23 Aralık 2020

Kelime Oyunu 4 - Dedemin Masalları




Yaşım 15. Sıcak bir yaz günü dedemle evde yalnız kalmışız. Nicedir aklımda, masallarını nasıl yazdığını sormak istiyorum. 

Koltukta oturmuş bulmaca çözüyor. O vakitler sağlığı yerinde.

Usulca yanına oturup bulmacasına göz attım. Amacım dikkatini çekmekti. Gözlerini bana çevirdi. Bende gülerek;

" Dede daha hiç çözmemişsin neredeyse."

"Ne istiyorsun bakalım "

Hepimiz biliriz ki dedem bulmaca çözerken rahatsız edilmeyi, hele çözümüne karışılmasını hiç istemez. 

Biraz mahçup bir eda ile,

"Birşey soracaktım. Çok önemli de benim için. Çok merak ediyorum." 

Bulmacayı koydu  koltuğa. Yaslandı arkasına. 

"Dinliyorum." 

"Dede bana anlattığın masalları nasıl yazıyorsun."

Şöyle bir doğruldu önce. Sonra eliyle sırtıma dokunup ;

"Sabah beri birşey yemedik. Sana özel bir yemek yapmamı ister misin?.. "

Yüzüm düşmüştü. Ama dedemin özel yemeğine de hayır diyemezdim. Ara sıra yaptığı muhteşem yemeklerin tadı  herkesin damağında iz bırakırdı. 

"Olur. Anlatmayacaksın yani... "

Güldü. 

"Herşeyin bir adabı vardır evlâdım"  diyerek koluma girdi. Birlikte mutfağa geçtik. Beni tezgahın önüne oturttu. Kendi geçti tezgaha.

Önce vok tavayı aldı koydu ocağa. Sonra başlamıştı  kelimeler dökülmeye. 

"Zamanın birinde kötü kalpli bir kral varmış. Ülkesinde kimsenin saçını uzun istemez. Dahası uzun saçlı birinin varlığını haber alırsa hemen ülkenin meydanında sıfıra vurdururmuş bu kral. 

"Neden ki?"

Bunları anlatırken de önüne yemeğin malzemelerini toplamıştı. Pırasayı aldı eline önce. Başladı temizlemeye. 

"Çünkü bu kralın başı kelmiş. Genç yaşında neden bilinmez saçları dökülmüş. Oysa çok severmiş simsiyah sırma saçlarını. Bundan sebep ülkesinde de kimse saçlı olsun istemezmiş işte." 

Tavaya yağ ekliyor. 

"Günlerden bir gün kralın kulağına yine uzun saçlı birinin olduğuna dair söylenti gelir. Derhal bulunması için askerlerine emir verir. Sarayın çok da uzağında olmayan bir ailenin tek kızları vardır. Bu kızcağız çok güzeldir. Simsiyah saçları vardır. Annesi kıyamaz bu güzel saçlara. Kızını evinde gözlerden ırak büyütür ki saçlarını kimse görmesin. Ama gelin görün ki görenler görmüş krala haber verilmiştir. Askerler kızı bulur. Ama öyle hayran kalırlar ki saçlarına. Kral da pek beğenir. Dahası kıskanır. Toplar cümle alemi. Alır eline koca satırı. Yatırır kızı koca taşın üstüne. Hiç acımadan indirir satırı. 

Dannn !!.. "

O an korkutan titredim. Çünkü tam o an, dedemde elindeki bıçakla pırasayı ortadan ikiye ayırdı tek hareketle. Yeşil yerleri dağıldı tezgaha. 

"O an esen rüzgarla kızın kesilen saçları dağılmış dört bir yana. Kız ağlıyor,  anası babası ağlıyor. Herkes korkmuş. Kızın kalan saçlarını da berber elleri titreye titreye kesmiş. "

Dedemde pırasayı bir güzel doğrayıp atıyor tavaya. Alıyor eline bu sefer yeşil biberleri.

