Bir
çocuk var parkta. Turuncu çantası var. Bir başına oyun grubunda
kendi kendine oynuyor. Çantasına yöneldi, bir şey aldı içinden.
Az
ileri de bir amca. Biliyorum, ayağından sakat ama hiç korkmadan
yükseğe çıkıp, ağaca bir şeyler yapıyor. Budamak desem,
bildiğim şimdi olmuyor. Anlamadım ne yapıyor.
Amcanın
bir ev sonrası. Bir kadın camdan örtüleri silkeliyor. Kendimi ona
odaklıyorum ve çamaşırların çırpılırken çıkardığı o
sesi duyuyorum. Nedensiz hoşuma gidiyor. O sesin çırpılırken
çıkması beni keyiflendirir.
Onun
hemen üst katı. Ordaki kadında bir şey silkelemek istiyor.
Sanırım bakmadan çıkıyor. Tam silkeleyemeden içeri gidiyor.
Ve
ben bunları yazarken, parktaki turuncu çantalı çocuk gitmiş
oluyor. Diye yazarken, görüyorum çocuğu. Banka oturmuş bu sefer,
cips yiyor.
Kadının
temizlik işi bitmiş ama.
Amcam
hala ağaçlarla uğraşıyor.
Bugün
zaman hızlı geçmiyor, nedense...
Boyle aslinda her gun olan ufak tefek seyler durup farkina vardigimizda yasadigimizi hissettiriyor bence. O yuzden o camasirlarin cirpilirken cikardigi sesin hosuna gitmesi.
YanıtlaSilGaliba öyle. Oysa aramız baya var. :)
Sil:)
YanıtlaSilen sevdiğim yazı tarzı buuuu.
iyi ki geçmemiş de çevreyi gözlemlemişsin.
:)
:) Arada yapayım o zaman böyle. benimde hoşuma gitti açıkcası. Ve o turuncu çantalı çocuğu gördüm yine. tam okula gidiyorken, yine geri döndü. Şaşırdım. Niye okula gitmiyor ki bu çocuk...
Sil:) bilemedim ki.
SilOkul çıkış saatinde de bir kenarda oturur gördüm.
SilArtık hep gözüme takılıyor galiba. :)