1 Nisan gününün sabahından,
bir pazartesi gününden, şaka gibi bir mevzu ile giriş yapalım.
1 Nisan'ın ilk ve tek şakası,
pazartesi gününe denk gelmesi olabilir. Evde babam “ aman dikkat
et, şakaya kurban gitme..” deyip durdu, akşamdan. Sanki çevremde
şaka yapacak insan var.
Asıl şakayı bana birileri
cumadan yaptı aslında. Twitter üzerinden.
Nasıl mı?
Kocaman adam, bilmem kaç tane
kitap yazmış, 20bin civarı takipçisi var. Gelmiş, bulmuş beni,
takibe almış. Neden bilmem, böyle takipçisi bol insan beni takibe
alınca, değişik duygular içine giriyorum. Aman değişik dediğim,
sevindirik oluyorum işte. Ama gocunmayın canım, benim için
takipçilerimin hepsi bir.
O tip insanların niye geldiği
de belli. Ve kızdığım, anlam veremediğim hususta o zaten.
Geliyor takip ediyor. Sonra
sende, adam sanıp, takibe alıyorsun bunları. Bunu kesin onlarda
biliyor. Hemen sazan gibi atlayacağımızı kestirebiliyorlar. Çok
yazık.
Aradan çok zaman geçmiyor, bir
iki gün sonra, bir bakmışsın ki takipçilerinde bir azalma var.
Ki bu sayı az ise zaten direk dikkatini çekiyor. Neyse. Bakıyorsun
ki, o kişi almış başını gitmiş. Haydaa.. Ne oldu ki şimdi
diyorsun. Ne ayıp ettik ki şimdi? Ne oldu da gitti?
Tabi neden belli. Takipçi
kazanmak. Ne ucuz bir yol değil mi?
Hoş, takibe almasan da, durum
değişmiyor. Şahsımuhterem zaten çok beklemiyor, takibe
almıyorsan, o da aynı şekilde yine takipden vazgeçiyor.
Bu olay ikidir başıma geldi.
Görsen, adam sanırsın ama bunlar resmen çocuk. Çocukça işler
yapıyorlar. Hayır yani, bunu yapan, yazar insan. Öyle tivitin
uyduruk hesapçılarından değil. Onlar yine dürüstçe yazıyorlar
hesaplarına, “takip edeni takip ederim” diye. Hem sözünü
tutmayıp gitse de banane. Kim olduğu belli değil zaten.
Böyle takipçi sayıları
artsın diye birilerini takip edip, sonra takibi bırakmak, böylesi
insanlara bence hiç ama hiç yakışmıyor. İtibarları
sıfırlanıyor gözümde. O insanın tek kitabını, tek yazısını
okumam artık.
Şimdi, demeyin bana, aman
takipçi dediğin nedir, ne kafana takıyorsun falan. Benim derdim o
değil. Öyle anlamışsan, ben derdimi anlatamamışım demektir.
Benim derdim, sanal bile olsa,
insan kandırarak, çevre yapılmaya çalışılması. Ve altını
tekrar çizmek isterim. Bu olay, öyle sanal kişilikler yapıyor
diye değil, gerçek kişiler yapıyor diye zoruma gidiyor. O 20bin
kişiye nasıl ulaştığın belli oluyor anacığım diyorum, son
olarak.
Ve ben gibi, Allahın uyuşuk
insanının duyguları ile oynayıp durmayın. Bozmayın kafamı,
fena bozarım hee.. :D
Bahsettiğin konu tam da böyle. Hiç şaşırmadım:)
YanıtlaSilTwitter olayını ben çözemedim. Benim takipçiler de borsa gibi, takip edenler bir bakıyorsun 1 saat sonra yok:)
Koca koca adamların bunu yapması ise daha bir tuhaf!
Bende şaşırmaycağım artık. Ve böyle biri bir daha başıma gelirse bekleyeceğim. bakalım, giderse onlardan, gitmezse bizden. :) :)
SilEvet, kocaman adamlar. Belli bir yere gelmiş kişiler. Şaşırıyorum.
Borsa gibi iyi benzetme olmuş. :) benimde bir kere öyle oldu. Tam vayyy.. vuyy.. dedim. Akşamına eskiye döndüydü. :D
en iyisi twitter olayına hiç girmemek galiba
YanıtlaSilsanal ortamda canımlı cicimli konuşan insanlar gerçekte karşılaştığında oradaki gibi olmuyorlar. neden anlamıyorum. insanların yüzlerini görmeden konuşmak daha mı kolay onun için mi acaba?
onun için en iyisi yüzyüze görüştüğünüz hayatınızdaki takipçiler :)
Galiba. :D
SilFacebook da artık çekici gelmiyor. İnanın en iyisi gerçek takipçiler. Az ama öz olanlar. :)
e bu iş böyledir zaten, senin başına 2 kere gelmesi şans aslında, benim başıma elli kere gelmiştir :))
YanıtlaSil:D Şanslıymışım.
Silama garip bişi yapmış ya alla alla ne insanlar var ya.
YanıtlaSil:)
Aslında bize garip geliyordur. Çoğuna normal birşeydir kanımca. :)
Sil