"Zavallı kız öyle üzülmüş öyle üzülmüş ki bir gece evden ayrılıp yollara düşmüş. Gitmiş .... gitmiş.... Anası babası kızlarının gitmesine çok üzülmüş. Öyle ki ikisininde saçları bir anda bembeyaz olmuş. 

Aradan  yıllar yıllar  geçmiş.

Ülkede bir dedikodudur yayılıp durur olmuş. Yeşil zırhlı bir şövalye, halkına eziyet eden ne kadar kral varsa tahttan indirip sürgüne yolluyormuş. Bu dedikodu krala da ulaşmış. Başlamış mı onda da bir korku bir telaş." 

Pırasalar kavrulurken o esnada biberlerde ekleniyor tavaya. Ortaya bir mis koku yayılıyor. 

"Gün gelir o yeşil zırhlı şövalye ülkeye gelir. Görenler bakar bakar. Görenin içi ferahlar âdeta. Korku değil huzur kalır geçtiği yollarda. 

Dosdoğru saraya varır. Kimseler duramaz karşısında. Kral da da korku ve huzur karışıktır tam karşısında dururken. Krala yaklaşır, eliyle kel başına dokunur. Dilinden de şiir gibi birkaç  kelime dökülür. Sonra kral bir bakar ki saçı var. Artık kel değildir. Öyle mutludur ki, saçının bembeyaz olduğunu bile göremez. Git der krala şövalye. Git ve dönme bir daha. Kral çocuk gibi şen. Uçarak gider adeta ülkeden. "

Baharatlarını da ekler yemeğin. Zeytin doğramaya başlar. 

" Yeşil zırhlı  şövalye kral gidince zırhını çıkarır. Görenler gözlerine inanamaz. Meğer bu şövalye, yıllar önce kralın saçını satırla kestiği o güzel kızdır. Saçları uzamış daha da güzelleşmiştir. Ordan hemen evine doğru yol alır. Kapısına varır. Anası babası kızlarını görünce hemen sevinçle sarılırlar. Tamda o an saçları eski rengine döner ikisininde. 

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine. "

Deyip tabağı önüme koyar dedem. Ne ara bitirdi ki daha ocağın altı yanıyordu az önce. 

Derken bir alkış sesi ile irkildim yine. Arkamı döndüm ki herkes dönmüş. Hiç duymamıştım. 

"Bizede var değil mi yemek... karnımız çok aç haberiniz olsun." 

O yemek o gün herkese yetti. Bu masalsa dedemin bana  anlattığı son masal oldu. 

Yaşadığı her an ve olaydan bir kurgu bir masal çıkarmayı hep başardı dedem. Günler sonra aniden rahatsızlanıncaya kadar. Hasta olup yatağa düşünce çok başka biri olmuştu adeta.

Ama insan sevdiğinin hep iyi halini hatırlamak istiyor değil mi....



....





 

29 yorum:

  1. Şövalyenin o kız çıkması ve kahramanca herkesi kurtarması çok güzeldi... ;) Dedeye hüzünlendim.

    YanıtlaSil
  2. Çok beğendim:) emek emek dokumuşsun.konuya giriş, yemek yaparken hikaye anlatması, senin bunu aynı anda okura yansıtabilmen çok güzeldi. Dede gerçek deden miydi, merak ettim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başarabildiysem ne alâ.
      Değil. Dedemlerin ikisini de çok küçük yaşta kaybettim.

      Sil
  3. Uzun oldu ama. Begenmenize sevindim. Teşekkürler.
    :)

    YanıtlaSil
  4. Dede torun hikayeleri gerçekte olsa kurguda olsa hep yürek ısıtmıştır. Güzeldi kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir nebze başardımsa ne mutlu.
      Teşekkür ederim.

