıştı. Babasını da tam tanımadığını düşünüyordu. Tek bildiği soda sevdiğiydi. Sabahın erken saatlerinde işe gider, akşam gelirdi. Bir gün, babasını işe giderken görmek için sabaha kadar uyumamıştı. Sadece akşamları gördüğü babasını sabahta görmek istemişti. Görmüştü de. Ona görünmeden gizlice işe gidişini izlemişti. Camdan, arabayla gidişine bakarken gözyaşlarına hakim olamamıştı. Hep o arabaya binmek istiyordu. Babası arabayı sadece işe gitmek için kullanırdı. Sonrasında araba hep garajda kilitli olurdu. Babasından başka kimse garaja girmezdi. Öyle merak ederdi ki. Bazı zamanlar da arabayı kıskanırdı. Hem özel yeri, odası var diye, hem de babasının onu kendisinden çok sevdiğini düşündüğü için.
Arabayı taşlı yola doğru sürdü.
İşte, bu yolun sonunda babasının evi vardı. Yıllar sonra yine baba topraklarındaydı.
Çocuğu, yaklaştıklarını anlamış gibi, cama yapışıp etrafı izlemeye başlamıştı.
Çocuğu, yaklaştıklarını anlamış gibi, cama yapışıp etrafı izlemeye başlamıştı.
İki katlı ahşap bir evin önünde
durdular. Önce poşete, sonra karısına ve çocuğuna baktı.
Gülümsemek istedi, beceremedi. Karısı onun yerine de derin bir iç çekti. Ve kapıyı açıp
arabadan indi. Etrafta kimse yoktu.
O da arabadan indi. Elinde soda dolu
poşetle. Bir eve baktı bir de bahçeye.
Poşet elinden düştü. Kırılan
şişelerin sesiyle ağaçtaki kuşlar havalandı. Karısı
yanına geldi. Çocuk koşarak annesinin eteklerine kapandı. Babasına baktı.
Ağlıyordu. Babasının baktığı yere baktı. Garaj vardı. Kapısı
açıktı. İçinde eski bir araba vardı. Traktör. Bayadır
kullanılmadığı ilk görüşte belli oluyordu.
Çocuk sadece resimlerde gördüğü
traktörün yanına koşarak gitti. Ona dokundu. Etrafında dolanmaya başladı.
-Ne kocamanmış. Anne binebilir miyim?
Lütfen..
-Hayır oğlum, gelir misin buraya.
Kadın mahçup mahçup kocasına baktı. Yüzündeki gülümsemeyi farketti.
Adam çocuğunun yanına gitti. Başını okşadı. Kucağına aldı
ve beraber eski traktöre bindiler. Sıkıca çocuğuna sarıldı.
Kadında yanlarına geldi. Toz içindeki
arabaya binip kirlenmiş olmalarına hiç aldırmadı.İkisi de mutlu görünüyordu. Etrafa göz gezdirirken bir kadının onlara doğru geldiğini gördü.
-Cenazeye mi geldiniz?
Soru ikisini de kurşun gibi delip
geçmişti sanki. Kadın kocasına baktı. Onda soracak cesareti
göremedi. Döndü ve boğazında düğümlenmiş hıçkırığı tutmaya çalışarak o zor soruyu sordu:
-Kimin?
-Bu evin sahiplerinin. İkisi de aynı
gece vefat etti. Dün gece. Hadi adam yıllardır hasta yatıyordu
da, kadına çok şaşırdık doğrusu. Herkes cenazede şimdi.
Defnediliyorlar. Bir oğulları var dendi ama gelmedi herhalde. Kimse de
bilmiyor nerededir? Ne yapar? Bir haber verilseydi iyi olurdu. Siz
bilir misiniz oğullarını?
Çok güzel,duru bir anlatım olmuş... Yakınımdaki komşulardan birinin de yıllardır oğlu gelmiyormuş.. Üzücü şeyler bunlar. Yaşlanınca yalnızlık daha zor...
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilEvet zor yalnızlık. Şimdilerde pek güzel görünse de yaşlanınca yalnızlık zor.
Tuhaf oldum sonunu okuyunca....Üzücü. Ama kurgu güzel.
YanıtlaSil:)
Silböylesi yalnızlık çekmemek, çektirmemek biraz da bizim elimizde galiba.
Dokunaklı olmuş gerçekten:((
YanıtlaSilBirkaç kere yorum yazmaya çalıştım gönderdim yayınlanmadı bi baktım en alakasızı neden yayınlanmıyor falan yazdığım gitmiş, onun için sildim üstteki yorumu lüzumsuz bi izahat oldu galiba :)) ama yazılarınız çok güzel :))
Sanırım blogger arada böyle takılıyor. bana da oluyor. :)
SilTeşekkürler. :)
yine beklerim.
Sevdim sevdiiim :-)
YanıtlaSil:) :)
SilSağolasın.
vay be. hani var ya ders veren hikayeler. onlardan olmuş. bravo valla kutlarım :)
YanıtlaSil:) Teşekkürler.
SilÖyle olduysa, yani en azından öyle bir izlenim veriyorsa ne ala. :)
Icim acidi. Cok güzel yazmissin canim.
YanıtlaSilTeşekkürler. :-)
Sil