      Sil
  5. Dedenin pişirdiği baharatlı, pırasalı yemeğin mis kokuları eşliğinde ne de güzel bir halk hikayesi okudum. Öyle güzel kurgulamışsın ki yeşil süvariye can alma, geleneksel kelle uçurma gibi detaylar yakıştırabilirdin. Oysa sen iyilik, güzellik ve merhamet dolu bir adaletle sonlandırmışsın, okuru da mutlu ederek. Dede aşırı tatlıymış bu arada. Zihnine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuk masalına onlar yakışır diye düşündüm.
      Dede bir numara. :)))
      Teşekkür ederim.

      Sil
    2. Bahsettiğim poğaça tarifini buraya yazmaya geldim.
      Çocuklarına yap yedir hemen. Bayılacaklar:)

      MALZEMELER:
      1 su bardağı süt
      1 su bardağı sıvı yağ (asıl tarifte bardağın yarısı eritilmiş margarin )
      1 yumurta (akı içine, sarısı üzerine)
      1 çay kaşığı şeker
      2 çay kaşığı tuz
      4 su bardağı un (mümkünse elenmiş)
      1 paket instant maya

      Karıştırma kabına kuru maya ile karıştırılmış un koyulur.
      Ortasına süt, yağ, yumurtanın beyazı, tuz ve şeker konur.
      Orta kısımdan karıştırmaya başlanıp kenardaki unları da alarak yoğrulup güzel bir hamur haline getirilir.
      Hamurun üzeri kapatılıp, bezle sarmalanır. Bir kenarda 1 saat kadar mayalanması beklenir.
      Cevizden büyük bezeler yapılır. Bezeler elle avuç içi büyüklüğünde açılır.
      İçine peynir vb malzeme konup kapatılır. Üzerlerine 1 çay kaşığı sıvı yağ eklenmiş yumurta sarısı sürülür.
      180 derece fırında 40 dk kadar pişirilir.

      Not: İnstant mayayı biraz ılık su ve şekerle karıştırıp kabarmasını bekleyerek kullanırsan daha iyi; ama böyle de oluyor.

      Sil
    3. Teşekkür ederim. Nicedir aklımda aslında yapmak.
      Bu tarifle yapıyım o zaman.
      Bakalım istediğim yumuşaklıkta yapabilecek miyim.

      Sil
  6. Okurken çok keyif aldım. Bu his için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Hayal dünyanız oldukça genişmiş, elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten mi... bana öyle gelmez de hiç. :))
      Teşekkürler.

      Sil
  8. oyyy ne güzel yaa, yemek tarifi ile masal, pırasa gibi saçları vardı, çok keyifliydi ama sonunda da hüzünlendirdin biziiii :)

    YanıtlaSil
  9. Çok çok başarılı olmuş. Gerçek bir kurgunun içinde hissettim kendimi. Tebrikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende bu güzel ve teşvik edici yorumunuz için teşekkür ederim.
      Eksik olmayın.

      Sil
  10. yine olanları yaşamış gibiyim, çok başarılısınız bu konuda :)

    YanıtlaSil
  11. nasıl m uhteşem bir masal bu böyle sen mi yazdın?
    ben gerçekten de bir yerden alıntı sanmıştım
    harikasın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bu tarz öykü ve hikaye tipi yazılar bana ait.

      Sil
  12. Başarılı bir çalışma olmuş. Hikâye ve masalı iç içe iyi yedirmişsiniz. Aslında anı ve masal demek lazım. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hikayenin devamı olan bir anı.
      Bir bütün olarak sunmayı başardıysam sevinirim.
      Teşekkür ederim.

      Sil
  13. Teşekkürler, güzel bir hikaye okudum sayenizde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keyif aldıysanız ne mutlu bana.
      Ben teşekkür ederim.

      Sil
  14. Çok güzel olmuş gerçekten bayıldım keyifle okudum 👏😊ah dede üzdü bende yakın zamanda dedemi kayıp ettim onun anlattığı hikâyeler geldi aklıma ..gönlüne sağlık canım benim sevgiler sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah rahmet eylesin.
      Teşekkür ederim.
      Sevgiler.

      Sil